Son birkaç yıldır insanlar hayvanlar üzerinde daha çok düşünmeye başladı. Dünyada felsefi, tarihsel ve sosyolojik bakışlarla hayvanı ve insan için anlamlarını sorgulamanın geçmişi sanayi devriminden de öteye gitse de, özellikle son 20 yıllık dönemde, sanatsal yapıtların üretiminde hayvan imgelerine daha sık yer verilmesi düşünülmeye değer bir hal taşıyor.

Sanat, edebiyat, felsefi kuramlar, psikolojik analizler ve benzeri alanlarda hayvanlara özel bir yer verildiği görülüyor. Hayvan’ı diğer sık kullanılan imgelerden ayıran şey de, bu multidisipliner sahanın her köşesine uyarlanabilmesindeki kolaylığı, gündelik hayatın hem içinde hem dışında oluşu, sıradan ve sıradışılığı, bilinebilirliği ve bilinemez tarafları, görsel bir imge olarak köklü anlamları içermesi ve onlar üzerinden pek çok analojinin çıkarılabilmesi olabilir. Hayvanlar sokağımızda, evimizi-havaalanımızı-köprümüzü yaptığımız yerde, hiç göremeyeceğimiz coğrafyalarda, türü tükenmekte olan bir kaybolan veya çoğaldığı için kısırlaştırdığımız bedenlerde, fantazmalarımızda, mitolojide, yediğimizde ve içtiğimizde varlar. Hayvan, insanın ötekisi olarak da var.

Önümüzdeki günlerde İletişim Yayınlarından yeni bir çeviri kitap çıkıyor. Ayten Alkan’ın çevirisiyle Derek Ryan’ın Hayvan Kuramı kitabı hayvanın anlamlarını geniş bir yelpazede toplayarak rehber niteliğinde iyi bir içeriği var: Hayvan çalışmaları ve hayvan kuramı, temel metinler, antropomorfizm, hayvan olmak, hayvan olarak insanlar, insan sonrası hayvanlar, gündelik hayvanlar, fenomenolojik dünyalar, hayvan etiği, hayvanları yemek.

Geçtiğimiz haftalarda piyasaya çıkmış bir başka çeviriye geçelim: Emre Sünter’in çevirisiyle Gilbert Simondon- Hayvan ve İnsan Üzerine İki Ders, Norgunk yayınları tarafından basıldı. Simondon, kadim yunan filozoflarından aydınlanmacı düşünürlere kadar uzanarak insanın bir birey olarak varlığını inceliyor.

Hayvanlarla ilgili felsefi literatüre baktığımızda ilk olarak Deleuze ve Guattari, Derrida, John Berger gibi isimlerle karşılaşıyoruz, genellikle hayvan-oluş hakkında detayları var. Psikanalize göre ise bilinçaltındaki şeyler hayvan-sal imgeler olarak karşımıza çıkıyor ve alt-metinlerini okumak gerekiyor. Tabiatıyla Jung ve Freud da hayvanlardan nasibini almışlar. Onları hayvanları incelemeye götüren şey mitolojik simgelerin varlığı, bu da tüm insanlık tarihi kadar eski bir konu. Hatta insanların yaptığı ilk görsel imgenin mağara duvarlarına çizilmiş hayvan figürleri olduğunu, çok daha ileri bir tarihte, fotoğrafın icadından sonra ilk hareketli görüntünün atlar olduğunu düşündüğümüzde… İnsanların insan olduktan sonra geçirdikleri çağlardan kalan hayvan figürlü seramikler, takılar ve diğer üretimler de bu birlikteliğin önemini hatırlatıyor. Adem ve Havva’nın hikayesindeki yılandan, İbrahim’in hikayesindeki kurbana kadar tüm düşünsel dünyanın besini olduğu kadar fiziksel açlığımızın da doyurucusu: hem geleneksel hem endüstriyel koşullarla hayvanları yiyoruz, içiyoruz ve giyiyoruz. Bu sebeple etik tartışmaların da vazgeçilmezi oluyorlar.

Türkiye’deki modern ve/ama özellikle güncel sanatta haliyle hayvan imgelerinin varlığıyla daha sık karşılaşıyoruz. Yoğun anlamlar, üretimlerin de yoğunlaşmasını sağlayabiliyor. Eski ve yeni tarihlerle karışık:; Bedri Rahmi Eyüboğlu, İnci Eviner, Ekin Saçlıoğlu, Canan, Didem Erbaş, Necla Rüzgar, Mehmet Kösemen, Gökçen Dilek Acay, Bedia Ekiz, Murat Morova, Nermin Er, Çağla Köseoğulları bu sanatçılardan sadece birkaçıdır. Mamut Art Project, Base, Akbank Genç Sanat gibi yarışmalarda da hem sanatçının hem de jürilerin seçimlerinin hayvan ve hayvansal imgelerle dolu olması manidar.

Tabii hayvan göstergelerini bir imge, simge veya farklı malzemeler olarak ele almanın da arasında farklar var. Bu göstergeleri,

Madde, İşaret, Ruh olarak üçe ayırdım. Her üçü de birbirini kapsayan ve kapsamayan faydaları içerebilir.

Gruplardan ilki olan Madde; hayvan bedenine ait maddi bütünlüğün malzemeleştirilme uğruna parçalanmasını açımlamak için malzeme olarak hayvan bedenini ifade eder. Bu başlık, hayvansal materyaller ve hayvan materyaller olarak ayrılmıştır. Hayvansal materyaller, hem aydınlanma sonrası hem de öncesi zamanlarda da (imago-vestigium) geçerli olarak hayvanın bedensel parçalarının kaynağı olan hayvanın referansının yokluğuna sebep olan malzemelerdir; deri mont, fildişinden heykel, sincap tüyünden fırça, bir kutu süt örnek olarak gösterilebilir. Hayvansal materyallerin kaynağına referanslarının derecelerini atlamamak gerekir; kağıtlarda kullanılan jelatin veya boyalarda kullanılan balmumundaki hayvansal referans ile fildişindeki hayvansal referans oranları eşit değildir.


Hayvan materyallerde ise hayvan bedeninin tümünün direkt olarak kullanımı da ele alınmıştır. Bu türden kullanıma örnekler olarak; sinema veya performans sanatlarında sahnenin parçaları olarak hayvan bedeninin figüratif kullanımı, at yarışları ve hayvan deneyleri gösterilebilir.

İkinci grup İşaret, hayvanın tamamını veya kısmi olarak sembolik anlamlarını yaratan ve kullanan bakışın incelenmesini kapsıyor. Soyutun hayvan göstergesi üzerinden somutlaştırılarak üretildiği simgeler, hayvanın kendi varlığına dair olan referanslardan farklılaşarak, işaret eden konumuna getirmektedir. Böylece hayvan, kullanıldığı kozmosta, gösterdiği şey ile benzeşmeden bir araç olarak kullanılmaktadır. İkinci grubun alt başlığı olarak da ikonlara dikkat çektim. Hayvan ikonları, hayvanların görüntüsünün benzeştiği tasvirler olarak, hayvanın kendisinin biçimsel işaretidir.

Üçüncü grup Ruh ise hayvan imgelerinin kullanımlarına dikkat çeker, yani, duyusal olarak algılanan ve düşünülenlerin zihinsel yansımasındaki anlamları içermektedir.

Özetle, hayvan imgelerine sahip bir sanat yapıtı hangi anlamları içerir ve insanlığın hem kendisine hem de doğayla olan ilişkilerine dair neler anlatabilir sorusu üzerinde daha çok düşünülmeli…

Kapak Resmi: Necla Rüzgar