90 sonrasının en güzel tarafı buydu; kendi yanlışlığımızı başka yanlışların eleştirisi üzerinden gizlemek.

Eski ama hep güncel…

Uzun süredir hırçın dilini özlediğimiz Perihan Mağden Taraf’ın arka sayfasıyla aramıza döndü. Hemencecik “besili apartman çocukları” üzerinden Survivor yarışmasıyla uzun süredir aç bıraktığımız bayağı kültür nefretimizi tekrar beslemeye başladı… O bir otomatik haklılık makinesi. İğneli, bizi hazdan kıpırtadan ironik lezzetiyle içimizdeki hınç jenaratörünün kontağı çalışıyor artık. Nihat Doğan’lı Survivor’un sarakası geçmeden nefis bir Ertuğrul Özkök yazısı geldi arkasından, Ahmet Kaya mezarı dolayısıyla… Şöyle diyordu hırçın yazarımız: “Dün gece geç vakit bir intemet sitesinde kan dondurucu bir arsızlığın görüntüleri, altyazılarıyla karşılaştım, Bu dönemde “ancak dayanamadığı zaman kalemi eline alan biri” farz edin beni. Hakikaten durunamadım; yazıyorum. Merkez Medyanın en kurnaz, en tahripkâr, en yelloz kalemi gitmiş Ahmet Kaya’nın mezarının önünde melül mahzun dikilmiş, bol bol fotoğraflatmış kendini; bir de alt metin “düzenlemiş” feci aklınca: Efendim, aralarına bîr manşet tatsızlığı girmiş olan ve “Saza niye gelmedin” şarkısına bayıldığı Ahmet Kaya’yla “helalleşmiş.” (Öyle istermişmiş.)”

Hoop! Yine ciğerimizin yağı eridi, havamız alınmış oldu ferah ferah… Taraf’a yakıştı anlayacağınız… Üzerimize boca edilen sinizm esintisine, tatlı, ılık bir krema dökülmüş oldu. Ve biz hep haklı olmuş olduk. Ağır bir cümle olacak ama, yanlış insanı eleştirmek insanı doğru yapmıyor. Aslında 90 sonrasının en güzel tarafı buydu; kendi yanlışlığımızı başka yanlışların eleştirisi üzerinden gizlemek. Ya da temize çekmek de diyelim hadi, tam olsun! O zaman haydi bir Perihan Mağden yapıbozumu, ya da onun alaycı tanımlamasıyla sosyalok’luk yapalım. Mağden’in dili cool bir boşluk ve otomatik haklılık üreten bir cevher. 90 sonrası beyaz yakalılar tarafından en çok okunan ve forward edilen yazar olmasını da buna borçlu. O sürekli adlandırır; kod, sıfat ve kılavuz üretir.

Her şeyden rahatsızdır anlayacağınız, her şey yanlış. Oğuz Atay’dan miras, kelimeleri birleştirme yöntemiyle hemen pekişir lezzetli menü. Şöyle yani: rahatsızbirgünyazarıbuyurmuşki… Bak öğreniyoruz hemen. Onun öncelikle dolaştığı alan her zaman vasatın alanıdır. Vasatı, vasat olmayanlar için görünür kılar. Onun yazılarını, cüretli, alaycı ve foşeden dilini okuduğumuzda haklıyızdır hep. Anlayacağınız o bir haklılık makinesidir. Mırıldanır sürekli, 90 sonrası kültürün en önemli kıllanmasıdır. Kıllanırız her şeyden, oysa biliriz ki ideoloji ağız kokusuna benzer; ancak başkasından duyarız. Ses ve Hayat dergilerinden fırlamış, Pereja kolonyalı hatıralar denizinde, tifdruk baskı fotoğraflarda kalmıştır; masum hayatımız… Bir kahraman üretir onun dili, hep çocuk kalmış, anlaşılmamış, kim çizdi beni buraya dedirten sinizmiyle, fakülte yılları uzaklaşmış diplomalı beyaz yakalılara… Ya da yanlışlığının farkında olan doğru bilinçlilere! Off ne entel ve uzun cümle oldu değil mi? O başkaları eleştirmeden kendini eleştirme kıvraklığıyle bazen Okan Bayülgen’i andırsa da, kalibresinin yüksekliğiyle onunla karşılaştırılamaz bile.. O bir sıfat makinesidir… Kim önce adlandırırsa golü atacağını çok iyi bilir. Ben sizi çözdüm… Ne güzel özgüven değil mi?

Magazin ve medya verimli av sahalarıdır dolaşabileceği… Çünkü bilir ki hep düzeysizlik ve vasat vardır oralarda… Bize kalansa, dışarıda olmanın lezzetidir… Risk almayan bir saldırganlık vardır Perihan’ın ironisinde… Çünkü av o kadar hızlı sıfatlandırılarak ağ içine alınır ki, geriye serin bir “boş” yer bulmak kalır. Yeri geldiğinde dozunda bir şirretlik de tamamlayıverir ziyafeti. Evet; hepimiz haklıyız onun yazılarında, hep adlandırma mesafesindedir orası… Elimiz kirlenmez, risk de almayız. Hepimiz çözmüşüzdür vakayı… Temiz kalmışızdır ve Excellerimizin başına döneriz kravatlarımızı gevşeterek. Bütün bu kılavuz bolluğundan buram buram inançsızlık yayılırken her şey yanlış, sadece biz doğruyuzdur.

Oysa biliriz ki iki yanlış bir doğruyu götürüverir.

 

2011 yılında Birgün’de yayınlanmıştır.

TEILEN
Önceki İçerikCéline – ÜSLUP (1957, röportajdan parça-Türkçe Altyazılı)
Sonraki İçerikİNSANLIĞIN TEMSİLCİSİ
1970, Gaziantep doğumlu. Marmara Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi’nde ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okudu. Çeşitli yayınevlerinde editörlük yaptı. Yazıları Pasaj, Evrensel Kültür, Yeni Sinema, Yeni Film, soL, Cumhuriyet, Varlık, Sanat Eylemi, Üç Nokta, Bağımsız’da yayınlandı. 2008-2012 yılları arasında BirGün gazetesinde kültür sanat editörlüğü yaptı ve yazılar yazdı. Yurt Gazetesi Kültür Ek yayın yönetmenliğinde bulundu. 2004-2012 yılları arasında Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Kültürel Çalışmalar Yüksek Lisans programında ve İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde medya, küreselleşme, popüler kültür ve sinema üzerine dersler verdi. AICA-Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği üyesi.