alacağım bir şey kalmadı dünyadan yalnız bütün acıları bütün acıları ağaçların yaprakların senin onun diğerinin merdivenlerde çiçek satan kızın yağmurda dağılan krizantem buketinin yağmurun sokakların merdivenlerin bütün acıları bir kasım akşamıdır kestane dallarından yağmur yağar benim ceplerimde yaz yağmurları çakıl taşları bir avuç tuz ellerim ıslanır ceplerimde bir güzden bir kışa geçerim kırmızı yaprakların üzerinden...
Son Yazılar:
Korku komedisi “The Menu” gurmece züppeliği irdeliyor
DÜNÜ, BUGÜNÜ, YARINIYLA AİLE
An Olarak Sahne, Hafıza Olarak Sinema: İki Aracın Ayrışan Estetiği
Masalların ve rüyaların yönetmeni: Leos Carax
Resim sanatının sokak çocuğu Rulez Duande Galeri’de
VEYSEL BATMAZ YOUTUBE KANALINDA ARİF DİRLİK’İ ANLATIYOR…
Kum Saatleri (Öykü)
ŞİİRDEN TABLOYA YANSIYAN “SİS”Lİ BİR BAKIŞ
İsla-Rokoko: Bir Çöküş Estetiği
Paul Tillich: Kategorilerin Ötesinde Bir Adam
Sineklerin Tanrısı: Güç Mücadelesinin ve Medeniyetin Kırılganlığının Alegorisi
Peki Amerika’daki Madun Konuşabilir mi? Kurtlarla Dans Filmi Üzerine Notlar
DÜNYA İŞÇİLERİNİN GENERALİ FRİEDRİCH ENGELS
Hepimiz o yırtıktan düşüverdik Yeraltı’na!
Abbas Kairostami: İslam Cumhuriyeti’nin Caudine Çatalları Altında Bir Kaleydoskop
Bir Parasız Yatılının Kuşatması
ARTANKARA 2024 ULUSLARASI ÇAĞDAŞ SANAT FUARI: BİR ELEŞTİRİ
Dil ve Kültürün Ayrılmazlığı: Speak No Evil
Bir “Yabancı”nın Sosyal İntiharı
Kategori: Litera
MURAT KA’NIN ÇOĞUL TARİHİ’NE DAİR ÇÖZÜMLEME DENEMESİ
Vicdan (Ünlüyle başlayan bir ek aldığında “A” uzun söylenir.) ad. 1.kişiyi kendi davranışlarıyla ilgili olarak bir yargıda bulunmaya yönelten, kişinin ahlak değerleri üzerinde dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan, kişiye doğruyu ve iyiyi yapma yükünü de yükleyen içsel güç. Sahi yarın erkenden gitmeyeceğiz ikimiz de işe. Malum şu parktaki gösteriden dolayı iki ana yol da...
ADNAN GERGER VE TAVHANE ÇOCUKLARI ÜZERİNE
Roman edebiyatında kendi sesini bulmuş sayılı roman yazarlarımızdandır Adnan GERGER. Romanda özellikle kurgusal/içeriksel/temasal anlamda Gerger’in ayrı bir yeri ve potansiyeli var nezdimde. Gerger, hikâyeleri bozup inşa etmede, hikâyeleri katman katman harmanlamada veya hikâyelerden hikâye yaratmada ustalaşmış bir isimdir, özellikle son iki romanında. Modern edebiyatta sürgit tarzı roman yazmak kolay bir iş değildir, kendimden bilirim. Yazar...
ŞİİRCİ NOTLARI-5
Yazarlığını ŞİİR’le besleyen ROMANCI yok da, GÜNÜMÜZ ŞİİRİ o yüzden mi sadece şiircilere soruluyor. 27 yanıt + 11 yanıt daha. 38 cevap. Cevapçıların hepsi şiirci. Beynini, sanatını şiirle besleyen, şiir okumadan edemeyen, şiir yazmayan, şairlikte hiçbir zaman gözü olmamış tiyatro yazarı, denemeci, yayıncı, senarist ve daha pek çok yazı emekçisini, kendiyle birlikte sakat bırakan bir...
unutma suları (şiir)
dandalaz’a varmadan sola saptık taş köprünün dibinden kimsenin bilmediği yola zaman bir takvimin yırtılan son yaprağı zihnimiz delik deşik oysa hiç iz yok gölgeler bizden ince şaşarak baktık ayrıntılı içimizde kuruyan nehirler ne kadar benziyor dandalaz’a bitmiş yazın berraklığı sararmış arzular aynı yolda dönüp durduk soğuk güneşin altında ısınmış çakıl taşları kalbimizden kırmızı...
Caddeler (Şiir)
Şehrin tokluk yerinde perdeler çekili sürekli Sen yürümekten başka bir şey düşünemezsin. Orada duvar garip bakar insana Sen yürümekten başka bir şey düşünemezsin. Karanlıklar küstahça dökülür balkonlardan Sen yürümekten başka bir şey düşünemezsin. Yarım yüzyıldan fazla insanın içindesin belki Sen yürümekten başka bir şey düşünemezsin. Üzerine düşecek bütün göz kamaştırıcı elmaslar...
SALİH BOLAT’IN ŞİİRİNDE ‘ZAMAN’ İMGESİ
13 Şubat 2022 tarihinde yitirdiğimiz önde gelen seçkin şair, eleştirmen, çevirmen, deneme yazarı ve akademisyen Salih Bolat, kendi şiiri için gereken besini içine çektiği kendi coğrafyasında, (pastoral Akdeniz manzarasının daha sonra onun için basit ama yoğun bir şekilde evrensel bir manzara olduğu ortaya çıktı) demokrat bir ailenin içinde doğdu ve Akdenizlilerin yalnızlığından endüstriyel Ankara, İstanbul...
SÜBÜL (ŞİİR)
Sonunda nadir de olsa görmüştük, geyik dili kullanan ağızları, filkulaklarını nadir de olsa tenhalarda, yılkı atlarının sırtında büyüyen yüklerle, kafası karışık yerlere ihaneti harlayan balyozların bakışlarında yanan yıkılan hükümranlıklarla, suya düşmüş bütün konuşulanlarla görmüştük ya fıs diyormuş banlar, taze meyvalı akşamlar fıs diyormuş heman. Hayatların boyu kısalıyormuş. Peştular sübülde. Çiçekler sübülde. Güz yanaklı hayınlar, sübüldeymiş....
BELKİ… (ÖYKÜ)
İlk Mevsim Dar, uzun cadde boyunca kaldırımlarda suskun ağaçlar ve yalnız başlarına sokak lambaları sıralanıyordu. Ağaçların türlü yeşilleri, lambaların huzurlu sarı ışığı sessiz, sıcak yaz akşamında oradaydılar. O akşam, arabada onu beklerken kaç kez geçirdim aklımdan: “Ah, ne yapıyorum burada, ait olmadığım bu yakada. Pek tanımadığım o genç kadını niye bekliyorum?” Ve kaç kez geçti...
tarihçe (şiir)
bizimkiler doğuştan vejetaryendi artık her öğün televizyon yiyoruz annem peştamalını sandığa kaldırmış babam alışamamış balkon sohbetlerine ninemin walkmanla flörtü yeni ilk öpülüyor kulaklarından dedemden sonra ve halay’ı videodan çekiyoruz kaç yıldır doğayı saksılardan içimize toprak dedemi otuz yıl önce çağırdı o zaman körfez ısmarlıyorduk sevdiklerimize ve badem ve yemiş ve izmir üzümü şimdi çekirdekli bir...