Ana Sayfa Litera Faust ile Dorian Gray’in İtirafları

Faust ile Dorian Gray’in İtirafları

Faust ile Dorian Gray’in İtirafları

Faust’un daveti üzerine Alp, Ömer, Faust, Dorian Gray, Lord Henry ve Mephisto (Şeytan) Vefa Bozacısı’nda buluşurlar. Mephisto yanında getirdiği beyaz leblebileri yalnızca Ömer’le paylaşır.

Alp Kozanoğlu: Gençliğimizin belası sürekli dizginlemeye çalıştığımız arzularımız… Nasıl başa çıkacağımızı bilmiyoruz, bizi yönlendirebilir misiniz?

Lord Henry: İnsan yaradılışı itibariyle haz düşkünüdür, ancak bir budala hayatını arzularını dizginleme uğraşıyla geçirir.

Faust: Bu delilik! Arzular hayatımızı cehenneme çevirirler. (Dorian Gray Faust’un lafını keser)

Dorian Gray: Ancak senin gibi 15. yüzyılda halka olmadık hikayeler anlatıp onların saygısını kazanmaya çalışan bir şarlatan böyle büyük ama boş laflar edebilir.

Mephisto: Yaşlanmamak uğruna daha yeni benimle anlaşma yapan biri için çok iddialı bir çıkış. Madem bu kadar iddialısın, portreni neden tavan arasına sakladın Dorian?

Ömer Çeşit: Kendi yaptığı yanlışın aynısını bir başkası yaptığında onu küçük düşürmek, insanın kronikleşen hatalarından biridir.

Dorian Gray: Ancak bir ahmak ruhundaki kötülükleri başkalarına itiraf eder.

Lord Henry: Sevgili Dorian’cığım ancak kendi kendimizi suçladığımızda başkalarının bizi suçlama haklarını ellerinden alabiliriz. Günahlarımız itiraflarımız sayesinde bağışlanır.

Alp Kozanoğlu: Lord Henry, her şeyi kurnazca planlar gibi bir haliniz var. Sizi uyarmalıyım, doğal olmayan her şeyin foyası eninde sonunda ortaya çıkar.

Lord Henry: Doğal olmak mı? Hayatımda gördüğüm en yapmacık şey doğal olmaktır.

Mephisto: Zaten her şey rol yapmaktan ibaretse, tutkularımızdan kaçmak neden? Tutkularımızı, evcilleştirilmesi gereken itkiler olarak tanımlamak insanın kendine karşı işlediği en büyük cinayettir.

Faust: Aman Tanrım ! Bu resmen günaha çağrı.

Lord Henry: Günahtan kurtulmanın tek yolu günah işlemektir sevgili Faust. Günahın çağrısına kulak ver ve erdemin sahteliğinden arın.

Ömer Çeşit: Mühim olan bir şeyin doğal olup olmaması değil, gönülden olması. Batı’nın filozofları bile mekanik. Duyguları bile sınıflandırarak öldürüyorsunuz.

Alp Kozanoğlu: Ömer karmaşık konuşarak yine konudan uzaklaştırdın hepimizi. Bozalarımızı bile ağız tadıyla içemiyoruz.

Mephisto: Gördünüz mü ikisine birbirine düşürmeye bir leblebi yetti. İşte yücelttiğiniz dostluk bile hazzın karşısında yenilmeye mahkum. Anlıyor musun Faust? Ayağına pranga olmuş ahlaktan kurtulmalısın. Mutluluğa ancak böyle ulaşabilirsin.

(Ömer leblebilerinden bir kaçını Alp’le paylaşır)

Dorian Gray: Eskiden olsa bu söylediğinizi düşünmeden alkışlardım. Lakin değişen portrem bana bir şeyler anlatmak için kıvranıyor sanki. İhtiyarlayan yalnızca bedenim olmalıydı ama ruhumun kokuşmuşluğunu iliklerime kadar hissediyorum. Vicdanımız rahat olmadıktan sonra mutlu olmamız mümkün değil.

Lord Henry: Vicdan, korkaklığın diğer adıdır ve bir korkak hayatı yalnızca seyredebilir Dorian’cığım. Senin gibi bir güzellik abidesinin vicdan ile hareket etmesi estetiğin doğasına aykırı. Çünkü mutluluk anın cazibesinde saklıdır.

Faust: Margaret’ı elde ettiğimde hayatımın en mutlu anını yaşadım. Fakat anladım ki vicdansız bir aşkın penceresiz bir evden farkı yokmuş.

(O sırada hesabı ödeyen Stendhal konuşulanlara kulak misafiri olur)

Stendhal: Ancak bir Alman köylüsü, bir kızı elde etmek için ruhunu şeytana satar.

Mephisto: Bu nasıl bir kibir! Gerçi hoşuma gitmedi de değil. Vicdan ancak zamana gerektiğinden fazla değer atfeden bir aptalın dikkate alacağı bir şey. Anın büyüsüne kendini kaptırmadıktan sonra yaşamanın ne anlamı var? Her şeyi ince eleyip sık dokuyanlar, bu iki yaşlı genç gibi anca bozacıda takılırlar.

Ömer Çeşit: Vicdanın sesi şefkatli bir annenin sesi gibidir. Bir kere duyarsan bir daha asla susturamazsın. Hep aklında belirir ve bütün sözcüklerden daha güçlüdür. Mutluluğu ancak vicdanı hür insanlar duyumsayabilir. Başkalarını hiçe sayıp, arzuların peşine düşenler anın büyüsüne aldanırlar ve gerçek mutluluğu ıskalarlar.

Alp Kozanoğlu: Sevgili Faust, biz ne desek boş. İnsan hayatın anlamını ancak kendini tanıdığında anlayabilir. Çünkü hayatın anlamı kişinin karakterine bağlıdır ve herkes olduğu kişinin gözlerinden bakar hayata. Başkalarını dinleyerek tecrübe edinmek hiçbir zaman insiyatifi ele aldığındaki kadar etkileyici olamaz.

(Mephisto onları gece kulübüne götürmeyi teklif eder ve hep beraber ayaklanırlar)

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl