Ana Sayfa Kritik Kötü niyete EK açıklama!

Kötü niyete EK açıklama!

Kötü niyete EK açıklama!

Okurlarımız farkındadır; iki gündür Galip Munzam adını kullanan bir kişi tarafından, bizi muhatap almaya çalışan  intihal suçlamasıyla karşı karşıyayız. Asıl adı Aytek Soner Alpan olan ve sol.org.tr  çevresinden şahıs, ekdergi’yi üstperdeden hırsızlıkla suçlamakta ve taraftarları aracılığıyla, etkili olamasa da bir linç kampanyası sürdürmeye çalışmaktadır. Bu şahsın 2012’de yayın yönetmenimiz Ali Şimşek ile Birgün’de başlayan bir polemik yaşadığını da okurlarımız aracılığıyla öğrenmiş olduk. Yani espri yaparsak, ortada bir patlıcan moru geçmiş var. Bkz: https://www.birgun.net/haber-detay/bazen-balcan-borku-daha-lezzetlidir-2924.html

Önce basılı EK’in ve şimdi ekdergi.com’un yayın çizgisi, niteliği ve içeriği ortadadır. Kısacası bu ithamı ciddiye (ve de muhatap) almıyoruz ve kötü niyetli buluyoruz.  Saygılarımızla.

Yazarımız İsmail Sürücüoğlu’nun açıklaması aşağıdadır:

1 Ekim 2017 tarihinde Eleştirel Kültür sitesinde yayınlanan “Nazım Hikmet Putları Yıkıyor” başlıklı yazım üzerine sosyal medyada ortaya atılan bir iddia oldu. Bu iddiaya göre söz konusu yazı, Kemal Sülker’in eski bir araştırmasından “intihal” idi. Bu denli ağır bir ithama cevap verme gereğini hissediyorum.

Öncelikle, söz konusu yazı yeni değil, 2012 yılında hazırlanmış bir yazıdır bu. Eleştirel Kültür sitesinden önce pek çok yerde de yayınlanmış, “Allahını Seven Defansa Gelsin” isimli kitabımda da yer almıştır. Yazıyı yazmaktaki amacım ise günümüz edebiyatının sönük ortamında yaşayan gençlere, geçmiş yıllardaki o ateşli edebi tartışma ve polemik kültürünü bir nebze gösterebilmek idi.

Yazıda bahsi geçen polemikleri, 2011 yılının sonlarında sahafta bulduğum eski bir dergide okuduğumu hatırlıyorum. Bu dergi, suçlamadaki bahsi geçen dergi değildi, onu biliyorum. Eski dergilere aşina olanlar çok iyi bilirler ki bu dergilerde herhangi bir imza taşımayan pek çok haber ve araştırma yer alır. Bu konuyu da gerek internette gerek matbu ortamda hakkında çok fazla kaynak olması sebebiyle teyitleyip öyle kullandım. Aradan çok fazla zaman geçmiş olması ve de bu süre zarfında iki kez taşınma yaşamam sebebiyle ilgili dergiyi kütüphanemde bulamadım.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki internete “Nazım Hikmet putları yıkıyoruz” yazdığınız zaman aynı konuya değinen, bu polemiği işleyen haberlerin ve yazıların yer aldığı tam 4560 sonuç karşınıza çıkıyor! Bu başlık Kemal Sülker’in tekelinde olan bir başlık değil, bizzat Nazım Hikmet’in Resimli Ay dergisinde kullandığı bir başlıktır. Ayrıca hazırladığım yazıda da olayların akışı ve gazete isimleri elbetteki aynı olacaktır çünkü ortada kamunun gözü önünde yaşanmış bir polemik vakası vardır. Nesnel bir gerçeklik var yani ortada. “Kamuya mal olmuş” yönündeki sosyal medyada yaptığım açıklamada geçen bir bölüm ise yine aynı maksatlı kişilerce farklı yöne çekilere Kemal Sülker’in araştırmasını kastettiğim yönünde yorumlar yapılmıştır. Kamuya mal olan Kemal Bey’in araştırması değil, bu araştırmaya malzeme olan polemiklerdir. Kamunun gözü önünde yaşanmıştır çünkü. Herkes bu konuyu işleyebilir, yazabilir. Ben de bu yazıyı hazırlarken bizzat arşive gitmedim. Konuyu okuduğum dergiden olayların akışını, ilgili gazete ve dergi bölümlerini; gazete ve dergi ismi, sayısı ve yılını belirterek alıp kullandım. Mesela Hamdullah Suphi Tanrıöver’in Nazım Hikmet’e verdiği bir cevabın yer aldığı alıntıyı kullanırken alıntı sonuna “7 Temmuz 1929, İkdam” şeklinde belirttiğim gibi. Söz konusu suçlamayı tarafıma yöneltenler alıntıyı değil alıntının alıntısını yazmadığım için eleştirmiş oluyorlar. Keşke o derginin adını da kullansaymışım ancak orada da Kemal Sülker’in ismi olmadığı için yine aynı eleştiriyi alacaktık. Ayrıca konuyu işleyen diğer yazılarda olduğu gibi benim hazırladığım yazıda da eğer verilen tarihler ve gazetelere güvenilmiyor ise eleştiri sahibi bu gazeteleri görmek isteyebilir. “Nereden bileceğim doğru söylediğini?” diye sorabilir. O zaman yeryüzünde çıkmakta olan tüm kitaplara ve yazılara o eserin en az yarısı kadar kaynak teyit bölüm ilavesi yapmak gerekecektir ki bu da gerçekliği olan bir şey değildir.

Ben her zaman özeleştiri yapmayı seven biriyim. Diğer yazılarımı da okuyanlar bilir ki yazıların sonlarında yığınla kaynak belirtirim, bu yüzden editörlerle de “akademik yazı gibi oluyor” tartışmalarını pek çok kez yaşamışımdır. Söz konusu araştırmayı derleyen ilk kişi, Kemal Sülker ya da bir başkası, her kim ise bu işin gerçek emeğini o vermiştir ve hakkını bir kez daha teslim etmek boynumuzun borcudur. Türkiye’de ‘edebiyatımızda polemik’ konusunda yazılan neredeyse her kitapta ve makalede yer alan bu konuyu genç kuşakların dikkatine sunmak ahlak dışı bir durum değildir. Eğer bu suçlamayı yapan kişi yapıcı bir niyette olsaydı, sosyal medyada bu yazının altına “konuyu ilk işleyen Kemal Sülker’e saygıyla” benzeri bir yorum yaparak katkıda bulunmuş olabilirdi. Ancak bu yapılmayarak son derece çirkin bir şekilde “intihal” gibi ahlak dışı bir suçlamaya gidilmiştir. Bu suçlamayı reddediyor ve kararı okuyuculara bırakıyorum.

Her şeyden evvel niyet önemlidir, yapıcı olmak önemlidir.
Dil dediğiniz şeyin de bir kemiği olmalıdır.

İsmail Sürücüoğlu
16.11.2017

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl