Bazıları için küreselleşme olarak görülen şey, başkaları için yerelleşme anlamına gelmekte; bazıları için yeni bir özgürlüğün işaretini veren şey, başkalarının üzerine davetsiz ve kötü bir kader gibi çullanmaktadır.” Zygmunt Bauman

2012 yılında Andrew Adamson tarafından çekilen Mr.Pip filmi, Llyod James’in aynı adlı romanının uyarlamasıdır. Yönetmen Andrew Adamson kitabı okuduktan sonra filmi çekme kararı alır. Adamson gençlik yıllarının Papua Yeni Gine’de ve Bougainville’de geçtiğini, bu yüzden konuya ilgi duyduğunu ifade etmiştir. Bu deneyim adadaki gerekli kültürel birikimi anlamak için yönetmen açısından önemli olmuştur. Filmde kullanılan mekânların gerçek olması ve oyuncuların büyük bir çoğunluğunun ada halkından oluşması filmi daha gerçekçi kılmış, duygular daha belirgin aktarılabilmiştir. Andrew Adamson popüler sinema için bilindik bir isimdir. Daha önce Shreak ve The Chronicles of Narnia serilerinin yönetmenliğini yapmıştır. Bu nedenle 2012 yılında çektiği Mr. Pip filmi yönetmenin filmografisi açısından dikkat çekicidir.

Filmi daha iyi anlayabilmek açısından adada yaşanan iç savaşa ve nedenlerine bakmak gerekir. Bougainville adası 1880’lerden I. Dünya Savaşına kadar Almanya’nın kontrolündeydi. Savaştan sonra ada Avustralyalılara bırakıldı. 1975’te ise bağımsız olan Papua Yeni Gine’nin parçası oldular. 1960’lı yıllarda adada keşfedilen bakır yataklarından sonra Conzinc Riotinto Australia (CRA) tarafından Bougainville adasında dev bir bakır madeni kuruldu. Böylece “Panguna” dünyanın en büyük açık madeni oldu. Bouvainville Copper Ltd (BCL) yönetimi 1972 yılında Papua Yeni Gine hükümeti adına %20 hisse ile madene ortak olarak katıldılar (Papua Yeni Gine 1972’de özerk bölge ilan edildi). Papua Yeni Gine Bağımsızlık Anayasasında (1975) arazi mülkiyetinin toprak yüzeyinin hemen altında olduğunu belirtmiştir. Bu tüm maden haklarının Devlete ait olduğu anlamına gelmektedir. Bougainville’lerin ise farklı bir arazi kavramına sahiptirler. Toprağı can damarı olarak siyasi, duygusal ve sosyal açıdan oldukça önemli görürler.

Bougainville halkı, her insanın annesinin klanına bağlı olduğu anaerkil bir yapıya sahiptir. Ancak bakır madeni işletmecileri bunu görmezden gelerek kadınları dışladılar. Anaerkil yapıya sahip bir kültürde ataerkil düzen kurmaya çalışan maden işletmecileri, kültürel huzursuzluğun temellerinden birini attılar. Telif ücretlerinin ödenmemesi, nehirlerin maden ocağından çıkan atıklar ile kirlenmesi ve maden arazisinin asla doğal statüsüne geri döndürülmeyeceği düşüncesi yerlileri kaygılandırmaktaydı. Ayrıca bazı Bougainville’li ve madende çalıştırılmak için getirilen diğer (çoğunlukla Papua Yeni Gine adasından gelen) işçiler arasında bir çatışma vardı. Dağınık toprak sahipleri ve daha sonra ayrılıkçı kampanya yürüten Francis Ona, madene sabotaj saldırıları düzenledi ve bu gerginlik 1988’de patladı. 1989’da maden ocağı kapatıldı. Böylece Bougainville’de isyancıların kurduğu Bougainville Devrimci Ordusu (BRA) ile Papua Yeni Gine arasında on yıllık kanlı bir savaş başlamış oldu.

1997 yılında Papua Yeni Gine başkanı olarak Bill Skate seçildi. Skate askeri müdahaleye karşıydı. Yeni Zelanda’da barış görüşmeleri yapıldı. Yeni Zelanda’nın önderlik ettiği Avustralya, Fiji ve Vanuatu’nun kurduğu silahsız bir komite olan Truce Monitoring Group (TMG) görevlendirildi. 1998 yılında yapılan Lincoln anlaşması ile adada barış sağlandı. Anlaşma gereği Papua Yeni Gine adadan askerlerini çekti ve adayı silahsızlaştırmak için adımlar atıldı. 2001 yılında Özerk Bougainville Hükümeti (ABG) kuruldu. İlk seçim 2005 yılında yapılarak başkan Joseph Kabuni seçilerdi. Mevcut barış anlaşması gereği madenini kontrolü ABG’nin elindedir ve maden kapalı haldedir. Adada 2015-2020 arasında bağımsızlık referandumu yapılacaktır.

Mr. Pip İnceleme

Soyadım Pirrip ve vaftiz adım Philip olduğundan bu ikisini çocuk aklımla Pip isminden daha kısa ve açık bir şekilde birleştiremezdim herhalde. O yüzden kendime Pip dedim ve öyle kaldım.”

Filmin ve kitabın adı yukarıda yazan Charles Dickens’ın “Büyük Umutlar” kitabındaki bu satırlardan yola çıkılarak koyulmuştur. Savaşın içindeki Bougainville adasındaki gerçek olaylardan esinlenerek yapılmıştır. Film de Matilda’nın savaşın başlangıcından sonuna kadar yaşadıklarına tanık oluruz. Bunun yanında Charles Dickens’ın Büyük Umutlar kitabını Matilda’nın zihninde canlandırmasına ile fantastik bir hal alır. Matilda savaşın ortasındaki adada zor zamanlarında bu kitaba sığınır ve romanı kafasında yaşamaya başlar ve hayatın gerçeklerinden uzaklaşmaya çalışır. Paralel kurguyla gerçek ve fantezi iç içe geçmiştir.

Film iç savaşın eşiğinde kalan Bougainville’de bir köyde yaşayan insanların hikâyesini anlatır. Anlatı yapısı ile yönetmen ne isyancıların yanındadır nede ordunun yanındadır. İnsanların bu savaş sırasında çektiği zorluklar filmin temel yapısını oluşturur. Yerliler hem isyancılar tarafından zarar görmekte hem de ordu tarafından zarar görmektedir. İsyancılar köydeki erkekleri -buna küçük çocuklarda dâhil- toplayarak savaşa götürürler. Köydeki küçücük çocuklara silah verirler. Aldıkları çocuklardan biri olan Sam’in ölü bedenini getirince köylüler isyancıların gitmesini isterler. İsyancılardan sonra ise köye ordu gelir. Ordu ilk geldiğinde bir köpeği öldürür, daha sonra ki gelişlerinde köylülerin eşyasını yakar ve son gelişlerinde köyde bir katliam yaparlar.

Hugh Laurie’nin, Doktor House gibi popüler bir dizinin ardından bu filmde oynaması daha çok kitleye ulaşabilmek ve bu konu hakkında farkındalık yaratabilmek açısından önemli olmuştur. Laurie’nin canlandırdığı Mr. Watts çocuğunun ölümünden sonra Londra’da daha fazla kalamaz ve tiyatroda rol arkadaşı ve eşi olan Grace’in Bougainville’deki köyüne yerleşirler. Grace akıl sağlığını yitirmiş bir haldedir. Adada çıkan savaş sonrası bütün beyazlar adayı terk eder ve adada tek beyaz olarak Mr. Watts kalır. Yerliler ona Pop-Eye diye seslenirler. Savaş sonrası kapatılan okulda çocuklara gönüllü olarak bir şeyler öğretmek ister ve adada öğretmenlik yapmaya başlar. Bunu yaparken de herhangi bir bilgeliğinin ya da öğretmenliğinin olmadığını en başta belirtir. Büyük Umutlar kitabını çocuklara okumaya başlar. Kitabı okumdan önce “Yarın sizi Bay Dickens ile tanıştıracağım” sözü adada ilginç tepkilere yol açar. Adada Mr. Watts’tan başka bir beyaz olmadığını belirten yerliler eğer böyle bir beyaz adam varsa jeneratör tamiri, pirinç, sıtma ilacı, kandil, bira gibi isteklerde bulunacaklardır. Siyahîlerin beyazlara bakışı açısını yansıtmak adına önemli bir sahnedir. Mr. Watts küresel dünyadan yerel bir dünyaya geçiş yapmıştır ve bu onun felaketi olacaktır.

Matilda, adada yaşayan bir çocuktur. Babası, kapanmadan önce madende çalışmaktadır. Maden kapanınca Avustralya’ya gider. Matilda ve annesi Dolares adada kalırlar. Mr. Watts’ın Matilda isminin nerden geldiğini sorunca, Matilda Avustralyalı maden firmasında çalışanların babasına söylediklerini ve ismin bu şekilde verildiğini belirtir. Bu doğrudan kültürel bir müdahaledir. Sınıftaki başka siyahî bir erkek bu hikâyeden sonra sinirli bakışlarla yere tükürür. Kültürel çatışmanın sinematografik olarak anlatılması yönünden önemli bir sahnedir. Film bir nevi Matilda ve onun iç dünyası üzerine kurulur. Mr. Watts ile derin bir bağ kurar. İç savaşın arasında kalan Matilda, annesi ve Mr. Watts arasında yaşanan gerilimde de arada kalan taraftır. Matilda Avustralya’ya giderek eğitimini alır ve filmin sonunda Bougainville’e geri döner. Matilda yerellikten küreselliğe geçmesi onun kurtuluşu olur.

Dolares Matilda’nın annesidir. Bougainville halkının anaerkil yapısına uygun olarak adadaki önemli söz sahibi olan insanlardan birdir. Kilisede vaaz verir. Büyük Umutlar kitabına kendini kaptıran çocukların durumunda rahatsız olur ve bir gün okula İncil’den ayetler okur ve iyi ile kötü, şeytan ile tanrı arasındaki mücadele hakkında bahseder. Daha sonra Büyük Umutlar kitabını çalıp saklaması ve ordunun köye geldiğinde kitabı ortaya çıkarmaması attığı nutuklara ters düşer. Bu yaptıklarından dolayı da kilisenin yanmasına neden olur. Mr. Watts arasındaki gerilimin temel nedeni de bu din olgusu ve Matilda’nın kendisinden uzaklaşması üzerinedir. Dolares aslında zor zamanlarda dine sığınır fakat bunu yaparken yozlaşmıştır.

Küreselleşme ve Mr. Pip

Akademisyenler arasında üzerine oldukça çalışılmış bir konu olan küreselleşme ya da globalizasyon kavramına ortak net bir tanım vermek zordur. Küreselleşme üzerine açık bir tanım vermek kolay olmasa da Fulya Kıvılcım Küreselleşme Kavramı ve Küreselleşme Sürecinin Gelişmekte Olan Ülke Türkiye Açısından Değerlendirilmesi (2013) yazısında; “mal, hizmet ve sermayenin artan hareketliliği sonucunda sınır ötesi karşılıklı ekonomik bütünleşme ve ulusal ekonomilerin dünya piyasalarına dâhil olma sürecinde dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan toplum ve devletler arasındaki iletişimin ve etkileşimin artması ve karşılıklı bağımlı hale gelinmesi” olarak genel bir tanımlama yapar. Ancak küreselleşmeyi sadece ekonomik bir temelden görmek anlaşılmasını zorlaştırmaktadır. Çünkü küreselleşmenin sadece ekonomik bir kavram değildir ve sosyal, kültürel ve politik alanları da etkilemektedir.

Bauman Küreselleşme kitabında yatırım yapan insanlardan bahsederken çalışanların, tedarikçilerin ve topluluk sözcülerinin bu insanlar üzerinde söz hakkı olmadığını belirtir. Şirketi yöneticileri şirketi nasıl yöneteceklerini karar verir ve bu insanlardan gelecek her türlü öneriyi reddetme hakkına sahiptir. Yine Bauman, Albert J.Dunlap’ın çalışmasına dikkat çeker. Buna göre yerel nüfustan şirket için çalışan insanların aile, ev mülkiyeti gibi belirli yükümlülükleri vardır. Bu yüzden şirket kapandığında veya başka bir yere taşındığında yerlerini değiştiremezler. Yerel halk yaşadığı mekâna bağımlıdır. Oysa şirket sahipleri hiçbir şekilde mekâna bağlı değildir. Şirketi alıp ya da satabilirler. Coğrafi uzaklık veya yakınlık gözetmeden de şirketi başka bir yere taşıyabilirler. Şirket yalnızca onlara aittir. Bu nedenle şirketin taşınmasından doğacak olan hasar ve tamiratı umursamadan şirketi daha kazançlı bir yere taşıyabilirler. Bauman bunu; “Şirket taşınmakta özgürdür; ancak taşınmanın sonuçları kalıcıdır. Kim ki yerellikten kurtulur, sonuçlarından da kurtulur. Mekân savaşının galibinin ele geçirdiği en önemli ganimetler işte bunlardır.” şeklinde ifade eder. Mr. Pip filminde bu olgular açıkça görülmektedir. Maden şirketi kapandığında Matilda’nın babası şirketle beraber Avustralya’ya gider. Daha insani şartlarda düzenli bir hayat sürdürmektedir. Adada kalan Matilda ve Dolares ise yoksulluğun ve savaşın etkilerinde hayatlarını sürdürmeye çalışmaktadır. Şirket yıllarca Bougainville adasını sömürmüş, ceplerini doldurmuştur. İşler çığırından çıkınca da adayı terk etmiştir. Savaşı başlatan etken maden ve maden işletmecileri olsa da savaştan zarar görmeyen küresel taraftır. Asıl yıkım yine Bauman’ın belirttiği gibi yerlilerin üzerinde gerçekleşmiştir. Matilda irtica ederek Solomon adalarına gider. Oradan da babasın yanına Avustralya yollanır. Bundan sonra düzgün bir eve, yeni kıyafetlere, okula ve kitaplara sahip olur. Matilda’nın küresel dünya’ya attığı adım ile hayatı değişmiştir. Mr. Watts’ın küresel dünyadan yerelliğe geçmesi ise ölümle sonuçlanmıştır. Bu ikili Bauman’ın bahsettiği küresel ve yerel konularına mükemmel birer örnektir. Filmin can alıcı sahnelerinden cenaze ve maden ardı ardına gelir. Mr.Watts ve Dolores öldürülüp domuzlara yem edilmiştir. Küçük Daniel ve annesi asılarak öldürülmüştür. Yağmurlu bir günde, ölen bu insanlar, domuzlarla beraber gömülürler. Yerel halk büyük bir acı içindedir. Matilda ise büyük bir şok geçirmektedir. Ertesi sabah Matilda maden ocağına gider. Küçük bedeniyle devasa iş makinelerini arasında gezinir. Yönetmen böylece sırasıyla ölen insanlara ve asıl katillerine işaret eder.

Bauman’ın belirttiği gibi liberal politikalarla beraber özerk politikalar terk edilmiştir. Dünya bankaları ve fonlarına ulaşabilmek için layık olunmalı ve uysallıkla rıza gösterilmelidir. Yeni Dünya düzeninde sistemin kendisini sürdürebilmesi için zayıf devletlere ihtiyaç duyar. Zayıf devletler kürsel şirketlerin özgürlüklerini kısıtlamayan yerel polis karakolları haline gelir. Bougainville madenindeki yaşanan olaylar bunun bir göstergesidir. Papua Yeni Gine hükümeti küçük bir hisseye sahip olsa da ihracatının yaklaşık olarak yarısı bu madene dayanmaktadır. Madenden asıl kazanç sağlayan ise Conzinc Riotinto Australia (güncel adı Rio Tinto Group) adlı şirkettir. Bu duruma karşı çıkan Bougainville halkı ise bağlı olduğu devlet tarafından ağır bir şekilde cezalandırılmıştır. Papua Yeni Gine hükümeti halkının yerine küresel şirketin yanında yer almıştır. Burada önemli bir soruyla karşı karşıya kalırız. Devlet aslında kimler için vardır?

Küreselleşme gelişmiş ülkeler için enformasyon, ulaşım, ticaret gibi alanların uluslar arası hale dönüşmesi iken, üçüncü dünya ülkeleri açısından bir yıkım ve sömürü anlamına gelebilmektedir. Buradaki “uluslararası olmak” ve “yerelleşme” kavramları Mr.Pip filminin temelini oluşturmaktadır. Küreselleşen dünya da küreselleşemeyen kitlelerde vardır. İstesinler ya da istemesinler bu kitlelerde küreselleşme sürecinin bir parçasıdır. Küreselleşmenin doğası gereği bu durumun ortaya çıkması olağan hatta olmazsa olmazıdır. Bir tarafın elde ettiği refah ve bolluk diğer tarafın sömürülmesine, acı çekmesine ve şiddete uğramasına dayalıdır. Bu nedenle Mr. Pip filmi sömürülen bu insanların hayatlarına dikkat çekerek küreselleşmenin kirli yüzünü de önümüze serer.

 

 

Kaynakça

Bauman, Zygmunt. (2010). Küreselleşme. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Corry, Dominic. Interview: Andrew Adamson talks Mr Pip. Nzherald: http://www.nzherald.co.nz/entertainment/news/article.cfm?c_id=1501119&objectid=11129902 adresinden alındı. Erişim: 10/05/2017.

Kıvılcım, Fulya. (2013). “Küreselleşme Kavramı ve Küreselleşme Sürecinin Gelişmekte Olan Ülke Türkiye Açısından Değerlendirilmesi” Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi, Cilt 5, Sayı 1.

Londey, Peter. (2004). Other People’s Wars: A History of Australian Peacekeeping. Crown Nest: Allen & Unwin.

National Film and Sound Archive of Australia (Nfsa), Origins of the Bougainville Conflict. http://dl.nfsa.gov.au/module/357/#top adresinden alındı. Erşim 08/05/2017.

Statecrime. State Terror and The Bougainville Conflict. Statecrime: http://www.statecrime.org/testimonyproject/bougainville#chapter1, adresinden alındı. Erişim: 06/05/2017

erdemyormaz@hotmail.com