Ez cümle, kadının kurtulduğu toplum kurtulur. Görünen o ki kadın kurtulamadı bu ülkede. Cennet de onun ayağı altında ama cennete gitmeden önce hakkı gasp edilen, cinayete kurban giden, şiddete maruz kalan yine o.

Ne zaman Diyanet bir açıklama yapsa içimden kusmak geliyor. Ülkenin memuru, işçisi, öğrencisi, kadını, erkeği, yoksulu, fakiri laik bir ülkede var olması abes olan bu kuruma ne yazık ki vergi veriyor. Öte yandan bu kurum sadece ve sadece iktidarın ve zenginlerin yanında. Mesela, bir milletvekili çıkıp, “Allahu Teala’nın bütün vasıflarını toplamış bir lider Sn. Recep Tayyip Erdoğan var,” dedi. Bu söze başta sözün muhatabı olmak üzere kendini dindar sayan herkesin tepki göstermesi gerekiyordu. Hadi yeterince tepki gösterilmedi her kesimden vatandaşın vergisiyle var olan Diyanet neden ses çıkarmıyor bu Allah’a hakaret sayılacak cümleye. Diyanet’in ikiyüzlülüğünü saymaya kalksak buradan Bağdat’a yol olur, hem de oldukça geniş bir yol olur. Mesela; ülkemizde ve dünyadaki gelir adaletsizliğiyle ilgili tek söz söylemez ve giderilmesi yönünde hiçbir çabası yok; mitingde Kuran sallayanlara tek söz söylemedi; Alevi yurttaşların vergisi de bu kuruma giderken onları neredeyse yok saydı; alkolden alınan verginin de bir kısmı bu kuruma pay edilirken alkol kullananı haram ile yaftaladı; yolsuzluklar oldu bu memlekette sesini çıkarmadı… Ama, kız çocuğu kaç yaşında nikah kıyıp cinsel ilişkiye girebilir, gebe kalabilir gibi ‘konu’larda üstüne vazifeymiş gibi bol keseden atar, atıyor. Bir insanın kaç yaşında buluğ çağında olacağı konusu pedagojinin ve tıbbın konusuyken malumatfuruşluk yapıp bol keseden konuşur ve söylediğini de ne yazık ki dine bağlar. Evet, son günlerde Diyanet tarafından yapılan açıklamadan bahsediyorum. Eminim ki bu yozlaşmış kurum geçmişte olduğu gibi gelecekte de yine yoz açıklamalarda bulunacak. Alıştık artık. Ve ne yazık ki alışmak da bir çeşit travmadır. Hem de öyle bir travma ki acı çektiğinin farkına varmadığın bir travma!

Diyanet’in yaptığı açıklama talihsiz mi? Hayır, açıklamanın talihle bir alakası yok. Bu kurum böyle bir kurum: Asli görevi, inananları sömürmek ve onları inandıklarına yabancılaştırmak. Ayrıca laikliğe de aykırı bir kurum. Laikliğin anayasayla güvence altına alındığı bir ülkede Diyanet nasıl olur da devlet kurumu olur? Peki, bu kurum en çok da kimleri konu ediniyor, kimleri rencide ediyor? Kanımca kadınları. Kadın bedeninin nasıl giyineceğinden tutun da nasıl yaşaması, nasıl evlenmesi, ne zaman gebe kalması konusunda bile konuşuyor. Kadını geçtim, çocuk bedeni üzerinde konuşuyor. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi diye bir sözleşme var. Bu sözleşmeye Türkiye imza atmış mı? Atmış. Peki, nasıl oluyor da Devlet’in bir kurumu Devlet’in imza attığı bir sözleşmeye aykırı beyanda bulunabiliyor ve dokuz yaşındaki bir kız çocuğunun evlenerek gebe kalabileceğinden bahsedebiliyor. Hadi diyelim ki böyle bir sözleşme de yok, ey Diyanet ‘çalışan’ları sizin hiç mi vicdanınız yok, sizin hiç mi aklınız yok; nasıl böyle bir beyanda bulunabilirsiniz?

Bulunurlar, bulunacaklar; çünkü toplumun beyni yıkanmış, toplum korkuyor. Ama bir şeyi anlamıyorum. Özellikle de bu tip kurumlar kadın ve çocuk bedeni üzerinden bu kadar atıp tutarken kadınlar nasıl olur da bu denli sessiz kalabilir. Anneler nasıl bu denli sessiz kalabilir. Bahsi geçen sizin çocuğunuz, sizlerin çocuğu. Bedeniniz hakkında konuşuldu sesinizi yeterince çıkarmadınız? Şimdi çocuğunuzun bedeni hakkında konuşuluyor. Nerdesiniz?

Analar ağlamasın dendi, deniyor? Analar ağlamasın elbet ama dağlarda heba olan gençler kimin çocukları? Sizin değil mi sevgili analar? Niye susuyorsunuz? Çocuklarınız yalvarıyor anne ölüyorum görmüyor musun, diye? Çocuklarınız haykırıyor bedenleri tecavüzcüler tarafından yok edilirken nedir bu sessizliğiniz?

Ez cümle, kadının kurtulduğu toplum kurtulur. Görünen o ki kadın kurtulamadı bu ülkede. Cennet de onun ayağı altında ama cennete gitmeden önce hakkı gasp edilen, cinayete kurban giden, şiddete maruz kalan yine o. Peki kadının kurtuluşunu kim sağlayacak? Elbette mücadele eden, barışı savunan, eşitliği ve adaleti savunan kadınlar.

Haddim olmayarak kadınlar hakkında çok konuştuğumun farkındayım. Yazının sonunda tüm kadınların anlayışına sığınmak isterim.