Ana Sayfa Röportaj Candan Selman: Ben o anı yakalamaya çalıştım!

Candan Selman: Ben o anı yakalamaya çalıştım!

Candan Selman: Ben o anı yakalamaya çalıştım!

 

Candan Selman, ikinci kitabı Nöbet Çiçeği’nde, fırtınadan kaçarak kendine sığınanların hikayesini anlatıyor. Kitabında, tek bir gecede, birbirini hiç tanımayan iki kadının bir adada hiç bilmedikleri bir evde tanışma ve kendileriyle barışma yolculuğunun ardından gelişen olayları anlatan Selman, kitle kültürünü odak noktası yapıyor. Selman’la kitabı hakkında konuştuk.

Karaktersiz’den dört sene sonra Kafekültür Yayınları’ndan çıkan ikinci roman Nöbet Çiçeği. Romanınızda bir kurguyla Nüvitizm kavramının altını çiziyorsunuz. Bunun ben bir okur olarak bir fantastik ironi, dahası bir kitle kültürü eleştirisi olduğunu düşünüyorum, ne dersiniz?

Nüvitizm romanda şair Nüvit Alkan’ın intiharının ardından ortaya çıkan bir akım. Nüvit Alkan’ın takipçileri kırkıncı doğum günlerinde bu dünyayı bile isteye terk eden şairler. Ardında “Şiir de Beni kurtaramadı” notunu bırakarak. Öldükten sonra okunan, hatta popüler olan şairler var. Bu durum beni bir yazar ve bir okur olarak incitiyor. Nöbet Çiçeği’nin diğer bir kadın karakteri Vildan doktorasını Nüvitizm üzerine yapıyor. Gerçekten ne oldu ne kadarı düş ne kadarı gerçek tüm bu şiirlerin. Ve bu hayatların katili kim? Toplum mu, şiir mi, gökyüzü mü? Bunu araştırıyor. Ve kırk yaşına basmadan kendini kurtarmaya çalışıyor.

Nöbet Çiçeği biçimsel olarak deneysel bir roman. Bölümleri 3 şişe şarap 15 kadehten oluşuyor neden?

Nöbet Çiçeği tek bir gecede, birbirini hiç tanımayan iki kadının bir adada hiç bilmedikleri bir evde tanışma ve kendileriyle barışma hikayesi. Eğer dışarıda bir fırtına, içeride bir kedi ve keyifli bir müzik varsa şarap burada yardımcı kuvvettir. Şarap; acıdır, tatlıdır, hüzün, huzur ve dostluktur. Ve en önemlisi ‘gerçekler şaraptadır.’ Bu sebepten roman bölümlerden değil, kadehlerden oluşuyor. Okumayın, için diye tadı buruk, rengi kırmızı.

Nöbet Çiçeğinde Nüvitizm akımına da neden olan Nüvit Alkan’ın 40 yaşında intiharının ardından uzun bir mektup yazmak yerine “Şiir de beni kurtaramadı” notuyla intihar etmesi başkalarının ölüm biçimlerini meslek edinmiş herkes gibi yine bir okur olarak beni de düşündürdü. Nüvit Alkan neden böyle bir notu tercih etmiştir.

Nüvit Alkan’ın intiharını ve şairliğini kaleme almadan önce Nilgün Marmara’nın Slyvia Plath tezinde epey gezindim. “Slyvia Plath’ın şairliğinin intiharı bağlamında analizi” tezi beni gizdökümcü şiire (confessional poetry) yakınlaştırdı. Her ne kadar romanda geçen kurgusal kavram Nüvitizm olsa da akımın mağduru olan Nüvitistler’in her biri aslında birer ‘Lady Lazarus’. İntihar notuna gelince. Kimileri uzun bir mektup gibi yazarken, kimileri de birkaç kelimeden oluşan bir veda notu yazabiliyor. Nüvit Alkan, bir kurtarıcı olarak gördüğü şiire de sitem ederek kısa ve öz bir notu tercih etmiş.

Kendimizle barıştık’

Tek bir günde geçen Nöbet Çiçeği’nde lodos ile doğanın savaşına tanık oluyoruz. Fakat yine tek bir günde geçen olaylar silsilesinde Vildan’ın Derin’in kendi doğasıyla vermiş oldukları savaş var. Ve son bölümde tesadüfen eve giren davetsiz misafirin adı da Serhan Savaş. Bu kavram ve semboller ne ifade ediyor?

Nöbet Çiçeği; lodos yüzünden adadan ayrılamayan ve lodos sayesinde birbirini tanıyan iki kadının; Vildan ve Derin’in hikayesi. Bu noktada doğanın hem birleştirici hem de koparıcı tarafına tanık oluyoruz. Gecenin başlarında dışarıdaki fırtına evdeki havaya romantik bir dekor olarak katkı sağlarken Serhan Savaş’ın eve girmesiyle atmosfer bir anda değişiyor. Rüzgâr sertleşiyor ve şarabın tadı bozuluyor. Ama Vildan ve Derin karşı cinsin beklenmedik tavırlarına karşı direnmenin yolunu buluyorlar. “Ama ne savaştık,” diyor Derin.

Hayır,” diyor Vildan. “Kendimizle barıştık.” İçerideki ve dışardaki fırtına, hepsi bir bütünün parçası.

Yine Nöbet Çiçeği öldükten sonra popüler olma, şiirin çıkmazları, intihar, kadın sorunsalı, sanat eleştirisi gibi bütün bunların toplamı konu başlıklarına vardırıyor bizi. Neden böylesi bir dili seçtiniz?

İnsanlar gülümseyerek geçip gider yanımızdan. Bilmeyiz içlerinde ne var ne yok. Kimi zaman sırlarıyla göçüp giderler dünyadan. Bazen ise bir an gelir fırtına patlar, her şey çözülüverir. Ben o anı yakalamaya çalıştım. Vildan ve Derin de o gece en gizli sırlarını birbirlerine anlatıp, tüm geçmişlerini ortaya döküyorlar. Tıpkı lodosun diplerde biriktirdiklerini kıyıya kusması gibi.

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl