Karl Marx, 19. yüzyılda geçerli bir topluma dayalı sınıf çatışması teorisini önerdiğinde, bu parlak düşüncesinin bir asırdan uzun bir süre sonra Westeros adlı kurgusal bir ülkede kristalleşeceğini bilmiyordu. Marksist teoriyi bir TV dizisine yerleştirirken, Game of Thrones absürd görünebilir, ancak paralellikler inkâr edilemez.

Marx’ın sınıf teorisi, toplumu yalnızca ekonomik bir prizmadan görür ve tüm sorunlarını mülkiyet sorunu ile ilişkilendirir – mülk sahipleri ve mülksüzler. İlki, burjuvazi, sayıca az olan ancak üretim araçlarına sahip olan, mülk ve sermayenin çoğuna sahip olan az sayıda insan; ikincisi ise ezilmişler, yoksul proletarya ve burjuvazinin emrine göre yaşamak zorunda olanlardır. Marx burjuvazinin, proletaryayı ezelden beri sömürdüğünü ve bu sömürünün yoksul sınıfın müdahalesine kadar devam edeceğine inanmaktadır.

Serideki High Sparrow veya Yüksek Septon, kaynak yetersizliği nedeniyle ölümün eşiğinde yaşayan işçi sınıfını temsil ediyor.

Marx’a göre yoksulların sömürülmesi tarihi, insanlığın üç aşamasına ayrılmıştır. Toplumun her üyesinin mutlu olduğu “ilkel komünal” toplumda ya da doğal durumda, herkes için yiyecek ve mülk vardı ve yoksulluk ya da fuhuş yoktu. Sonrasında, nüfus arttıkça, kaynakların yetersizliği, biri diğerinden daha güçlü olan ve güçlü olanın yiyecek ve mülkün dev payına sahip olduğu iki sınıfın yaratılmasıyla sonuçlandı. İlk aşamanın sonunda iki sınıfa ayrılmış bir toplumumuz vardı.

Marx’ın teorisindeki ikinci aşama, bu makaledeki en önemli aşamadır, çünkü bu Game of Thrones dizisindeki medeniyet bu aşamayı temel almaktadır. İkinci aşamada, mülkiyet ve sermayenin çoğuna sahip olan güçlü kesim, hükümdarlar ve feodal beyler olurken, daha zayıf olan kesim toprağı işler ve güçlü efendilerin sahip olduğu toprak üzerinde vasıf gerektirmeyen işler gerçekleştirir. İkinci aşamada, mülkiyete ve sermayeye kimin sahip olduğu ile kimin fakir olduğu ve kaynakları olmadığı arasında açık bir ayrım var.

Game of Thrones’da, toplum öncelikle ikinci aşamada iki sınıfa ayrılır: toprağa ve mülke sahip olup iyi bir yaşam sürdüren vekilleri ve beyleriyle krallar ve efendileri için çalışan ‘diğerleri’. Bu nedenle, Yedi Krallığın kralları ve efendileri, ikinci etabın seçkinlerini oluştururken tüm diğer sakinleri proletaryayı oluşturur.

Sınıfın bölünmesi ve birkaç lordun elindeki sermaye yoğunluğu, iki sınıf arasında düşmanlık ve çatışmayı yaratır. Verilen kurguda, zenginler daha fazla sermaye biriktirmeye devam ediyor, fakirler daha da eziliyor ve fakirlerin sömürüyü sonlandırmak için şiddete başvurmaktan başka bir seçeneğinin olmadığı bir nokta ortaya çıkıyor.

Ateşli bir konuşma sırasında High Sparrow, Jamie Lannister’e, onların (proletaryanın) önemsiz olmalarına rağmen … birleşerek bir imparatorluğu (elitleri) devirebileceğini söylüyor.

Dizideki High Sparrow veya High Septon, kaynak yetersizliği nedeniyle ölümün eşiğinde yaşayan proletarya sınıfını temsil ediyor. Bu sınıfa göre krallığı kimin yönettiği ya da kimin iktidarda olduğu önemli değil çünkü öncelikleri hayatta kalmak. Zengin sınıf veya krallar ve beyler bu durumdan yararlanır çünkü fakirlere kaynaklar sağlanmışsa, iktidarları ve otoritelerine meydan okunacaktır. Bu nedenle, fakirleri olduğu gibi tutmak zenginlere uyar.

Sonrasında din, kitlelerin veya proletaryanın afyonuna dönüşür. High Sparrow, yoksullara dini bir umut verir ve Cersei Lannister destek almak için High Sparrow’u ziyaret ettiğinde yoksullar – Marx’ın belirttiği şekilde ‘inanç militanları’- “proletaryanın diktatörlüğünü” sağlamak için bir fırsat elde eder. Takip eden olaylarda, feodal beylerin ve kralların iktidarı, fakirleri temsil eden High Sparrow liderliğindeki inanç polisi tarafından devralındı.

Bu bağlamdaki en önemli sahne, ateşli bir konuşma sırasında High Sparrow’un Jamie Lannister’e söylediği, (proletarya) önemsiz ve fakir olmasına rağmen, bir imparatorluğu (elitleri) devirebileceklerini söylediği 6. Sezon 2. Bölüm’de geçiyor. Bu konuşma, dizideki sınıf çatışmasının temel taşı haline geldi ve daha sonra bu iki hizip arasında neler olacağını görmek ilginç olur.

Daenerys Targaryen, lekesizlerin zorluklarını ve kötü durumunu fark ettikten sonra, bir devrim için ejderhalarını kullanır …

Sınıf çatışmasının bir başka büyük örneği, lekesizlerin proletaryayı temsil ettiği Köle Körfezi savaşında, efendilerinin emirlerini yerine getirecek veya ölümleriyle yüz yüze gelecek olan kölelerde görülebilir. Daenerys Targaryen, her ne kadar insan olsa da, Köle Körfezi’nin proleterlerinin ihtiyaç duyduğu bir devrim biçimi ortaya koyuyor. Marx teorisinde rejimlerin değişmesine neden olacak şiddetli bir devrimden bahseder. Daenerys Targaryen, lekesizlerin zorluklarını ve kötü durumunu fark ettikten sonra, bir devrim için ejderhalarını kullanır ve köle efendilerini öldürerek kölelerin özgür bırakıldığı ve var olma hakkının verildiği proletarya diktatörlüğünü kurar.

Yukarıda belirtilen her iki örnek de Marksist teoriye tamamen uymayabilir, ancak kesinlikle daha iyi kavramak için bu örnekleri sınıf çatışması teorisi ile ilişkilendirebiliriz. 2016’da Game of Thrones’i şaibeli bir web sitesinde izleseydi, Marx’ın ne düşüneceğini merak ediyorum.

 

Türkçesi: Gülzerin Kızıler

 

2016 yılında yazılmıştır.

 

Kaynak: https://www.huffingtonpost.in/aakash-mishra/game-of-thrones-and-class_b_9839184.html