Ana Sayfa Kritik Ataol Behramoğlu’nun Vietnam’ı Üzerine

Ataol Behramoğlu’nun Vietnam’ı Üzerine

Ataol Behramoğlu’nun Vietnam’ı Üzerine

Vietnam’ı birkaç günlüğüne ziyarete gelen birçok Türkiyeli, memlekete yanlış izlenimlerle dönmekle kalmıyor; bunların bir bölümü bir de gazetelerde kendilerinden emin bir biçimde Vietnam gezi yazıları yazıyor. Bu yazılar genellikle hatalar ve yanlış anlamalarla dolu oluyor. Tipik olarak, genç kuşak yazarlar, yalan ve yanlış bile olsa abartmayı seviyor. Örneğin, yüksek tirajlı gazetelerden birinde, Vietnam’da temel yemeğin köpek eti olduğu gibi yanlış bir bilgi kesin bir dille yazılabiliyor. Nasılsa Vietnamlılar okumuyor o gazeteleri… 68 ve 78 kuşağı yazarların önemli bir bölümü ise, bunun yerine, Vietnam’a büyük beklentilerle geliyorlar ve beklentileri karşılanmayınca büyük bir hayal kırıklığı içinde yarım yamalak bilgilerle olumsuz yazılar yazıyorlar. Aslında, sorun Vietnam’da mı? Yo, değil. Savaş 1975’te bitti; ama bu türden yazarlar, Vietnam’la ilgili bilgilerini güncellemiş değiller. Örneğin, Sovyet yardımının kesilmesiyle % 400’e varan enflasyon nedeniyle Vietnam’ın 1986’da karma ekonomiye geçtiği gibi temel bir bilgiden bile haberdar değiller. 86 sonrasında, bütün küresel büyük şirketlerin ülkeye buyur edildiği ve bunların büyük kazançlar elde ettiği de onların bilinmeyenler hanesinde. Dahası, Vietnamlıların çoğunun savaş sonrasında doğduğu, Vietnam’ın Çin’le ada anlaşmazlığı nedeniyle ABD’ye yaklaştığı, en büyük ticaret ortağının ABD olduğu, ve hatta Amerikan gemilerinin artık Vietnam limanlarına dostluk ziyaretleri yaptığı gibi bilgiler hiç mi hiç yok defterlerinde… Çoğu, bırakın Vietnam’ı, gezmeye gittikleri herhangi bir ülke üstüne okuma yapmak gibi bir zahmete bile girmiyor. Ondan sonra da, turist kitaplarından, onları gezdiren rehberden ve turistik bölgelerden edindikleri izlenimle kendilerinden emin emin yazılar yazıyorlar.(*) Yine ve bir kez daha, nasılsa Vietnamlılar okumuyor… Bu açıdan, en gerçekçi yorumların, Vietnam-Amerikan Savaşı’nı gün gün izlemiş 68 kuşağı yazarlarından değil, Vietnam’a siyasal bir ilgi duymayan ve ülkeye nesnel bir merakla gelen yazarlardan çıktığını görüyoruz.

Ataol Behramoğlu Farkı

Bu kızgınlık dolu girişten, Vietnam’ı ziyaret edip kısa bir yazı dizisi yazmış olan Ataol Behramoğlu’na ilişkin olumsuz bir yazı yazacağımız tahmininde bulunulabilir.(**) Hayır, tam tersi. Behramoğlu, özellikle ilk iki gündeki yazılarında, kendinden emin olmayan, “yanlış biliyor olabilirim, bu kadar kısa sürede anlayamam ki” anlamına gelecek alçakgönüllü bir üslup benimsiyor. Bizim memleketimizde bir konuyu bilmeyen, bilmediğini söylemez, utanır. İşin kötüsü, bir konuyu bileni de konuşturmazlar; ona konuşabileceği alanlar açmazlar. Bilmeyenler bilmeyenlere yazar, hayatın olağan akışı böylece devam eder. Bu nedenle, öncelikle, Behramoğlu’nu içtenlikli üslubu nedeniyle, kutluyoruz. Bu yazı, bir polemik yazısı olmayacak; bunun yerine, Behramoğlu’nun yazısında eksik bıraktığı ya da soru işaretiyle noktaladığı ya da emin olamadığı konularda bir ekleme yapma çabası olacak… Vietnam’a gelip de böyle alçakgönüllü bir üslup kullanan başka bir yazar tanımış değiliz.

Bir Ülke Birkaç Günlük Ziyaret Süresince Ne Kadar Tanınabilir?”

Şimdi gelelim ekleme çalışmamıza:(***)

Cumhuriyet Gazetesi, yazı dizisini tanıtırken, 2019 yerine 2014’ten bir fotoğraf kullanmış; bu, garip kaçmış. Ülkenin efsane lideri için başlıkta Ho Chi Minh denmiş, metinde ise Ho Şi Minh.(****) Ho Amca’nın adı, Türkiye’de yanlış biliniyor. Doğrusu, Ho Çi Min olacak.

Şöyle diyor Behramoğlu:

Hemen söyleyeyim ki savaşın ve devrimin hemen sonrasındaki Vietnam’a gitmiyor oluşumun da bilincindeydim…

O günlerden bu günlere çok sular akmıştı köprülerin altından…

Çok doğru. Keşke diğer yazarlar da bunun bilincinde olsaydı.

Aynı yazıda, Hanoi’daki havaalanı için ‘Naibai’ denmiş; doğrusu, ‘Noibai’ olacak.

2. günün yazısı, Vietnam üstüne yazan diğer yazarlarda görmediğimiz gerçekçi bir alçakgönüllülükle açılıyor (teşekkürler Behramoğlu):

Bir ülke birkaç günlük ziyaret süresince ne kadar tanınabilir?

İlk izlenimlerimizi o ülkenin insanlarıyla karşılaşmalarımızdan, onların giyim kuşamlarından, davranışlarından ve ayak bastığımız ilk yerleşim yerlerinde gördüklerimizden ediniriz.

Sadece bunlarla yetinerek yazılacak bir gezi yazısı kuşkusuz yüzeysel kalacaktır.

Bu izlenimleri merakımız ölçüsünde edindiğimiz bilgilerle karşılaştırıp bir kez daha gözden geçirdikten sonra yazıya döktüğümüzde sanırım daha sağlıklı bir sonuç elde edilecektir.

Vietnam Kentleri ve Vietnamca

Daha sonra yazar şöyle diyor:

Yüzölçümü Türkiye’nin yarısı kadar, nüfusu bizimkiyle başa baş olduğuna göre, büyük şehirlerde büyük yığılmalar olmalı.

Fakat hem rakamlar bunu göstermiyor, hem de Hanoi bir metropol görümünde değil.

Doğrudur; bunun nedeni, Türkiye’deki durumun tersine, nüfusun yarıdan fazlasının hâlâ kırsal bölgelerde yaşaması. Yine de Vietnam’ın 2 en büyük şehrinde, Hanoi’da ve Ho Çi Min’de trafik keşmekeşi ve hava kirliliği olağan vakalardan…

Evler genellikle iki katlı ve oldukça eski, fakat hiçbiri gecekondu görümünde değil.” denmiş. Bu, Behramoğlu’nun kaldığı bölgeye özgü bir durum. Hanoi, hızla apartmanlaşıyor.

Vietnamlı konuşmayı pek sevmiyor” denmiş. Bu, doğru değil. Vietnamlılar dünyanın en konuşkan, en sosyal milletlerinden. Kendi içlerindeki arkadaşlık ve akrabalık bağları da son derece güçlü. Ama yabancı dilde konuşmayı pek sevmiyorlar, bu, doğru. Dolayısıyla, mesele, konuşmamak değil, yabancı dil.

Sokakta Vietnamca dışında bir başka dil bilen birine rastlamak hemen hemen olanaksız.

Bu da doğru değil. Örneklem hatası var burada. Behramoğlu’nun kaldığı yer öyle olabilir. Daha önce andığı eski şehir bölgesinde turizm nedeniyle İngilizce konuşan çokça Vietnamlı var. Behramoğlu, aramayı yanlış yerde yapmış gibi…

Konuşma sırasında Çincede de olduğu gibi zaman zaman ağız dalaşındakine benzer sesler çıkması, bu tek heceli sözcüklerin vurgulamayla farklı anlamlar kazanıyor olmalarının sonucu olsa gerek…” diyor Behramoğlu. Bu da doğru değil; vurgulamalar değil tonlamalar olacak doğrusu. Yoksa tonlu dillerde de vurgulama var. Tonlar, anlamları; vurgular, duyguları taşıyor.

Vietnam: Kişi Başına En Fazla Motosiklet Düşen Ülke

Yazar, başkent Hanoi’da motosikletlerin yaygınlığını görerek şöyle demiş:

Neyle çalıştıklarını bilmiyorum, fakat her durumda hem araç yakıtı hem insan emeği bakımından olağan dışı bir enerji tüketimi…

Bu, doğru değil; enerji verimliliği açısından ortalama bir motosiklet, ortalama bir arabaya göre daha üstün. Bunun nedeni, 4-5 kişilik bir arabanın sık sık tek kişi için kullanılmasından ileri geliyor. 4-5 kişilik yakıt, tek kişi için harcanmış oluyor. Ayrıca, arabalar, park sorunu yaratıyor. Motosikletler çok daha esnek. Örneğin, Vietnam’ın büyük şehirlerinin kalabalık merkez bölgelerinde, akşam saatlerinde kapıları kapanan okulların kimilerinin bahçeleri motosikletlerin park yeri olarak çifte kullanıma açılıyor. Bu tür çözümleri arabalar için üretmek çok zor. Yeri gelmişken, Vietnam’da neden bu kadar çok motosiklet olduğunu da açıklayalım: Arabalar için çok yüksek bir lüks vergisi var. İkincisi, birçok mahalle yolu geleneksel. Geçmişte bisikletlerin geçeceği biçimde tasarlanmış. Öyle mahalleler var ki, dar sokakları nedeniyle arabalar giremiyor; ya yürüyerek giriliyor ya da motosiklet ya da bisikletle.

Devam etmiş yazar:

Trafiğe motosikletle çıkmak baharda pek sorun oluşturmuyor belki…

Fakat yağmurda, karda, ya da aşırı sıcaklarda böyle bir ulaşım mantıklı görünmüyor.

Bir kere Vietnam’ın dağlık bölgeleri dışında, kar yağışı söz konusu değil. Yağmurda yağmurluk giyiyoruz ve sıcaklarda ise motosiklet giderken kendi rüzgarını yaratıyor. Milyonlarca Vietnamlı böyle yaşamaya alışkın. Yalnızca onlar değil, Güney ve Güneydoğu Asya’da milyarı aşan bir nüfus için hayatın normali, motosikletli yaşam. Öte yandan, Vietnam’ın (ve Ho Çi Min Kenti’nin) dünyada kişi başına en çok motosiklet düşen ülke (kent) olduğunu da not edelim.

Şöyle diyor yazar:

Sosyalist Vietnam’da toplu taşımacılığın gelişmemiş olmasına, Hanoi’de (Saygon’da var mıdır bilmiyorum) hâlâ bir metro bulunmayışına şaşırdığımı söylemeliyim.

Savaş sonrasında Vietnam çok yoksuldu; toplu taşımacılığı geliştirecek bir kaynağı bulunmuyordu. O arada halk motosiklete alıştı. Şehirlerde otobüsler bulunmasına karşın, artık motosiklet yeğleniyor. Motosikletin otobüse göre, zaman, kişiselleşme ve park alanı açısından esnek olması beğeniliyor. Hanoi’da havaray ve Ho Çi Min Kenti’nde metro projeleri var. Bunlar çeşitli nedenlerle gecikti; yine de yapımları sürüyor. Ama bir dahaki gelişinde Behramoğlu belki bunları görecek. Bu projeler, genellikle Japonya ya da Çin yatırımlarına dayanıyor. Bir de şu var: Vietnam 1986’dan beri ekonomik olarak sosyalist bir ülke değil. Parti ise, piyasa ekonomisine kaymış durumda. Yani “Sosyalist Vietnam’da…” diye başlayan bir cümle, gerçekçi değil; daha çok 68-78 kuşağı nostaljikliğinde…

Bu bağlamda bir konuya daha girebiliriz: Vietnam’da ve dünyanın birçok savaş nedeniyle iyice yoksullaştırılmış eski sömürge ülkesinde sokaklarda tipik bir özellik, elektrik direklerinde karman çorman olmuş kabloların göze batışıdır. Yüksek ve orta gelirli ülkeler, elektrik hatlarını büyük oranda yeraltına indirdi. 80’lerin İstanbul’unda merkezi bölgelerde bu direkleri görürdük; sonra kaldırıldılar. Bugün Türkiye’nin (büyükşehirlerin çevre ilçelerini de içermek üzere) birçok bölgesinde elektrik direkleri yeraltına inmiş değil; bu işlem, yavaş yavaş ve genellikle yurttaşların ısrarlı talebiyle gerçekleşiyor.(*****)

İşte Vietnam’da tipik olarak bu çorba olmuş elektrik direkleri görülüyor ve bunların yeraltına alınması gibi bir plan da yok beklenti de… Bunların ülke çapında yeraltına indirilmesi büyük bir kaynak gerektiriyor; ama Vietnam gibi daha belini yeni doğrultmuş bir ülke, bu kaynak elde olsa bile, onu, ekonomik kalkınma için çok daha önemli sayılan başka alanlara yönlendirmek durumunda.

1 Amerikan Doları 20’den biraz fazla Vietnam Dong’u ediyor.” demiş Behramoğlu. İyi ki dolandırılmamış! Amerikan Doları, 20’den değil 20 bin Vietnam Dongu’ndan biraz fazla…

Vietnam Tarihinde Bir Gezinti

3. günün yazısında şöyle denmiş:

Yüzlerce yıl bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdüren Vietnam 15. yüzyılda kısa bir süre Çin işgalinde kaldıktan sonra aynı yüzyıl başlarında yeniden bağımsızlığını elde etmiş.

Bu, tam olarak doğru değil. Vietnam, İ.S. 1. yüzyıldan 11. yüzyıla kadar bin yıl Çin sömürgesi oluyor. Bu nedenle kültürler ve diller iyice yakınlaşıyor.

Aynı yazıda, şöyle denmiş: “Ho Chi Minh önderliğinde 1941’de kurulan Vietminh Derneği sömürgeciliğe karşı savaşın önderi ve simgesi oluyor.

Bu, bir çeviri yanlışı olmalı. Viet Minh bir dernek değil, ‘Vietnam Birliği’ anlamına gelen bir bağımsızlık koalisyonu.

Daha önce birçok kez dile getirdiğimiz gibi, ‘Vietnam Savaşı’ sözü, Amerikancı bir ifade. Savaş, ancak, Amerika tarafından bakılınca, ‘Vietnam Savaşı’ sayılabilir. Vietnamlılar için bu savaş, Amerikan Savaşı’dır. Diğer ifadeler ise, Vietnam’ın Direnme Savaşı ve Amerikan Saldırganlığına Karşı Direnme Savaşıdır. Küreselleşmeyle birlikte, Vietnamca’da da (özellikle genç kuşak dolayısıyla) ‘Vietnam Savaşı’ denmeye başladı. Doğrusu, ‘Vietnam-Amerikan Savaşı’ olacak. Behramoğlu gibi geniş okur kitlelerine ulaşan bir yazar, bu yanlış ve yaygın ifade yerine bu ifadeyi kullanırsa belki Türkçe’deki ideolojik bir adlandırma sorununu çözmüş olacağız.

3. gün yazısının sonundaki yaşam öyküsünde şöyle deniyor: “ardından da Amerikan emperyalizmini dize getiren ordunun önderi olarak 1945-1969 yıları arasında Demokratik Vietnam Cumhuriyeti’nin başkanı olan Ho Chi Minh

Bu ifadeler, iki nedenle yanıltıcı: Birincisi, Ho Amca, savaş bitmeden ölüyor; zafer o öldükten sonra kazanılıyor. İkincisi, Ho Amca asla bir komutan değil, siyasi lider. Başkomutanlığı halk savaşı konusundaki kitabıyla ünlü Vo Nguyen Giap üstleniyor; bu görevi ileri yaşlarda başka isimlere devrediyor. Vietnam’da savaş döneminde bile askerler ve sivil siyasetçiler aynı kişiler değil. Görev dağılımı yapılıyor. Bir generalin siyasetçi olması çok zor. Çünkü “onun işi siyaset değil ve general olarak yükseldiğine göre ona siyasette değil orduda ihtiyacımız var” diye bakılıyor.

Bizden bu kadar. Umarız bu yazı, Vietnam’a ilgi duyan okurlara yardımcı olabilmiştir…

Dipnotlar:

(*) Konudan sapacağız ama bir de şu var: Dünya ölçeğinde pazarlanan turist kitaplarını yerli halka ya da o ülkede uzun süre yaşamış yabancılara yazdırmıyorlar. Onun yerine, turist olarak ülkeyi gezmeye gelmiş isimlere yazar sıfatı yakıştırıyorlar. Böyle olunca bu kitaplar, bir katalog olarak işe yarasalar da (örneğin falanca şehirdeki lokantalar, oteller vb.), verdikleri kültürel, toplumsal vb. bilgiler çok yüzeysel ve hatta kimi zaman öznel yorumlara dayanan yanlışlar içerebiliyor. Örneğin, falanca, Vietnam’a geliyor, kafasında kesin bir bilgi oluşturmuş “falanca şehir çok sıkıcı, gitmeye değmez” diye. Neden sıkıcı buluyorlar? Bu turist kitapları ve de Trip Advisor gibi ticari siteler, falanca şehri “turizme yatkın bir şehir değil” diye kodlamış. Oysa turizme yatkın olmamak, tam tersi, olumlu bir özellik olabilir. O şehirde yerel kültürün korunduğunu ve şehrin küresel standart turist paketleri dışında sunabileceği birşeyler olduğunu gösterir. Anlayana elbette… Az önce andığımız katalog değerinin de pek önemi kalmadı hatta; çünkü Google Haritaları ve Wiki Travel gibi uygulamalar, bu turist kitaplarından çok daha güncel ve kullanışlı ve dahası, etkileşimli.

(**) Behramoğlu’nun Vietnam yazıları için bkz.

Behramoğlu, A. (2019). İki yol ağzında Hanoi/Vietnam. Cumhuriyet Gazetesi, 20.02.2019. http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1256417/iki_yol_agzinda_Hanoi_Vietnam.html

Behramoğlu, A. (2019). Vietnam’dan ilk izlenimler: Yaşam dolu Hanoi. Cumhuriyet Gazetesi, 24.02.2019. http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/yazi_dizileri/1262272/Vietnam_dan_ilk_izlenimler__Yasam_dolu_Hanoi.html

Behramoğlu, A. (2019). Vietnam tarihi direnişlerle dolu. Cumhuriyet Gazetesi, 24.02.2019. http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/yazi_dizileri/1263273/Vietnam_tarihi_direnislerle_dolu.html

Behramoğlu, A. (2019). Vietnam… Ödül töreni ve dünyadaki algısı. Cumhuriyet Gazetesi, 24.02.2019. http://www.cumhuriyet.com.tr/m/haber/turkiye/1264564/Vietnam…_Odul_toreni_ve_dunyadaki_algisi.html

(***) Bundan sonra tırnak içindeki ifadeler Behramoğlu’nun sözleri.

(****) Bkz. Cumhuriyet Gazetesi (2019). Ho Chi Minh’in ülkesi: Vietnam- Bugün Cumhuriyet’te. Cumhuriyet Gazetesi, 22.02.2019.

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1260376/Ho_Chi_Minh_in_ulkesi__Vietnam-_Bugun_Cumhuriyet_te.html

(*****) Bunlara ‘havai elektrik hatları’ deniyor. Bu yeraltına alma çalışması örnekleri için bkz.

61 Saat (2019). Ortahisar’da trafo ve elektrik kabloları yer altına alınıyor. 61 Saat, 06.02.2019.

https://www.61saat.com/bolgesel/ortahisarda-trafo-ve-elektrik-kablolari-yer-altina-aliniyor-h616948.html

İHA (2017). Gürsu’da Elektrik Kabloları Yer Altına Alınıyor. Haberler, 17.11.2017.

https://www.haberler.com/gursu-da-elektrik-kablolari-yer-altina-aliniyor-10251819-haberi/

Yaşam (2017). Esentepe Mahallesinde Elektrik Kabloları Yeraltına Alınıyor. Yaşam, 02.10.2017.

http://www.yasamgazetesi.net/esentepe-mahallesinde-elektrik-kablolari-yeraltina-aliniyor-22774.html

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl