Resimde 20. Yüzyıl modernizminin en büyük kazanımlarını belirsizlik, ucu açıklık, “karar verilemezlik” ya da en kapsamlı deyimle “çoklu okuma-bakış” olarak nitelendirmek hiç de abartı olmayacaktır. Bundan böyle “bilinen” tek bir konu ya da kahraman ve de anlatı yoktur. Uzun sürem değil; doğaçlama ve “an” önemli hale gelecektir ve de hız… Resim bunu edebiyattan daha hızlı...
Son Yazılar:
Korku komedisi “The Menu” gurmece züppeliği irdeliyor
DÜNÜ, BUGÜNÜ, YARINIYLA AİLE
An Olarak Sahne, Hafıza Olarak Sinema: İki Aracın Ayrışan Estetiği
Masalların ve rüyaların yönetmeni: Leos Carax
Resim sanatının sokak çocuğu Rulez Duande Galeri’de
VEYSEL BATMAZ YOUTUBE KANALINDA ARİF DİRLİK’İ ANLATIYOR…
Kum Saatleri (Öykü)
ŞİİRDEN TABLOYA YANSIYAN “SİS”Lİ BİR BAKIŞ
İsla-Rokoko: Bir Çöküş Estetiği
Paul Tillich: Kategorilerin Ötesinde Bir Adam
Sineklerin Tanrısı: Güç Mücadelesinin ve Medeniyetin Kırılganlığının Alegorisi
Peki Amerika’daki Madun Konuşabilir mi? Kurtlarla Dans Filmi Üzerine Notlar
DÜNYA İŞÇİLERİNİN GENERALİ FRİEDRİCH ENGELS
Hepimiz o yırtıktan düşüverdik Yeraltı’na!
Abbas Kairostami: İslam Cumhuriyeti’nin Caudine Çatalları Altında Bir Kaleydoskop
Bir Parasız Yatılının Kuşatması
ARTANKARA 2024 ULUSLARASI ÇAĞDAŞ SANAT FUARI: BİR ELEŞTİRİ
Dil ve Kültürün Ayrılmazlığı: Speak No Evil
Bir “Yabancı”nın Sosyal İntiharı
Kategori: Kritik
Salvador Dali: Ölmek İçin Yaşamsal Bir Dürtü Bağışlayanın Hikayesi
Dali gerçeküstünün göğünden sefil gerçekliğimize akan kuyruklu bir yıldızı andırıyordu. “Doğruluk” duygusu onun tüm yapıtında izi sürülebilen bir laytmotifti. Resmi, eleştirel, istilacı alegorik aygıtların iletinin zarafetini doruğa taşıdığı, dolaylı ifadenin önemli olduğu bir stile dayanıyordu. Özellikle “Yanan Zürafa” tablosu, devam eden iç savaşla ilgili hem bilinçdışının hem kanlı gerçekliğin tüm izlenimlerinin tuvale boca edildiği, gecemizin...
“SONSUZLUK”, EVRENİN DÖNGÜSEL DİYALEKTİĞİ MİDİR?
Hayat, herkesin farklı tanımlamalar ile ifade edebileceği görece bir varoluştur. İnsan hayatının varoluşunun farklı amaçları olabilir. Örneğin; Platon, hayatın asıl amacının bilginin en yüksek şekline ulaşmak olduğunu vurgularken Aristo ise hayatın asıl amacının, “iyi insan olmak” hedefine ulaşmayı içerdiğini ve etik değerleri vurgulamaktadır. Hayatımızın insan aklı ile algılanabilen, gözlemlenebilir somut varlığı anne karnında başlamaktadır. Peki...
“Niteliksiz Adam”: Bir Burjuva Dekadanı Anlatısı
Robert Musil’in tamamlanmamış “Opus Magnum”u modern edebiyatın en güçlü eserlerinden biri olarak okuna geldi. Kitap, aşırılık, ten, şehvet, lüks kostümler ve büyüklük yanılsamasının perde ve arka plan yansımasıyla dolup taşan Avusturya Barokunun son gösterişli betimi olarak postum büyük yankı uyandırdı. Robert Musil’in “Niteliksiz Adam”ı[1] bazı edebiyat çevrelerince James Joyce’un “Ulysses” veya Marcel Proust’un “Kayıp Zamanın...
Kötülük Problemi ve Kuru Otlar Üstüne
Sanatsal anlatının temelinde kötülük olduğunu ileri sürmek abartılı bir yorum olmaz. Platon’a göre edebiyat, insan doğasının “korkunç, hayvanca ve dizginsiz” isteklerinin yansıması olması dolayısıyla bir “anti kahramanlık” anlatısı olarak kabul edilmeli ve ideal toplum düzeninde yeri olmamalıdır. Devlet’in onuncu kitabında Sokrates’in ağzından şunları duyarız: “Şair ve ressam, gerçeğe yakın olmak bakımından fazla bir şey yapmıyor....
Antakya: Sessizliğin Şehri
Bu şehirde, bir değirmene girer gibi, ölü bir insana giriyorsunuz. Ölülerimiz St. Pierre yüksekliğinden şehre bakıyor. Yaşayanlar onlara birer karaltı gibi görünüyor. Bazılarının, “buraya değil, annemin, kız kardeşimin, kızımın, oğlumun yanına gömülmek isterdim”, dediğini, bazılarının ise, “babamla künefe yiyecektik, Büyük Park’ta sevgilimle çay içecektik daha” diye fısıldaştıklarını işitiyorum. Hem ölümün hem dirimin fokurdattığı, iki göz...
İtalo Calvino’da Anlatı Mantığının Ağ Örgülü Doğası
Şehirler vardır; uğramadan şöyle yanından geçtiğiniz. Şehirler vardır; ilk defa uğradığınız ve bir daha dönmemek üzere terk ettiğiniz. Şehirler vardır; bir kere ziyaret etmeye görün, bir daha terk edemediğiniz. “Görünmez Kentler”de[1] İtalo Calvino, Çin’i fetheden Moğol imparatoru Kubilay Han ve Marco Polo’yu sahneye çıkardı. Calvino, “Bin bir Gece Masalları”nı andıran hiper metni için anlatısal hayal...
Afrika’nın Sömürgecilik ve Emperyalizme Karşı Entelektüel Direnişi: Sömürge Sonrası Afrika Yazını
Afrika, dünya üzerindeki stratejik konumu ve kapladığı alanda haiz olduğu doğal kaynaklardan dolayı tarihsel süreç içerisinde birçok ülkenin kendi çıkarları doğrultusunda faydalanmak istediği, jeopolitik öneme sahip bir bölge mahiyetindedir. Afrika’yı eşsiz ve aynı zamanda da şanssız kılan tüm bu özellikler şüphesiz ki tarihimizin karanlık yüzlerinden olan “sömürgecilik” kavramının ortaya çıkmasına ve söz konusu kavramın ihtiva...
ESTETİĞİN FELSEFİ DÜŞLERİ
Klasik tarz sanatın egemen olduğu dönemlerde realizm adına görkemli yapıtlar üretildi. Çağ, ‘dönem dönem’ değiştiğinde ise yenilikçi sanatı önemseyenler, fütürizme gönül verenler, eskiyi tekrarlamanın gereksizliğini, belki de olanaksızlığını görebiliyorlardı. Zaten toplumsal, siyasi, politik değişimler ve sosyal gelişme noktalarının varlığı, yeni sanatçıları döneme uygun yapıtlar üretme çabalarına zorladı. Örnekse, empresyonizmin ilk aldığı tepkiler onları yollarından çeviremedi....
Aki Kaurismäki Sinemasında Sosyal Momentin Sınıfsızlaştırılması
“Kauas Pilvet Karkaavat” (Bulutlar Uzağa Gittiler, 1996) toplumsal gözlemi keskinleştiren çerçevesi sayesinde, Aki Kaurismäki’nin en anlatısal filmi olageldi. Gözlem komedisi ve absürdün umutsuzluğu, bu filmde de olduğu gibi, sinemasının ana silahları olarak, dramatik anlatının hizmetine girdiler. Kaurismäki, “Bulutlar Uzağa Gittiler”de Helsinki atmosferine savurduğu insan yazgılarına yaptığı incelikli pikler ve yükselmelerle, izleyiciyi uzağa; Helsinki göğündeki kasvetli...