aklımız bazen bizden ayrı çalışır başıboş ev hayvanları ya da evden kaçan çocuklar gibi elleri ensesinde sırtı üstü uzanmış bir aylaklık ile düşüyorum dünyanın peşine gördüğümden hep daha farklı görkemi ve dehşeti ile yeryüzü aklımı kaçırdığım yeri arıyor tuvalde hastalıkların bütün sarı tonları, yoksulluğun dağınıklığı açlığın üzerini örten ucuz şarap aşkın büyüsünden ve sıcak renklerinden...
Son Yazılar:
Korku komedisi “The Menu” gurmece züppeliği irdeliyor
DÜNÜ, BUGÜNÜ, YARINIYLA AİLE
An Olarak Sahne, Hafıza Olarak Sinema: İki Aracın Ayrışan Estetiği
Masalların ve rüyaların yönetmeni: Leos Carax
Resim sanatının sokak çocuğu Rulez Duande Galeri’de
VEYSEL BATMAZ YOUTUBE KANALINDA ARİF DİRLİK’İ ANLATIYOR…
Kum Saatleri (Öykü)
ŞİİRDEN TABLOYA YANSIYAN “SİS”Lİ BİR BAKIŞ
İsla-Rokoko: Bir Çöküş Estetiği
Paul Tillich: Kategorilerin Ötesinde Bir Adam
Sineklerin Tanrısı: Güç Mücadelesinin ve Medeniyetin Kırılganlığının Alegorisi
Peki Amerika’daki Madun Konuşabilir mi? Kurtlarla Dans Filmi Üzerine Notlar
DÜNYA İŞÇİLERİNİN GENERALİ FRİEDRİCH ENGELS
Hepimiz o yırtıktan düşüverdik Yeraltı’na!
Abbas Kairostami: İslam Cumhuriyeti’nin Caudine Çatalları Altında Bir Kaleydoskop
Bir Parasız Yatılının Kuşatması
ARTANKARA 2024 ULUSLARASI ÇAĞDAŞ SANAT FUARI: BİR ELEŞTİRİ
Dil ve Kültürün Ayrılmazlığı: Speak No Evil
Bir “Yabancı”nın Sosyal İntiharı
Kategori: Litera
ŞİİRLER
BİR DAĞI YANILTMAK İnsanın öznesi yalnızlığıdır Ne giyerse üstüne onunla zenginleşir Güler insan çoğalır Susar insan serinletir Gider insan, özlemi kabusa döndürür Bir dağı bile yanıltır insan Dağ insanın aymazlığıdır *** AİT OLMAK Aitim, sana mı peki, bunun yanıtı zor O yanıta aitim belki Alkol ve gözyaşı iyidir, aşktan söz etmedim daha Bir yokluğun var...
HER FİLM BİTİYOR (ŞİİR)
Unutmanın rüzgârla bir akrabalığı var bazen geri dönüp ılık ılık dokunur sonra gider bir kayanın arkasına saklanır kulaktan kulağa oynar sonuncu sözcük hep sarhoş uzak diye bir yer yok bellek rüzgârdan da uçarıyken. Her ışıyan ana bir delik her acıtan ana bir düğüm attığım halıdan ipek böceğinin çıkışı ve ıslak merdivenlerden inişi tabakta balıktan fırlamış...
EVE DÖNÜŞ (ÖYKÜ)
Onun için yoldu her yer, ondan uzaklaştıkça susulan bir yol. O şehir senin bu deniz benim, sarsak bir koşu tutturmuştu. Bir keresinde, bir denizin kıyısına gömdüğü istiridyeyi bulamamak yüzünden intihara kalkışmıștı. Arkadaşları, kamarasında, «Canım Hanna’ya…»diye başlayan, bir mektup bulmuşlardı: «Yine yeni bir şehre vardık Hanna. Yağmur yağıyor. Arı kovanı gibi, itiş kakış içinde kaçışıyor...
ILGIM SALGIM (ÖYKÜ)
Hayat, bir gün daha fazla düşünmekten ileri geliyordu… Bir kıvılcım en az iki etkenle ve farklı kombinasyonlarıyla büyüyebilirdi: – Rüzgâr ve hava – Kıvılcımı beslemek – … Hangisinin ya da hangilerinin olası bir büyümeye vesile olduğunu anlamak, bunlardan en az birisini deneyerek ve kıvılcımı gözlemlemekle mümkündü. Ne sen ne de ben göreceli sonlukta ve/veya sonsuzlukta...
Tiyatrodan kalkıp romana varan Hakan Güneri
Bir yıl önce Mahmut Şenol’un son romanı “Bir Roman Yazılıyor ~ Nicky’i Öldürmek” üzerinde yazdığım, K24’te yayınlanan eleştiri yazısında şöyle demişim: “Roman denen edebiyat türü karakterler üzerine kurulur. Bırakın sadece sağı-solu, aşağıyı-yukarıyı, havayı-suyu-manzarayı ya da duyguları yansıtan post-modern ötesi kitapları; bunlar roman kategorisine girmez aslında. Nitekim, ‘Roman karakterler üzerinden dünyayı algılamaktır,’ der Mahmut Şenol.” Öte...
KAÇAK (ŞİİR)
Ne çok sevi eklemlendi Geçmiş zaman tümcesine ömrümün Binbir haz sonrası Kabuğuna çekilmiş Kirene Özledim o günleri Acısını da, sevincini de Duyumsardım yalımını Soluğunu şiirin Çıktığım yolculuklarda Bakardım gözüm gibi Kalbi kanatan hevese Ve rastlantılara bıçağımla düzelttiğim Ne çok severdim Nedeniydi Yürekte yanan her şeyin Sekiz kez tekrarladım bunu Koklarken güneşin taze meyvesini Dokunurdum halesine...
ŞİİRCİ NOTLARI-4
Fahrettin’e (Koyuncu) takılıyorum bazen telefonda: Ne var ne yok, ŞİİRİN GECESİNDE yıldız savaşları devam ediyor mu? Ediyor Hocam, olanca hızıyla. Az da olsa azalma yok mu? Hayır, hiçbir zaman da olmaz. Ben anlam veremiyorum, sebebi ne bu harplerin? SANAT falan değil tabii, İKTİDAR SAVAŞI bunlar. İddia Makamı itiraz ediyor. Yargıç haklı buluyor ve diyor ki:...
Sitenin Kedileri ve Apartmanın Ahmakları
Hikâyenin geçtiği sitede ilginç takma isimleri olan sevimli mi sevimli kediler vardır. Birçoğu farklı sebeplerle bakıma muhtaç duruma düşmüş ve site sakinleri tarafından sahiplenilmiş, bazısı ise bu siteye keyfî göç etmiştir. Bu sevimli kediler hikâyemizin devamında epey haylazlık etmektedirler fakat evvela onları tanımak gerekir. Bunlardan ikisi Şirin ile Sarışın, her eve lazım denecek türden uslu...
Yasemin Onat’tan öyküler “Nihayetinde Dönülen Yerler”
Hukukçu Yasemin Onat’ın ilk öykü kitabı “Nihayetinde Dönülen Yerler” Epona Yayınları etiketiyle raflardaki yerini aldı. On bir öykü ve 150 sayfadan oluşan kitabın kapağından içeriğine kadar özenli tasarımı ve sadeliği hemen dikkat çekiyor. “İkindi akşama kavuşurken mazinin heybetli gölgeliğine sığınmış, müstakbel sevdalılardık. Taş duvarlar günden duyacaklarını duyuyor, hellikler tüm sesleri sıkıştırıp sır üstüne sır saklıyordu....