Hepinize!..

İşte ölüyorum. Kimseyi suçlamayın bundan ötürü. Hele dedi-

kodudan, unutmayın ki, merhum nefret ederdi.

Anacığım, kardeşlerim, yoldaşlarım! Bağışlayın beni. İş değil

bu, biliyorum (kimseye de öğütlemem),ama benim için başka bir çı-

kar yol kalmamıştı.

Lili, beni sev.

Hükümet Yoldaş! Ailem : Lili Brik, anam, kız kardeşlerim ve

Veronika Vitoldovna Polonkaya’ dan ibarettir. Yaşamlarını sağlar-

san, ne mutlu bana..

Bitmemiş şiirleri Brik’lere verin, ne lâzımsa onlar yapar.

“Bir varmış bir yokmuş”

derler hani :

Aşkın küçük sandalı

hayat ırmağının akıntısına

kafa tutabilir mi!

Dayanamayıp parçalandı işte sonunda…

Acıları

mutsuzlukları

karşılıklı haksızlıkları

h a t ı r l a m a y a b i l e d e ğ m e z :

Ödeşmiş durumdayız kahpe felekle.

Ve sizler mutlu olun

yeter.

(Çeviren: Atilla Tokatlı)

Saçları dökülmüş, sakalları uzamış ve birbirine karışmış, beyaz tenli adam; evinin çatısında oturarak sigara içmektedir. (Çatı eski, kırmızı kiremit ile örtülüdür) Adamın kirli saçına, sakalına tezat bir şekilde boynundan göğsüne kadar sarkan beyaz bir mendil yer almaktadır. Adamın sağ tarafında büyük bir şarap şişesi, yarısına kadar dolu bir şarap kadehi ve yanan bir mum yer almaktadır. Sol tarafında ise, üst üste duran 3 kitap yer alır, kitapların ucunun kıvrıldığı görülmektedir.

Ağzındaki sigarayı sağ eli ile alan adam, sigara dumanını savurduktan sonra 1 metre kadar ileriye tükürür ve boynundaki mendil ile ağzını siler. Daha sonra sigaraya sinirlendiği görülen adam, sigarayı yanına (yere) koyup şarap kadehini sigaraya dökmek üzere kaldırır, şarabı tam sigaraya dökecek iken bundan vazgeçer ve oturduğu yerden kalkar kadehi kafaya diker. Daha sonra sigaraya bakıp tekme atar gibi üzerine sertçe basar, sigaranın ezildiğini gören adam tekrar yerine oturur.

İç cebinden çıkarıp yeni bir sigara yakan adam, sol eli ile bir kitap alır ve bir sayfayı açıp okumaya başlar. Bir süre bir şeyler okuduktan sonra sigarasından çekip, dumanını gökyüzüne savuran adam, sigarayı tuttuğu eli ile şarap şişesinden kadehe takviye yapar. Şarabını yudumlayıp, ağzını mendili ile siler, mendilde kanı andıran kırmızı bir leke oluşur ve adam kitabını okumaya devam eder. Hafif esen rüzgar; hem mumda ki alevi titretmekte, hem kitabın sayfasını oynatmakta, hem de sigaranın külünü alıp götürmektedir. Adam bir kitabın arasından kalem çıkarır, diğer kitabın içinden bir sayfa koparır ve kalem ile kopardığı sayfayı şarap şişesinin altına tutuşturur, elindeki kitabı ise yanan mum ile yakmaya çalışır, kitabın rüzgar sayesinde çabuk alev aldığı görülür. Ağzındaki sigara ile aleve bakıp gülümseyen adam, diğer kitapları ve sigarayı çatıdan aşağıya atar. Şarap şişesinin altından kalem ve kağıdı çıkarıp bir şeyler yazar, sonra kadehteki şarabı yanan kitabın üzerine döküp alevi belli belirsiz söndürür. Elindeki kağıdı uçak yapan adam ayağa kalkar, yere doğru eğilir ve şarap şişesini alıp kafaya diker.

Şarap şişesinin yarısından fazlasının bittiğini gören adam, yerden mumu alıp şarap şişesinin içine atarak söndürür. Bu şişeyi düzgün bir şekilde yere koyan adam, elindeki kağıttan uçağı uçurur ve kağıttan uçak savrula savrula çatıdan aşağı düşer. Çatının en ucuna yürüyen adam, aşağı baktığında kitapları ve savurduğu kağıdı görmektedir. Adam, bir adım daha atarak çatının kıyısına gelir ve boynundaki beyaz mendili alıp gökyüzüne doğru kaldırır, birkaç saniye sonra kendi de kollarını kaldırıp gökyüzüne bakar ve “Seveyim sanat sanarak yaptığınız sanatı, hayat sanarak yaşadığınız hayatı” der, pes etmiş gibi elindeki mendili bırakır ve en son, adamın kendini aşağı doğru bıraktığı görülür.