Ana Sayfa Polemik Genco Gülan’a: Başlık seksi, ama iddiası doğru mu?

Genco Gülan’a: Başlık seksi, ama iddiası doğru mu?

Genco Gülan’a: Başlık seksi, ama iddiası doğru mu?

Genco Gülan’ın EK‘teki “Hemen anlayabiliyorsanız, kesinlikle çağdaş sanat değildir” başlığını görünce, yazıyı okumadan, sokakta ayaküstü, telefon üzerinden “kesinlikle yanlış bir genelleme” diye not düşmüştüm. Ali Şimşek de bunun üzerine “yanıt yaz hocam” demiş.

Dışarıdaki işimi halledip Piramid Sanat’ta Ankara servisini beklerken bilgisayarda açtım okudum yazıyı. Aşağı yukarı tahmin ettiğim gibiydi metin, yarı şaka yarı ciddi. “Hemen anlayabiliyorsanız, kesinlikle çağdaş sanat değildir” iddisına yanıtım değişmedi: “Kesinlikle yanlış bir genelleme.”

Ama sakin ol Mehmet, hemen kestirip atma, tekrar düşün… Belki de haklıdır arkadaşımız. En azından, konuyu düşünmemize vesile olduğu için bir teşekkürü hak ediyor.

Genco’nun başlığında ve metninde “tüm çağdaş yapıtlar kolayca anlaşılmaz şeylerdir” gibi bir anlam mevcut. Yani, ben öyle çıkardım. İyi de, daha önceki sanat yapıtları günümüz yapıtlarından daha mı açık, daha mı anlaşılır? Böyle bir genelleme yapacak kanıt var mı elimizde? Yok.

Cümleden ‘çağdaş’ sözcüğünü çıkarıp, “hemen anlayabiliyorsanız, kesinlikle sanat değildir” desek? Çünkü, hemen anlaşılabilecek türden olmayan bir sürü yapıt var geçmişte kalan. Zaten Genco da Göbeklitepe imgelerini örnek vermiş bununla ilgili olarak. Buna Lascaux, Altamira ve benzerini ekleyebilirsiniz. Bence de sanat tarihinin en gizemli ve yaratıcı yapıtlarıdır onlar:

Hemen anlayabiliyorsanız, kesinlikle tarihöncesi sanatı değildir!”

Ee, ne yapacağız şimdi?

Tarihöncesi yapıtlar mı daha anlaşılmaz ve gizemlidir, çağdaş yapıtlar mı? Soruyu, sanat tarihindeki tüm örneklere yaymayı deneyin.

Velhasıl, kendini kolayca ele vermeme özelliği yalnızca postmodern (çağdaş) yapıtlara özgü bir nitelik değildir. Tarihin hangi dönemine ait olursa olsun, bazı yapıtları anlamak kolayken bazılarını anlamak zordur. Örneğin, Courbet’nin Taş Kıranlar’ı Picasso’nun Avignonlu Kızlar’ından daha açık seçik bir yapıttır. Bunların her ikisi de moderndir. Bir başka karşılaştırma: Chuck Close’un bir portresi, Magritte’in imgelerini anlamaktan çok daha daha kolaydır. İlki bizim çağdaşımız (yani aynı zaman diliminde yaşıyoruz); diğeriyse çoktan toprak oldu. Ama Kosuth da Close’dan daha kapalıdır örneğin. İkisi de çağdaş sanatçı.

Yapıtları da insanlara benzetebilir miyiz acaba? Bazı insanlar samimi ve doğrudanken, bazıları kinik ve dolaylıdır. Kimileri dışa, kimileriyse içe dönüktür. Kimileri çözümleyici, kimileri yorumlayıcıdır. Kimileri söylenenlere hemen inanırken, kimileri temkinlidir. Kimileri meraklı, kimileri umursamazdır. Kimileri zeki, kimileri salaktır. Vs, vs… Yapıtlar da öyledir bir bakıma.

Bütün çağdaş yapıtlar parlak zekâ ürünleridir” diye bir genelleme yapmak saçmalıktır. Derinlikten yoksun bir sürü yapıt sergileniyor galerilerde (Bazı koleksiyoncular danışmanlarının yönlendirmeleriyle bunlara bir sürü para ödüyor. Bir çeşit oyun, kumar, israf… Bu, ayrı konu).

Çağdaş yapıtların bazıları iyi, bazıları vasat, bazıları kötüdür. Yine, her grup içinde, bazıları açık, bazıları kapalı, bazıları dolaylı, bazıları kinik, eleştirel, bazıları düşündürücü, bazıları eğlendiricidir – hepsi bu.

Bir yapıtın çağdaş olması, onun ille de değerli olduğu anlamına gelmez. Belki tersi daha doğrudur. Bir yapıt gerçekten değerliyse, her zaman çağdaştır. Picasso’nun dediği gibi, hep ‘şimdiki zaman’da yaşar bu tip yapıtlar. Hep şimdiki zamanda yaşayanlara ise ne dendiğini biliyorsunuz: Klasik.

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl