Akşam Netflix’de izlediğim “Yüzücüler” filmi son yıllarda ülkemizde de gündemden hiç düşmeyen göç konulu bir film. Gerçek öyküden yola çıkılarak yapılmış bir umut yolculuğunu gözler önüne seren bir film. Sadece savaş nedeniyle ülkelerini terk edip Türkiye’ye gelen Suriyelileri değil, göç hareketleri süreklilik taşıyan Ukraynalı, Afgan ve diğer ülkelerin sığınmacılarını da hatırlatıyor. Göç insanların ezeli sorunu,...
Son Yazılar:
György Lukács’ta Devrimci Öznelliğin Marksizmi
Korku komedisi “The Menu” gurmece züppeliği irdeliyor
DÜNÜ, BUGÜNÜ, YARINIYLA AİLE
An Olarak Sahne, Hafıza Olarak Sinema: İki Aracın Ayrışan Estetiği
Masalların ve rüyaların yönetmeni: Leos Carax
Resim sanatının sokak çocuğu Rulez Duande Galeri’de
VEYSEL BATMAZ YOUTUBE KANALINDA ARİF DİRLİK’İ ANLATIYOR…
Kum Saatleri (Öykü)
ŞİİRDEN TABLOYA YANSIYAN “SİS”Lİ BİR BAKIŞ
İsla-Rokoko: Bir Çöküş Estetiği
Paul Tillich: Kategorilerin Ötesinde Bir Adam
Sineklerin Tanrısı: Güç Mücadelesinin ve Medeniyetin Kırılganlığının Alegorisi
Peki Amerika’daki Madun Konuşabilir mi? Kurtlarla Dans Filmi Üzerine Notlar
DÜNYA İŞÇİLERİNİN GENERALİ FRİEDRİCH ENGELS
Hepimiz o yırtıktan düşüverdik Yeraltı’na!
Abbas Kairostami: İslam Cumhuriyeti’nin Caudine Çatalları Altında Bir Kaleydoskop
Bir Parasız Yatılının Kuşatması
ARTANKARA 2024 ULUSLARASI ÇAĞDAŞ SANAT FUARI: BİR ELEŞTİRİ
Dil ve Kültürün Ayrılmazlığı: Speak No Evil
Kategori: Kritik
Göçebe Tazeliği
Sanatın nasıl ortaya çıktığını tam olarak bilmiyoruz. Ama resim yapmak bir ritüeldir. Bilirsiniz… Büyük olasılıkla mağaralara yapılan resimlerden bu yana böyle. İnançlar ve uygulamaların mağara sanatına yansıması, bir tür trans durumuna dayanıyordu. Mağaralara resim yapan insanların da bir tür trans halinde resim yaptığını düşünüyoruz. Ve o günde resim yapan insanlar yaşadıkları topluluklarda sıradan karakterler değillerdi....
MELİH CEVDET ANDAY ŞİİRİ: RADİKAL BİR KOPUŞ DENEMESİ
Anday şiirinin, 1962 sonrası için girdiği özgün kulvarda bildiğimiz ve alışageldiğimiz anlamda şiirden bir kaçış vardır. Dönem şiirinin temsillerinden, dilinden, biçiminden, içeriğinden, imge kurulumundan ve ahenk unsurlarından bir uzaklaşma isteğidir bu. Eskiyi temsil eden dönem şiirinin bir şiirsel modalitesi varsa ki var ona göre, Anday’ın özellikle yeni şiirinde bu yapı unsurlarının tecrit edilmesi, kazara da...
MEDYATİK BİR ELEŞTİRİ ÜSLUBU OLARAK SINIFLAMA: 2000’LER SONRASI ŞİİR
Türkiye’deki şiir eğilimlerini sınıflamaya, bu eğilimleri temsil eden bazı örnekleri (şairleri) saptamaya ve eğilimler arası ilişkileri anlamaya çalışan bu çalışma, özellikle sonuç ürünü gözetildiğinde spekülatif ve provokatif olmaya açıktır. Tartışmaların somutluk kazandığı şiir dosyası, şiir eleştirisinin giderek medya imajlarına teslim olduğu günümüz ortamı içinde şiir medyası-üstü bir çerçeve olarak görülmek yerine almaşık tartışmalara zemin hazırlayan...
“Buradan Ötesi”ni Yakalama Saplantısı
Evren kavramı anlaşılması zor ve bizi hayal kurmaya teşvik eden bir kavram ola geldi. Bunun nedeni, evren fikrinin kendisini, nesne fikrinin bir antitezi olarak konumlandırmasından kaynaklanıyordu. Bu konumlanma bir çeşit “nesneleştirmenin gevşemesine, yumuşamasına” karşılık gelen bir şeydi. Ancak, öyle ki, nesnellik tavrımız ne kadar yumuşarsa, dünya o kadar büyüyordu. Bu aslında metafiziğe doğru taşan bir...
ZIRDELİ KÜLTÜ MÜ POLİFONİK BİR ETKİNLİK Mİ?
Post-antroposofik yaklaşımları irdeleyecektim. Ama emojilere hapsolmuş “özgür” yaşamlarımız, ihtiyaçlar hiyerarşimizi yeniden sorgulamaya itti beni! Maslow amca yaşasaydı küplere binerdi herhalde bu müdahalemden. Asosyal medyadan bahsediyorum pek tabii. Polifonik bir etkinlikteyiz. “Ambivalent” bir bağlanmadan ne beklenir ki zaten! Dumura uğratır. Parçalar, böler, yakar, yıkar! Günlük rutinden, inanç sistemlerine… “Yüksek değerlere sahip bilge ve dengeli bir insan...
BİR AŞIRILIK/lar ROMANI OLARAK GODARD MAKİNESİ
“Bir romancı olarak kendimi her zaman tarihin içinde hissetmişimdir, yani bir yolun ortasında, benden önce gelmiş olanlarla ve belki de (daha az) benden sonra geleceklerle, kendimi diyalog halinde hissetmişimdir. Bir başka birinden değil, hiç kuşkusuz roman tarihinden söz ediyorum ve ondan gördüğüm gibi söz ediyorum: Roman tarihinin Hegel’in insan dışı aklıyla hiçbir ilişkisi yoktur; ne...
Yemek Yemenin Ekonomi-Politiği: Ölüm Kadar Hakikattir!
Eski çağlarda baharı karşılayan şenlikler hasadın bolluk getirmesi, hayvan sürülerinin hastalıklara yakalanmaması için yapılan tören, adak ve ritüeller ile biçimlenirdi. Tanrıların gazabını uzak tutmak ve onların hoşgörüsü kazanarak bolluğun hasıl olmasını sağlayacak bir pozitif enerji yaratmak amaçlanırdı. Kıtlık tehlikeliydi, o sadece açlık değil aynı zaman da huzursuzluk ve savaş demekti. Onun yanında bolluk imgesi, geçmişte...
BİENALLER VE PARALELLER
Sıradan bir günün akşamında, gün batımına az kala, soluklandığım bankta, on dokuz suları, unutulmuş bir dergiyle birlikte oturduğumu fark ettim. Evirdim, çevirdim. Öteden beri kültür-sanat yazıları ilk göz attıklarımdandır. Küçük puntoyla yazılmış kısa bir yazı gözüme çarptı. … bienaline paralel bir sergi-etkinlik haberi kaleme alınmıştı bir sanat yazarı tarafından. Başka bir yerde, bir başkasından, neredeyse...
İki farklı yazara bakmak: Nezihe Muhuddin ve Peyami Safa
Türk edebiyatı tarihini, Batıcılık ve Modernleşmenin yerlilik ve millilikle karşı karşıya gelip, çatıştığı yer diye tarif etmek yanlış olmaz. Bu çatışmanın orta yerinde ise, iyi ve kötü olarak yapılandırılan kadın imgesi duruyor. Söz konusu imgenin yapılandırılmasında, Peyami Safa (1899-1961) ve Nezihe Muhiddin (1889-1959) ortak bir noktada buluşuyorlar. Her iki yazarın da yollarının üzerinde duran yerlilik,...