Öfkeyle kazıyor kazmacı çabuk çabuk. Korkuyor Ay’dan, çukura vuran gölgesinden. Öldük kurtulamadık şu hayattan… Gizlice gömülecekmiş büyük büyük bir adam.


Fısıltıyla söylüyor ilahisini:

Korkma günden geceden

Rüzgâr geçer can kafesinden

Aşkından tanır seni toprak

Sorma kim sağ iken ölen.


Yetişemiyor cılız kürekçi. Çukurda dağ oldu toprak. Titriyor kolları, dizleri çözük. Çıkmamıştı yaşarken de yerin altından.


Mirası sadece sabır duasıydı, döküldü dudaklarından:

Kalp küçük, iman büyük;

Kul küçük, Allah büyük.

Sabır ver Allahım, sabır ver.


Öfkeli, ama korkak kazmacının; sessiz ve tevekkül içindeki kürekçinin; açgözlü, ama bilge çukurun başında; ama Ay’ın altında dikilen bir adam, büyük adamın adamı bir adam, nasıl olduysa bir şiir geçirdi aklından.


İlahiler, dualar, şiirler okunan; ağaçları yüklenmiş bulutların kararttığı bu mezarlıkta, “bu ölüler, ölüleri gömüyor durmadan.” (*)

– – – – –

(*) Georg Wilhelm Friedrich Hegel