Ana Sayfa Röportaj BETAMAX VİDEO OLAN HAYATLARIMIZ

BETAMAX VİDEO OLAN HAYATLARIMIZ

BETAMAX VİDEO OLAN HAYATLARIMIZ

Turgut Özalp genç bir çizgiroman üreticisi. İlgi alanı daha çok 1980’ler ve öncesinin kült olmuş filmleri. Çizerin ilgisi bilimkurgu, korku, gerilim, western, dram, duygusal veya aksiyon türüne geniş bir alana uzanıyor… Zeliha Demirel çizer ile konuştu.

Zeliha Demirel : Betamax Video adlı köşeniz var Leman’da; kitabı da çıktı. Burada 80’ler ve öncesi filmlerle çizgisel yorumlar yapıyorsunuz. Film çizgi ilişkisinden başlasak…

Turgut Özalp : Köşemizde genelde kült filmleri ele almaktayım zaman zaman trash filmler de yayınlıyoruz fakat geneli kült filmler. Bilimkurgu, korku, gerilim, western, dram, duygusal veya aksiyon türünde filmler bunlar… Çizgi ve sinema ayrılmaz bir ikilidir. Bu sinemanın ilk yıllarından itibaren böyle süregelmiştir. Resim ve Çizgi sinemada herzaman çok önemli rol oynamıştır. İlk dönem filmlerine bakarsanır bir çok dekorun ressamlar tarafından yapıldığını görebilirsiniz… Storyboard veya karakter tasarımından kostüm tasarımlarına dek sürekli çizgi ile çizerler ile etkileşimde olmuş ve birbirilerine ihtiyaç duymuşlardır… Ayrıca ilk film gösteriminden 13 yıl sonra animasyon – çizgi filmlere ilk adım atılmıştır 1908 yılında. Ve sinemanın ilerlemesiyle beraber çizgi sinema da hızla ilerlemeye başlamıştır. Ve daha ileriki yıllarda artık günümüzde çok büyük ilgi gören çizgi roman uyarlaması filmlere geçilecektir.

Little Annie Rooney (1925)” yılında Mary Pickford tarafından canlandırıldı. Daha sonraki yıllarda “Flash Gordon (1939)”, “Adventures of Captain Marvel (1941)”,1939 yılında iki ressam (Bob Kane ve Bill Finger) arkadaş tarafından yaratılan “Batman” 1943 yılında sinemaya aktarıldı ve sinema ile çizgi roman ilişkisi seyirci ile buluşmuş oldu.

Dönemi bilmeyenler ya da takip etmeyenler için kült filmleri ve trash filmleri biraz açar mısınız? Bu filmler şimdiki zamanda bulunabilir mi?

Kült filmler aslında sübjektiftir; kimisi için kült sayılan bir film başkası için sayılamayabilir. Bazı filmleri başrol karakteri kült film haline getirirken bazılarını ise filmde kullanılan bir obje kült haline getirebiliyor; “Knigh Trider” veya “Battle Truck” filmleri gibi. Veya önceki aylarda köşemizde kullanmış oldugumuz “Vanishing Point” filmi gibi. Bu filmde ana karakter Dodge-Charger model aractır aslında. Barry Newman’ın canlandırdığı Kowalski karakteri ikinci planda kalmaktadır. Bazı filmler ise herkese göre kült filmdir buna örnek verecek olursak “The Good The Bad and The Ugly”, “The Terminator”, “Top Gun”, “Pretty Woman”, “Basic Instinct” vb. Betamax video köşesinde genel olarak insanların üzerinde etkili olmuş olan filmler var biraz da; “Total Recall”, “Tango & Cash”, “Mad Max 2”, “Cyborg”, “Running Man” veya “Cobra”, “Grease” filmleri gibi herkesin en az hayatında bir kere bile denk gelip izlemiş olduğu filmler var. Bu filmleri çizgi ile birleştirdim. Sinema ve çizgi roman ayrılmaz bir ikili olmuştur başından beri… Yıllarca sinemaya uyarlanan çizgi romanları beyazperde de izledik şimdi ise beyazperdeyi çizgi roman olarak okuyoruz bir bakıma.

Trash (çöp) filmler genel olarak düşük bütçeli ve büyük yapım şirketleri tarafından yapılmayan filmler. Hollywood yapımı trash filmler yok diye biliyorum. Örnegin, Amerikan sinemasındaki trash filmlerin geneli küçük çaptaki film şirketleri tarafından çekilmiştir. “Robowar”, “Deadly Reactor”, “Punk Vacation”, “Sleepaway Camp”, “El Baron Del Terror” gibi filmler. Ülkemiz sinemasında trash filmlere örnek verecek olursak “Badi”, “Süpermen Dönüyor”, “Rampage-Korkusuz”, “Vahşi Kan” vs. filmleri sayabiliriz.

Beyazperdeyi çizgi roman olarak okumak yanılmıyorsam ilk kez yapılıyor.

Beyazperde’yi çizgi roman olarak okumak aslında Betamax Video köşesindeki haliyle evet ilk ez oluyor diyebilirim, çünkü daha önce bu formatta yayınlanmış bir çizgi roman köşesine rastlamadım, Betamax Video köşesinde filmi tanıtmaktan ziyade büyük ölçüde okuyucuyu bilgilendirme var ve daha önce duyulmamış bilgiler paylaşıyoruz insanlarla.

Teksas Tommiks gibi çizgi romanlarda kahramanlar kötülerle mücadele ederdi. Kötüler öykünün sonunda cezalarını bulurdu. Şimdi ya da çizdiğiniz dönemdeki kahramanlar güçlü kötüleri yenebiliyor mu?

Sinemada skorlar daha farklı olabiliyor. Tommiks Teksas veya klasik çizgi romanlarda olduğu gibi sadece iyiler kazanmıyor. “Scissorhands” filminde Edward iyi bir karakter olmasına rağmen dışlanıp ötekileştirilmekte veya “Sweeney Todd” Şeytan Berberi filmindeki karakterlerde iyi bir karakter değildi. “The Good”, “The Bad and The Ugly” filminde “iyi” karakteri aslında kendi çıkarları için mücadele eden bir karakterdir.

Çizdiklerinizde kötüler çirkin mi? Melek yüzlüler var mı? Sinema karakterleri dışında kendi karakterleriniz var mı?

Fantastik filmlerde yeryüzünde daha önce hiç yaşamamış canlılar da mevcuttur. Çift başlı yaratıklar, tepegözler, ejderhalar gibi. “Star Wars” veya “2001 Uzay Macerası” filmlerinde de mevcuttur böyle karakterler. Veya “Planet of The Apes (1968)” filmi gibi. Bunlarla beraber Victoria Vetri’nin “When Dinosaurs Ruled the Earth (1970)” filmi gibi dinazorlar ile savaşan filmler de mevcut. İnsanlarla dinazorlar aynı çağda yaşamış gibi.

Kült filmlerin bir çoğunda kadın karakterleri görmekteyiz, örneğin demin bahsettiğimiz Victoria Vetri gibi yada Jane Fonda’nın Barbarella filmi gibi. Yada daha yakın örneklerden verecek olursak “Kill Bill” filmindeki Beatrice Kido karakteri. Peki kamera arkasında kült filmlere imzasını atmış kadın yönetmenler kimlerdi? Onlar hakkında neler söylemek istersiniz?

Evet bu önemli bir detay aslında, elbette çok önemli filmler ortaya koymuş çok önemli kadın sinemacılar vardır bu filmlerin arkasında… örneğin Alice Guy Blanche ilk bilinen kadın yönetmendir, hatta George Melies’ten bile önce başlamıştır sinemaya. “La fee choux – Lahana Peri” filmini 1896 yılında çekmiştir bu film ilk fantastik kült film sayılmalıdır (ki bana göre öyle). Bu filmde lahanaların küçük şirin bebeklere dönüştürüldüğü oldukça fantastik bir öykü anlatılmaktadır. 1873 doğumlu Alice Guy Blance 1968 yılında hayata veda etmiştir.

Bunun dışında “Dorothy Arzner (1928)” yılında ilk diyaloglu sesli film sayılan “Manhattan Cocktail” filmini çeken yönetmendir ve ayrıca The Wild Party ile sonrasında yönettiği Christopher Strong ve “Craig’s Wife” gibi filmlerde güçlü ve geliştirilmiş kadın karakterlere yer verir. başka isimleri sayacak olursak, Leni Riefenstahl’ın 1932 tarihli “Das Blaue Licht” filmi, Liliana Cavani’nin 1974 tarihli “Il portiere di notte” filmi örneklerini verebilirim. Yönetmenlik dışında çok büyük filmlere imzasını atmış olan prodüktör ve senaryo yazarı Gale Anne Hurd var, kendisi “Terminator 1 ve 2”, “Alien 2”, “Tremors”, “Abyss” gibi daha bir çok dev yapımın arkasında olan isimdir. Ayrıca şunu da belirtmek isterim yerli sinemada da sadece avantür-aksiyon türünde 1970 ile 1975 yılları arası 14 film çeken Birsen Kaya’yı unutmamak gerek.

Kült Filmler içerisinde uzun metrajlı animasyon filmlerde dahil olacak mı köşenizde?

Evet kesinlikle! daha önce “Wizard of Oz (1939)” yapımı filmi köşemizde okuyucular ile buluşturmuştuk. ki bu film yer yer animasyon sahnelere sahiptir. fakat tam olarak animasyon filmdir diyemeyiz. Animasyon filmlerin tarihine kısa bir göz atalım istersen, öncelikle bu alanda ilk örnekler sunan akla gelen ilk isim Emile Cohl’dir… Walt Disney’den bile önce başlamıştır animasyon sinemasına… “Fantasmagiore – Fantezi (1908)” yılında ortaya koyduğu ilk eseri olarak bilinir. Daha sonraki yıllarda ise (1922) Walt Disney bu alanda dev eserler koymaya başlamak üzere sinema dünyasına adım atacaktır.

İleri sayılarda “Snow White And Seven Dwarf (1937)”, “Pinocchio (1940)”, “Fantasia (1940)”, “101 Dalmatians (1961)”, “Lord Of The Rings (1978)”, “Bambi (1942)” gibi dev animasyon (çizgi film) filmlerini konuk etmeyi planlıyorum. Herhangi bir dijital müdahale olmadan boya, mürekkep, fırça ve kagıt ile yapılmış, ve filme alınmış bir başyapıt! Animasyon türünde başka örneklerde var bunlar gerçek aktörler ile çizgi karakterlerin bir arada bulunduğu filmlerdir “Anchor Aweigh (1945)” filmi başarılı bir örnek olmaktadır bu türde. Looney Tunes karakterlerinin Gene Kelly ile başrolde oynamış oldukları 143 dakikalık bir müzikal-animasyon sinema filmidir. bu türde başka örnek verecek olursam, “Rogger Rabbit (1988)”, “Last Action Hero (1993)” filmlerini sayabilirim.

Betamax Video neyi kendine dert edindi ?

Köşemizde film analizinin yanında film hakkında çok az bilinen veya daha önce hiç duyulmamış bilgilere yer veriyoruz… Çekim aşamaları, yaşanan sıkıntılar, gerçek kullanılmış araç gereçler veya silahlar. Ya da yaşanan aksaklıklardan doğan daha başarılı sahneler gibi… Örneğin “Total Recall” filminin çekim aşamaları, oyuncu seçimleri, yaşanan aksaklıklar, çekim zorlukları, şaşırtıcı bilgiler, daha önce çok az duyulmuş veya hiç duyulmamış bilgiler yer almakta. Örneğin “Total Recall”da Schwarzenegger yerine Patrick Swayze, Tom Selleck vs. gibi oyunculara ilk olarak rol teklifi edilmesi gibi. Ya da setlerin kaç günde ve hangi zorluklarla kurulmuş ve bitirilmiş olması gibi detaylar.

Köşemizin ismi ise tahmin edildiği gibi bu tarz filmlerin yoğun olarak basıldığı dönemlerin popüler formatı beta-video kasetlerden gelmektedir, o dönem betamax veya vhs olarak basılmış bir çok kült filmi günümüzde dvd olarak bulmak imkansız maalesef.

Okuyucular, köşenize almış olduğunuz filmleri kolayca bulup izleyebiliyor mu sizce?

Maalesef bir çok kült film DVD veya BLU-RAY olarak basılmadı Türkiye’de. VHS & BETA döneminde ülkemizde neredeyse tüm kült filmler ve fazlası basılmıştı, fakat günümüzde DVD olarak bulmak mümkün degil. Basılmadılar çünkü… Bu nedenle her filmi bulup izlemek kolay olmayabiliyor… Yine de video-izleme sitelerinden bulup izlenebilir bir çoğu… Her ne kadar Türkçe dublaj olmasa da.

Sinema ile çok yakından ilgilendiğinizi biliyorum. Betamax Video döneminin duyarlılığı ile şimdiki duyarlık arasında nasıl bir fark var?

O dönemler elbette daha çok önem verilmiş ve hassasiyet gösterilmiştir. 1959 yapımı “Ben-Hur” hiçbir dijital nimetten faydalanmadan 11 Oscarlı bir başyapıt oluyorsa bu en büyük kanıttır. Dijital teknoloji kesinlikle sinema için çok büyük bir nimettir fakat bunu film yaparken verilen emekle doğru kullanmak gerek, asla kolaya kaçma yolu olmamalı çünkü seyirci herşeyi görür.

Dönemin piyasa koşullarına gelince, günümüz DVD piyasası asla o hassasiyette olamadı. Filmler oldu bittiye getirilerek piyasaya sunuluyor. Kapaklar hiç iyi değil, birçok DVD kapağında netten bulunmuş düşük pikselli resimler kullanılarak basılmış afişler var ve bu kaliteyi oldukça düşürüyor. Ayrıca 80’lerde basılmış beta veya vhs bir çok başyapıt yok.

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl