Ana Sayfa Vizör Django Unchained, Aykırı Western

Django Unchained, Aykırı Western

Django Unchained, Aykırı Western

Quentin Tarantino tardından 2012 yılında çekilen film western yönüyle ilgi çekici filmdir. Film türün klasik öğelerini barındırırken bir o kadar ayrılıksı yapıya sahiptir. Tarantino bu filmde westerne bakışını kişisel üslubuyla yorumlamıştır.

Filmin başrol oyuncusu Jamie Foxx’un canlandırdığı siyahî kovboy Django karakteri ile westernde alışılmamış bir durum sunar. Bilindiği üzere westernler beyaz erkeğin hikâyesini anlatan filmlerdir. Django ise siyahî bir kovboydur. 60’ların sonuna doğru ve 70’lerin başında siyahî karakterlerin Hollywood filmlerine girdikleri görülmektedir. Western için “Buck and the Preacher-1972” ve “Duel at Diablo-1966” filmleri örnek gösterilebilir. Bu filmlerde siyahî ve Amerikan kovboylarının işbirliği dikkat çeker. Tehditlere karşı birlikte mücadele ederler. Django Unchained da ise Django’nun Amerikan işbirlikçisi olmaması dikkat çekicidir. Alman asıllı Dr. King’in yardımıyla özgürlüğüne kavuşur, silah eğitimini alır. Daha sonra Güneylilerden intikamını almak için mücadele eder. Django için tehdit Kızılderililer ya da Meksikalılar değildir, aksine Güneyli Amerikalılardır. Bu temsiller Tarantino’nun filmini diğer siyahî westernlerden ayıran önemli özelliklerden birdir. Göz önünde bulundurulması gereken başka bir konu ise Dr. King Schulltz’ın beyaz olmasıdır. Django’nun özgür bırakılması ve savaşma fırsatı bir beyaz tarafından verilmiştir. Kıyafeti, sakalı ve saç şekli ile Abraham Lincoln’nü anımsatmaktadır. Westernlerde zekâ pek fazla öne çıkmaz. Kovboyu hayatta tutan silahı ne kadar hızlı kullanabildiğidir. Dr. Schulltz silahı hızlı kullanabildiği gibi keskin bir zekâya sahip olması da karakterin ayırt edici özelliklerinden biridir.

Filmdeki karakterler spagetti western kalıplarına uygun bir şekilde düzenlenmiştir. Başkahramanda dâhil filmde mutlak iyiler yoktur. Yozlaşmış bir Güney halkı görürüz. Güneyliler mutlak kötüdür. Cinayet, köle tüccarlığı, işkence gibi eylemleri yapmaktan çekinmezler. Big Daddy karakteri güneyli bir çiftlik sahibidir. Zenginliği köle çalıştırdığı siyahîler sayesindedir. Siyahîlere ikinci sınıf muamelesi yapmaktadır. Para işin içine girince Djangoya nasıl davranacağını şaşır. Yine giydiği beyaz takım elbise ile western ikonografisinde kötülüğün simgesidir. Başka bir çiftlik sahibi olan Calvin Candie kumar olarak ölümüne siyahîleri dövüştürmektedir. Fransızca bilmemesine rağmen kendisine Mösyö denilmesini ister. Koyu bir ırkçı olmasına rağmen en sevdiği yazar olan Alexandre Dumas’ın siyahî olduğunu bilmemektedir. Yönetmen güneylileri zekâ yönünden kıt olarak göstermiştir. Sadece şiddet ve paradan anlayan tiplerdir. Candieland’deki en zeki insanın siyahî kâhya Stephen olması da dikkat çekicidir. Kölecilik sayesinde iyi para kazanan güneyli toprak sahipleri bu durumun böyle devam etmesini ister, en ufak isyanı acımasızca bastırırlar. Böyle bir ortamda Django’da iyi kalmamış ve yozlaşmıştır. Kendi çıkarları ön plandadır. Karısını kurtarmak için yaptığı plan doğrultusunda başka bir siyahînin köpekler tarafından parçalanmasına ses çıkarmaz. Kolektif bir ayaklanmadan çok bireysel bir isyandır. Django’nun ve Dr. Schulltz’ın para peşinde koşması, kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmeleri, kötülerin mutlak kötü ve para ve güç peşinde koşmaları ile karakter tiplemeleri spagetti western tiplemelerine oturtulmuştur.

Westernlerdeki kadın temsili belirgin şekilde devam etmektedir. Tarantino bu filminde pek fazla kadın oyuncuya yer vermemiştir. Kullanılan kadınlar ise olay örgüsünde katkı yapacak şekilde derinlemesine işlenmemiştir. Göze çarpan en belirgin kadın karakterler Calvin’in kız kardeşi Lara Lee Candie masum ev kadını rolündedir. Calvin’in genelevde çalıştırdığı Sheba ise pavyon kadını rolündedir. Fakat bu karakterlerin bile diyalogları yok denilebilecek kadar azdır. Django’nun eşi olan Broomhilda von Shaft daha belirgin bir kadın karakterdir. Fakat o da olay örgüsüne müdahale edebilecek kadar güçlü değildir. Django’nun başarıya ulaşarak onu kurtarmasını bekler. 60’larla beraber artan cinselliğin ve kadın vücudunun daha belirgin olarak sergilendiği spagetti westernlerin aksine bu filmde cinselliğe hiç yer verilmez. Öyle ki Tarantino’nun filmlerinde görmeye alışık olduğumuz yakın plan ayak sahnelerini bile bu filmde kullanmamıştır. Bromhilda’nın sıcak kutuya koyulduğu ve çırılçıplak görüldüğü bir sahne vardır. Bu sahnede cinsellikten çok, dramatik yapıda işkence ve aşağılama duygusunu arttırmaya yöneliktir. Kadın temsili değişen yön ise kovboy kadını için savaşmaktadır. Tüm şiddet ve macera onu kurtarmak için verilmiştir. Westernlerde kadını için savaşan kovboylarla genellikle karşılaşmayız.

Filmde “Ku Klux Klan” sahnesi dikkat çekicidir. Örgüt üyelerinin arasında geçen diyaloglar zekâ seviyesini moronluk düzeyine kadar indirir. Taktıkları çuvallardan bir şey göremeyen insanlar bir birleri ile tartışmaya başlarlar. Taratino için örgütün zekâsına hakaret ederek alay ettiği de söylenebilir.

Film iç savaştan iki yıl önce Teksas’ta bir yerlerde ibaresiyle başlar. Filmin geçtiği yerler Teksas ve Mississippi olarak westernlerin kullandığı klasik mekanlardır. Filmin açılış sahnesinde çorak bir kırsal alanda siyahî kölelerin ve iki köle tüccarı görülür. İlk sahnelerden itibaren western ikonografisini oluşturan araçlar ve görsel düzenleme filmde kullanılır. Kırsal alan, kasaba, idam ipi, tüfek, silah, atlar, at arabası, kovboy şapkaları, saloon, şerif vb. westerne has olan malzemeler ve tiplemeler görülmektedir. Bolca kırsal alan görüntüsü kullanılır ve Django ve Dr. Schulltz kasabada kalmak yerine doğada kalmayı tercih ederler.

Westernlerin olmazsa olmaz olan düello sahneleri bu filmde kullanılmamıştır. Klasik düello sahneleri yerine birdenbire patlayan silahlar ile hesaplaşmalar çözüm bulur. Düello sahnelerinde seyirciyi de gerilim yaratan ve daha sonra rahatlatan şemadan uzak durulmuş, daha çok seyirciyi şaşırtıp ve sonrasında gerilimi tırmandıran bir formül izlenmiştir. Örneğin kasabada Dr. Schulltz, şerifi aniden vurur ve sonrasında etrafı kasabalılar tarafından sarılır. Diploması ile sorunu çözer ve oradan ayrılırlar. Daha ilginç olan ise westernlerin sonunda kullanılan başkahraman ve baş kötü karakterin hesaplaşmasına bu filmde yer verilmemesidir. Baş kötü olan Calvin Candie filmin ortasında Dr. Schulltz tarafından öldürülür ve kendiside ölür. Bundan sonra Django, kendisinin ve karısının özgürlüğü için yan karakterlerle mücadele eder. Klasik anlatıdan farklı olarak küçükten büyüğe doğru olan öldürme zinciri filmde tam tersi şeklinde işlemektedir.

Django Unchained öyküsü nedensellik üzerine kurulur. Filmi Teksas ve Mississippi olarak iki bölümde incelenebilir. İlk bölümde Dr. Schulltz kelle avcısı olduğu için Djangoo’yu alır çünkü peşinde olduğu insanları tanımaktadır. Django’yu sevdiği için ona yardımda eder. Django açısından ise ona kötülük yapanlardan intikam alma fırsatı doğmuştur. İkinci bölümde bu hesaplaşma işlenmektedir. Westernlerin muhafazakâr yapıya sahip filmlerdir. Gerçek hayatta değişmeye başlayan düzene rağmen seyirciye filmlerde düzenin korunduğu telkinini verir. Düzeni tehdit eden unsurlar kahraman tarafından bertaraf edilir. Django Unchained ise muhafazakâr bir yapıda olmamakla beraber oldukça marjinaldir. Kahramanlar alışılmışın dışında düzeni korumak yerine gittikleri yerin düzenini yıkmaktadırlar. Düzeninin devam etmesini isteyenler kötü karakterlerdir. Çevre olarak keşfedilmemiş yerler ya da sınırda olma durumu yoktur. Düzenin kurulduğu kasabalarda kargaşa yaratan ikili vardır. Tarantino, Amerikan tarihindeki sosyolojik olayları kurmaca olarak ele almıştır.

Beyaz’ın kana bulunma metaforu filmde sıkça kullanılmıştır. İlk olarak beyaz bir at’ın üstünde kaçmaya çalışan adam Django tarafından vurulur ve beyaz at kana bulanır. Pamuk tarlasında vurulan başka bir adamın kanıyla bu sefer pamuklar kana bulanır. Candieland’deki beyaz konak sahipleri ve çalışanlarının kanıyla tavandan zemine kadar kana bulanır. Tüm bu kanların Güneylilerin olması dikkat çekicidir. Beyaz konak Güneylilerin kurduğu düzeni temsil etmesi açısından önemlidir. Filmin sonunda konak havaya uçurulur ve temsil ettiği düzen yıkılır.

Spagetti westernler şiddete dönük bir estetiğinin sıkça kullanıldığı filmlerdir. Django Unchained’da şiddetin estetiği Tarantino’nun bakış açısıyla daha belirgin bir şekilde estetik hale getirilir. Filmde oldukça fazla şiddet kullanılır. Filmdeki karakterlerin çoğu ölmektedir. Ölüm sahneleri çeşitlendirilmiştir. Karakterler sadece silahla ölmezler. Bir köle köpekler tarafından parçalanarak öldürülür, Tarantino’nun oynadığı karakter dinamitle parçalara ayrılır, Stephan beyaz evin patlamasıyla içinde yok olur, Dr. Schulltz vurulduktan sonra havada uçarak kütüphaneye yapışması gibi çeşitli estetik ölüm sahneleri sunulur. Silahların kullanıldığı sahnelerde havada uçuşan kan ve beden parçaları sinematografik açıdan oldukça stilize edilmiştir. Birinci bölümde öldürme para kazanmak amaçlıdır, ikinci bölümde ise hayatta kalma mücadelesine dönüşür. Bu yönüyle de film şiddeti meşrulaştırmaktadır. Yine filmde sıkça kullanılan işkence sahneleri vardır. Bunlar genellikle siyahîlere yönelik eylemlerdir. Kırbaçla dövülürler, baş aşağı asılırlar, sıcak kutuya koyulurlar ve birbirlerini öldürmeye zorlanırlar.

Django Unchained filmi klasik westernlerin ulus oluşturma, ahlak mesajlarını taşımaz. Film gerçekçilikten uzak fantastik bir dünya sunar. Spagetti westernin eğlendirme amacı filmde daha belirgindir bir özelliktir.

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl