Ana Sayfa Kritik “NÂZIM” ÖZNELİ KİTAPLARDA YANLIŞLAR SÜRÜYOR…

“NÂZIM” ÖZNELİ KİTAPLARDA YANLIŞLAR SÜRÜYOR…

“NÂZIM” ÖZNELİ KİTAPLARDA YANLIŞLAR SÜRÜYOR…

Geçen yaz başıydı, eski dostlar ve arkadaşlar haberdar etti. Fox Tv’nin sabah programında tanıtılan kitapların arasında görmüşlerdi. Hikmet Çiçek Nâzım Hikmet’le ilgili bir kitap yayımlamıştı.

İşin aslını öğrenip, kısa sürede kitabı da edinip okudum. Hikmet Çiçek, “Nâzım’ın Harp Okulu ve Donanma Davaları/Türk Ordusuna İlk Kumpas”, (Kırmızı Kedi Yayınevi, 2019, 222 sayfa, fotoğraflı) adında bir kitap yayımlamıştı.

Daha “Önsöz”de başlıyordu yanlış. Daha doğrusu bu eski bir yanlışın tekrarıydı. Hikmet Çiçek, Soner Yalçın’ın “Efendi/Beyaz Türklerin Büyük Sırrı” kitabından şu alıntıyı yapıyordu:

İsmet İnönü-Fevzi Çakmak ittifakı, Türkiye’nin tanık olacağı en büyük ‘senaryolarından’ birini hayata geçirdi: ‘bir komünist isyan nasıl önlenir?’ oyunu sahneye kondu.

Nâzım Hikmet, Hikmet Kıvılcımlı, Kemal Tahir, Kerim Korcan, A.Kadir (Abdülkadir Meriçboyu) ve arkadaşları ‘orduyu ve donanmayı isyana teşvik’ suçuyla 29 Ağustos 1938’de hapse atıldılar.” (S.13)

Bu paragraftaki iki fahiş hataya yıllar önce işaret etmiştik. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin yayın organı Bizim Gazete’nin 22/29 Mayıs 2004 tarihlerinde yayımlanan; “Suçlu Bulundu: Evliyazadeler!..” başlıklı yazımızda; “Nâzım Hikmet, Hikmet Kıvılcımlı, Kemal Tahir ve Kerim Korcan”nın Donanma Davası’nın sanıkları, Nâzım Hikmet’le A.Kadir (Abdülkadir Meriçboyu)’in Ankara Kara Harp Okulu Davası’nın iki mahkûmu olduklarını, 29 Ağustos 1938 tarihinin ise “hapse atılış” değil, Donanma Davası’nın kararının açıklandığı tarih olduğunu belirtmiştik.

Hatalar 15 yıl sonra Hikmet Çiçek’in kitabında tekrar karşımıza çıktı.

Birkaç yıl önce de; bu yazılarımızın yayımlandığı Sanat ve Hayat dergisinin bir sayısında da işaret etmiştik aynı yanlışa.

Demek ki bizim ülkede böyle şeyler kös dinleniyor.

Bir de yazdığı kitabın; önünü- sonunu niye denkleştirmez insanlar. Oysa ki Hikmet Çiçek, işin doğrusunu kitabının 108’nci sayfasında yazmış:

Donanma Komutanlığı Askerî Mahkemesi’ndeki dava 29 Ağustos 1938 günü kararın okunmasıyla son buldu.”

Devam edelim Hikmet Çiçek’in kitabını okumaya…

Nâzım Hikmet 1937 yılı Ağustos ayında bir gün eşi Piraye ile Beyoğlu’nda bir sinemaya (İpek Sineması) girmişti. Nâzım Hikmet’in yanına Harp Okulu üniforması taşıyan bir genç yaklaştı.” (S.37)

Harp Okulu öğrencisi Ömer Deniz’le karşılaşıp konuşması böyle olmadı Nâzım Hikmet’in. Nâzım Hikmet, İpek Film firmasının bir çalışanıydı. Bu durumu öğrenen Harp Okulu öğrencisi Ömer Deniz, Nâzım Hikmet’i orada bulup konuşma umuduyla geldi. İpek Film binasının içinde Nâzım Hikmet’i buldu ve konuştu.

Nâzım Hikmet, 17 Ocak 1938 gecesi, Beyoğlu’nda Celalettin Ezine’nin evinde gözaltına alındı.

Kısa bir süre İstanbul Tevkifhanesi’nde kaldıktan sonra, Ankara’ya Harp Okulu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne gönderildi.” (S.41-42)

Bu gözaltının doğru hikâyesi ise şöyle:

Nâzım Hikmet evinden alınan bir çuval kadar kitap, kâğıt ve notlarla birlikte Emniyet Müdürlüğü’ne (Eminönü Bahçekapı’daki ünlü Sansaryan Han. E.K.) jeeple götürülmüş, bir odaya konularak sabahın başlaması beklenmişti. Oda soğuktu. Tepede yanan 100 mumluk ampul bir yanıyor bir sönüyordu, zemindeki yatağımsı yerde uyumak olanaksızdı.

Ankara Ekspresiyle 3. Mevki kompartımanda iki sivil, bir resmi polis görevlisiyle Ankara’ya götürüldü.” (Kemal Sülker, Nâzım Hikmet’in Gerçek Yaşamı, 5.Cilt, 1938, S.43-44)

S.108’de; Hamdi Alev’den Haydar Korcan’a kadar sıralanıp 15’er yıl ceza aldıkları yazılan isimlerden Emine Alev, 15 yıl değil 5 yıl ceza almıştır.

S.113’te “TKP yardım etmedi” ara başlıklı bölümde; “Parti başkanı Reşat Fuat Baraner” deniliyor. Komünist partilerin yönetiminde “başkanlık” diye bir titrin olmadığını Hikmet Çiçek’in biliyor olması lâzım. Reşat Fuat’ın o zamanlarda TKP içindeki görevi “İcra Komitesi Sekreterliği”ydi.

S.114’te; “Kıvılcımlı Suriye’ye kaçmaya çalışırken yakalandı, hapse gönderildi.” cümlesi doğru değil.

Doğrusu; öteki iki arkadaşı Nâzım Hikmet ve Kemal Tahir gibi 6 aylığına tebdil hava bırakılan Hikmet Kıvılcımlı kaçak olarak Suriye’ye geçip Şam’a ulaşmış, orada Şefik Hüsnü’ye gönderdiği mektubun cevabını beklemiş, ancak temas sağlayamayınca Türkiye’ye geri dönerken Hatay’da yakalanıp tekrar Sultanahmet Cezaevi’ne iade edilmiştir.

Gelelim şimdi son olarak; kitabın alt başlığındaki iddiaya…

1938 Harp Okulu ve Donanma davalarının yakın yılların Ergenekon, Balyoz vb. gibi davalarla hiçbir benzerliği yoktur. Türk ordusuna kumpas filan da kurulmamıştır. Dava sonunda ne Harp Okulu ne de Donanma (Deniz Kuvvetleri) hiçbir zarar görmemiştir. 1938 Harp Okulu ve Donanma davaları; Tek Parti Diktatörlüğü’nün Alman faşizmine öykünen faşist-militarist bir kliğinin; Türkiye’nin iki mümtaz, seçkin komünisti Nâzım Hikmet ve Hikmet Kıvılcımlı’nın başlarına çorap örme davasıdır.

 

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl