Ana Sayfa Dosya Hoş geldin JOHN RUSKIN

Hoş geldin JOHN RUSKIN

Hoş geldin JOHN RUSKIN

Yayıncılığımızdaki son yıllarda sevindirici olaylardan biri de John Ruskin yapıtlarının Türkçeye kazandırılmasıdır. Ruskin’in Türkçe’deki ilk kitabı farklı yayınevleri tarafından bastırılan Susam ve Zambaklar’dı. Arkasından Corpus Yayınları’nın benim editörlüğümde derlenen iki ciltlik Belleğin Lambası ve Sanat Üzerine Dersler yayınlandı. Bu iki cilt Ruskin’in farklı kitaplarındaki özellikle sanat üzerine yazılarından yapılmış en geniş derleme oldu. Dina Birch’in uzun bir Ruskin Üzerine yazısı düşünürün genel bir portresini vermeye çalışıyordu. Kafka Kitap’tan Sanat ve Hayat üzerine derlemesinin arkasından bu yıl Vakıf bank Kültür yayınları Ruskin’in On Dokuzuncu Yüzyıl Fırtına Bulutları risalesini yayınlayıverdi.  Ruskin’in 1884-1885’te Oxford Üniversitesi’nde verdiği derslerin notlarından oluşan bu metin, dönemin “musibet rüzgârını” bir sanat tarihçisinin gözüyle ve 19. yüzyıl gözlemciliğiyle ortaya koymaya çalışıyordu. Bu deneme sanayi Devriminin sonuçlarını çevresel yönden ele alan ilk metinlerden biri sayılıyor ve Ruskin’in ekolojisine dair fikir veriyordu.

Ruskin’in yıllardır bırakın kitaplarını dergilerde yeralan bir makalesinin de olması elbette gecikmiş bir durum. Oscar Wilde’dan Proust’a ki Fransızcaya ilk kendi çeviriyor; edebiyatı, en başta sanat tarihini ve eleştirisini, pedegojiyi, ekolojiyi etkilemiş dev bir yazardan sözediyoruz. Hatta 19. yüzyıl duyarlılığına romantik bir tutumla Ruskinyen demek abartı olmaz. 19. yüzyılı John Ruskin’siz düşünmek neredeyse imkansızdır. O tam anlamıyla hemen herşeyi sterlinin ruhuyla araçsallaştıran ve kapitalizmin, endüstri devriminin kömürlü-borsalı isini taşıyan Viktoryen dönem içinde kelimenin tam anlamıyla bir estettir. Bütün hayatı bir sanat yapıtı gibi duyumsamak ister Ruskin. Merakı her yöne saçılır bütün tutkusuyla.

Genç bir adamken kuşağının en güçlü sanat eleştirmeni oldu, polemiklere girdi. Örneğin dönemin öncü ressamı Whistler ile mahkemelere düşen kavgası sanat tarihine aykırı bir dipnot olarak düşer.. Daha sonra sosyalizmden ekolojiye uzanan bir toplum eleştirmenliği taçlandırır sanat yazarlığını. Başdöndürücü bir çeşitlilik vardır onun yazdıklarında. Ruskin 60 yıl boyunca 250 adet yazı yazdı. Bu yazılar resimden mimarlığa, ekonomi politikten devlet ve sosyal reformlara, tiyatrodan edebiyat ve müziğe; mitolojiden meterolojiye ve bilime uzanır.

Onu Fransızcaya çeviren Proust’un ifadesiyle, “Belirli bir düzen olmaksızın bir fikirden diğerine… Oysa gerçekte ona yol gösteren heves, onun derin eğilimlerini takip eder. Böylece Ruskin, nihayetinde açığa çıkan bir gizli plana itaat etmiş olur. Bütünüyle geriye dönük olarak bir tür düzen empoze eden ve son ilahlaştırmaya göre, baş döndürücü bir biçimde düzenlenmiş görünmesini sağlayan plana göre “yazar Ruskin.

Ruskin, 19. yüzyıl romantizminden Yunan-Roma’nın klasisizmine, hızı ve “fırça izi”ni görünür kılan ve modernizmin öncüllerinden Turner’e, hamisi olduğu ve sanata Ortaçağ mitini yeniden üfleyen Pre-Raphaelistlere ve yeniden canlandırılan gotik geleneğe, birbirini dışlayan ve de içeren birçok anlayışa aynı heyecan ve içericikle yanaşır. Aynı zamanda endsütri toplumunun makinelerine ve sınai tek tip ürünlerine karşı zenaatı ve el emeğini kutsar. 1843 tarihli “Modern Ressamlar” kitabı 20. yüzyılın erken bir tartışmasıdır.

Daha sonra İzlenimcilik olarak adlandırılacak akımın öncülerinden biridir Turner. O, desen,hacim ve güzellik ile kutsanan, sanatı devlet akademilerinde baştacı edilen neo-klasizmi darmadağan etmiştir. Hız, titreşim, doğaçlama ve gündelik olan sanatı geridönülmez bir şekilde değiştirecektir. Ruskin, Turner’ın ünlü resimdeki gibi bir araf yaşamaktadır. Küçük bir buharlı romör tarafından çekilen, İngiltere armadasının en ünlü kalyonunu, artık zamanı geçmiş bir dönemi “yeni” ile aynı anda anlamaya çalışmaktadır adeta. Ya da o her şeyi değiştiren “Yağmur, Buhar ve Hız”daki tren gibi doğmakta olan yeni dünyayı da duymaya çalışacaktır; yani modernizmi.

Ruskin doğayı mitolojilerden, meleklerden, İsa ve havarilerinden hatta insandan arındıran “manzaranın icadını” yani manzara resimlerini fazlasıyla önemli görür. Doğayı bakmaktan, fundalıklardan, ormanlardan, deniz ve nehirlerden, sarp uçurumların seyrinden yepyeni bir estetik çıkarmaya çalışır. Duymak ve görmek hatta resim yapmak öğrenilebilir bir şeydir. Sanat doğayı bambaşka görmemizin, hayatımızı sanata dönüştürmenin yollarını açar. 18. yüzyılda Burke’dan Kant’a devreden, Güzel’in oranlı, sakin, ölçülebilir ve rahatlatıcı algısına karşı şiddeti, ürberticiliği ve dinamik sonsuzluğuyla Yüce’nin estetiğini düşünmek Ruskin’de olgunlaşarak geniş bir okura ulaşan bir bağlam kazanır.

Ruskin adım adım kentleri kömür kasvetine boğan endüstriyel kapitalizme karşı, doğayı, kırı, el işçiliğini ve en önemlisi de orta Çağ’ı özleyen bir Gotik bir duyarlılığı canlandırdı. Bugün sinemadan, müziğe, çizgiromana ve romana altın çağını yaşayan gotik duyarlılığın ilk kaşiflerinden biriydi. Wiilliams morris gibi erken İngiliz sosyalistlerinden olsa da gotik ve orta çağ onun için endüstri toplumunun kömür isleri içinnde yüzen çıkarcı burjuva toplumuna karşı öncelikle cemaatin, kırın, mel işçiliğinin kutsandığı zanaat ve hayagücü diyarıydı.

Venedik’in Taşları kitabındaki “Gotiğin Doğası” bölümü bir tarafıyla gotiğin yeniden tanımlanma denemesiydi. Gotik onun açsından “el izi”ni taşıyan vahşilik, değişkenlik, doğalcılık, grotesklik, katılık ve fazlalıktı. Gotik özellikle mimaride klasikte olduğu gibi tektiplilik,köleliğe özgü süsleme, rutin ve tekrarın ötesinde yapana bir özgürlük imkanı sunar. Yunan, Ninova, Mısır ve Roma gibi üstün (iktidar-mimar) alta (emekçilere, kölelere) yorum bırakmayan direktiflerini dayatır. Ruskin Türkçede gotik üzerine özellikle mimariyi merkez alan sanata kitaplarının dışında çok ama çok farklı bir bakış açısı sunuyor ve gotiğin güncelliğini gösteriyor bizlere.

Türkçede yavaş yavaş bir Ruskin külliyatının oluşmaya başlaması sevindirici. Özellikle sanat kitaplarındaki artış ve ilgili okur düşünüldüğünde Ruskin zamanla tartışmalar içindeki bağlamını bulacaktır.

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl