Sanat Adolf Hitler’in yaşamında oldukça önemli bir yere sahiptir. Gençliğinde geçimini ressamlıkla sağlamaya çalışan Hitler, kendini ressam olarak tanımlamaktan ancak siyasete atıldığı otuzlu yaşlarda vazgeçmiştir.

20 Nisan 1889 tarihinde Avusturya’da doğan Adolf Hitler, Linz kentinde Realschule’ye dört yıl devam ettikten sonra ciğerlerinin hastalanmasını bahane ederek 1905 yılında ressam olmak amacıyla okulu terk eder. Hitler, Kavgam’da konu hakkında şöyle demiştir: ”Ressam olmak istiyordum ve ne pahasına olursa olsun memur olmayacaktım.” Aynı yıl annesi tarafından Habsburg koleksiyonunu görmesi için kısa bir süre için Viyana’ya yollanan Hitler, koleksiyondaki tablolardan çok Viyana’daki kamu binalarından etkilenir: ”Resimden ziyade özellikle mimari desenlere daha yetenekli olduğumu hissediyordum…Bu değişim on altı yaşlarındayken Viyana’da kaldığım on beş günlük süre içinde açık biçimde ortaya çıktı…İlgimi özellikle binalar çekiyordu. Opera’nın önünde saatlerce duruyor, Parlamento Binası’nı seyrediyordum. Bütün Ringstrasse bana binbir gece masalı gibi görünüyordu.” Hitler, Viyana’yı ziyareti sırasında birçok mimari eskiz çizmiş, suluboya resimler yapmıştır. Linz’e döndükten sonra hayali birçok mimari eskiz çizen Hitler Kavgam’da şöyle yazacaktır: ”Yaşım ilerledikçe mimariye ilgi duymaya başladım. O zamanlar mimarlığı, resim sanatının bir parçası olarak kabul ediyor ve sanatın bu şekilde gelişip bütünleşeceğine inanıp, kendi kendime seviniyordum.”

Adolf Hitler’in Viyana’da yaptığı resimlerden.

Ekim 1907’de profesyonel sanatçı olmak amacıyla Viyana’ya giden Adolf Hitler, Viyana Akademisi’nin giriş sınavlarına hazırlık için heykel sanatçısı Rudolf Panholzer’den dersler almış, fakat çizim yeteneğinin resim sanatı için yeterli olmaması nedeniyle akademi tarafından iki kez reddedilmiştir. İlk reddedilişi sırasında kendisinin resimden çok mimarlığa yatkın olduğu söylenir ancak onun herhangi bir mimarlık okulunda okuması için gerekli diploması yoktur. Küçük, yağlıboya ve suluboya tablolar resmedip geçimini sağlayan Hitler, Münih’e gittiği Mayıs 1913 tarihine kadar iki-üç bin adet çizim, eskiz, suluboya ve yağlıboya resim yapmıştır. Hitler, bu dönemde daha çok 18. yüzyıl suluboya ressamı Carl Schütz ve 19. yüzyıl suluboya ressamı Rudolf von Alt’tan etkilenmiştir. Söz konusu iki ressam, ayrıntılara önem vererek aşırı doğalcı bir üslupla Viyana’nın nostaljik manzaralarını, sokak yaşamını resimlerine konu edinmişlerdir. Hayali manzaralar, gerçekçi kent görüntüleri ve Viyana’nın önemli mimarlık yapılarını kendine konu edinen Hitler, figür çizmede başarısız olduğundan resimlerinde figürü ya hiç kullanmamış ya da önemsiz, küçük bir ayrıntı olarak kullanmıştır.

Mayıs 1913 tarihinden Birinci Dünya Savaşı’nın başlangıcına kadar Münih’te kalan Adolf Hitler, geçimini Viyana’dan farklı olarak, yüksek kesimlere daha pahalıya sattığı resimlerle sağlamıştır.

Resimlerini sokaktan geçenlere ya da çerçeve dükkanlarına çok düşük fiyata satan Hitler, Viyana’da geçirdiği yılları hayatının en kötü dönemi olarak nitelendirmiş, boş zamanlarını şehir kütüphanesinde özellikle sanat, kültür ve mimarlık tarihi kitaplarını okuyarak geçirmiştir.

Mayıs 1913 tarihinden Birinci Dünya Savaşı’nın başlangıcına kadar Münih’te kalan Adolf Hitler, geçimini Viyana’dan farklı olarak, yüksek kesimlere daha pahalıya sattığı resimlerle sağlamıştır. Buna örnek olarak Bavyera Anayasa Mahkemesi Yargıcı Dr. Ernst von Döbner’in oturma odası için, odanın mobilya renklerine uygun bir çiçek ölüdoğası, eczacı Dr. Schnell’in sipariş ettiği, tanesi yirmi marktan altı adet manzara resmi gösterilebilir. Hitler’in Sanat Proletaryası üyesi olduğu bilinmektedir. Sanat Proleteryası, dönemin moda akımlarının dışında kalmış, bu yüzden sanat piyasasında kendilerine yer bulamamış sanatçıların dayanışma amacıyla oluşturduğu, daha çok geleneksel sanat anlayışına sahip, dolayısıyla modern sanata karşı tavır alan bir zümreydi. Bu zümre siyaset alanında muhafazakâr milliyetçi bir tutumu benimsemiş, dergilerini, basın duyurularını bu ideoloji temeline dayandırmıştır.

Adolf Hitler’in Viyana’da yaptığı resimlerden .

Adolf Hitler, bu döneme ilişkin gözlemlerini şöyle ifade etmiştir: “Yahudilerin, basında, plastik sanatlarda, edebiyat ve tiyatrodaki etkinliklerini araştırdıkça, bugüne kadar Yahudiler aleyhine söylenen sözler zihnimde canlanmaya başladı…Bu durumda insanın amansız bir Yahudi düşmanı olması işten bile değildi…Estetik hayatın ortaya koyduğu bu kirli eserlerin bütün isimlerini incelemeye karar verdim…Gerçek şuydu ki estetik adına ortaya konan çirkinliklerin, güzel sanatlardaki bayağılıkların, tiyatrodaki budalalıkların onda dokuzu, ülke nüfusunun ancak yüzde birini temsil eden bir kavmin egemenliği altında bulunuyordu.”

Katıldığı savaş esnasında bulunduğu batı cephesinde iki kez yaralanan Hitler, boş vakitlerini resim yaparak değerlendirmiştir. Kavgam’da Birinci Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında politikaya katılmaya karar verdiğini yazmış olsa da savaştan sonra kendini sanatçı, ressam, mimarlık ressamı ya da yazar olarak tanımlayan Hitler, 1920’de Alman İşçi Partisi katılım formuna mesleği olarak ‘ressam’ yazmıştır. “İsteğim dışında siyasetçi oldum…Siyaseti bırakacağım gün hayatımın en güzel günü olacaktır…Yerime başka birisi geçebilecek olsaydı siyaset yerine sanatı veya felsefeyi seçerdim.”

Adolf Hitler resimlerin yanı sıra 1920li yıllarda çok sayıda mimari çizim de yapmıştır. Bu çizimlerde ileride kurulacak devletin klasik üslupta inşa edilecek kamu binalarını ve anıtlarını edilmiştir. Söz konusu çizimler III.Reich’da izlenecek mimari programın ilk izleridir. Albert Speer, Berlin’i yeniden inşa programında Hitler’in kendisine ilettiği bu çizimlerden esinlenecektir.

İlerleyen yıllarda yaşamında siyasetin ağırlığını hissettirmesiyle resim yapmayı bırakan Hitler mimari eskizler çizmeyi sürdürmüş, bunun yanı sıra çeşitli alanlarda tasarım çalışmaları yapmıştır. Richard Wagner operaları için sahne tasarımlarının yanı sıra Adolf Hitler’in birçok mobilya tasarımı günümüze ulaşmıştır. Ulaşıma oldukça önem veren siyasetçi bu doğrultuda kent, otoyol tasarımları gerçekleştirmiş hatta iktidar döneminde Ferdinand Porsche ile birlikte Nasyonal Sosyalist rejimin önemli simgelerinden olan Volkswagen’in tasarımına önemli katkılar sağlamıştır.

Adolf-Hitlerin-Volkswagen-tasarımı.

Adolf Hitler’in eserleri bugün birçok koleksiyona dağılmış durumdadır. Suluboya eskiz defteri ve birkaç resmi Moskova’daki Rus Devlet Arşivi’nde, savaş sonrası Amerikan ordusunun el koyduğu resimleri Berlin’deki Alman Devlet Arşivi’nde bulunmaktadır. Savaşın son günlerinde partinin üst düzey yöneticilerinden Martin Bormann’ın karısı tarafından Kuzey İtalya’ya götürülen yirmiye yakın resim ilerleyen yıllarda el değiştirmiş, 1984 yılında Floransa’da bir galeride sergilenmiştir. Savaş sonrasında Amerikan ordusunun el koyduğu parti yöneticilerinden Heinrich Hoffmann’a ait dört suluboya resim bugün Washington’daki Askeri Tarih Müzesi’nde bulunmaktadır. Adolf Hitler’in Berlin’deki İran büyükelçisi Hassan İsfendiyari’ye armağan ettiği iki Viyana manzarası bugün Tanran’daki Bonyad Montazana Vakfı’ndadır. Günümüzde Adolf Hitler’in eserlerine sahip olduğu bilinen koleksiyonerler ise Fritz Stiefel, Wolfgang von Mertschinsky, Altıncı Bath Markizi ve Billy F. Price’dır. Bugün, Hitler’in çok sayıdaki mimari eskizlerinden elli tanesinin Zoller Ailesi’nde, elli üç tanesinin ise Münih!teki Devlet Arşivi’nde olduğu bilinmektedir.

KAYNAKLAR

-HITLER, Adolf, “Kavgam”, çev.Ahmet Çuhadır, Kum Saati Yayınları, 2002.

-SPEER, Albert, “Inside the Third Reich”, Sphere Books Limited, 1971.

-SPOTTS, Frederic, “Hitler and the Power of Aesthetcis”, The Overlook Press,2003.

-WERCKMEISTER, O.K., “Hitler the Artist”, Critical Inquiry, Winter 1997.