Uzaya Kaçan Bir Köpek ve Arkasından Seslenen Rıfat Ilgaz Karada yenişemeyen iki güç 50’li yıllarda kendilerini takip eden insanların dikkatini yukarı, yani gökyüzüne çekmek için kıyasıya bir yarışa girdi. Uydu, roket programları, hazırlandı, gidildi hatta bayrak dikildi. Hatta bu iki süper güç o kadar anlaşamıyordu ki insanlar uzay yolcularına astronot mu yoksa kozmonot mu diyeceğini karar veremiyordu. Tüm bu uzay fetihçilerinin arasında bir küçük köpek yani Laika, dünyadaki diğer tüm köpeklerin sahiplerine yaptığı rehberliği yukarı taşımak için hazırlanıyordu. Evet bahsettiğimiz Laika tarihin ilk kozmonotu/astronotu olan Laika. Uzaya fırlattığımız ilk insan Yuri Gagarin’den önce, Ekim 1957’de Sputnik yörüngeye oturduğunda ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki yarışta sevinç çığlıkları atan taraf Soyvetler’di. Bunun bir adım ilerisine gitmek için Sputnik’in selefi Sputnik 2’ nin içerisinde bir canlı da gönderilecekti.

Uzaya ilk canlıyı gönderme konusundaki yarış aman vermeden devam ediyordu. ABD Şempamze programını başlatmış, Fransa uzaya kedi göndermeye çalışıyor, Çin ise fareleri uzaya göndermek üzerine tartışıyordu. Tüm bunlar esnasında SSCB Lideri Nikita Kruşçev Sputnik 2 programının derhal hızlandırılmasını ve Ekim Devrimi’nin yıldönümüne kadar çalışmaların yetişmesi için hızlanma emri verdi. Çünkü Sovyetler Birliği, uzay programını başarılı bir propoganda aracı olarak da görüyordu. Bunun üzerine çalışmalar hızlandı, hesaplar daha da yoğunlaştı, her şey daha kısa zamanda daha ince hesaplarla yürür oldu. Uzun çalışmaların sonrasında Sputnik 2 ortaya çıktı. Neredeyse yarım ton ağırlığındaydı ve bu değerle öncülünden oldukça büyüktü. Yapılan hesaplar dahilinde Sputnik 2’nin içerisinde bulunacak tek mürettebat üyesi 7 kilogramdan ağır olmamalıydı. Dahası öngörülemez tehlikeleri barındırıyordu. İçindeki canlı açısından değil tabi, ebedi düşmanı ABD karşısındaki Soyvetler Birliği’nin şanlı adı açısından. -Ki bu korku ABD de vardı. ABD’nin yörüngeye canlı gönderme hırsından dolayı 15 ‘e yakın Rhesus türü maymun yanarak ya da oksijen yetersizliğinden can vermiştir.- Sovyet biliminsanlarının belirttiği özeliklere uyan yaklaşık 10 köpek şeçildi. Bu 10 köpek arasından bir mongrel yavrusu belirlenen standartlara en uygunuydu. Argumenti i Fakty gazetesinin bir haberine göre kendisine en yakın rakibi Mukha’yı döverken, ‘’fotojenik’’ görünme özelliği olan bir mongrel yavrusu seçilmişti. İşte bu mongrel yavrusu uzaya çıkan ilk canlı ünvanını kazanacak olan Laika idi. Laika 2–3 haftalık bir eğitimden sonra görevini ifa etmeye hazır hale geldi.

Sovyet biliminsanları Laika’nın yörüngeye çıktıktan sonra sağ salim geri dönebilmesi için bir yaşam destek ünitesi yapmayı planlıyordu. Fakat parti liderliğinin sık sık ABD ile yarışı hatırlatıp biliminsanlarını süre konusunda sıkıştırmaları sonucunda yaşam destek ünitesinin fırlatış tarihini uzatacağından yaşam ünitesi projesinden vazgeçildi. Yani küçük Laika bir Sovyet kahramanı olacak ama o madalyayı asla takamayacaktı. 3 Kasım’da Sovyetler Sputnik 2’ nin fırlatıldığını ve Laika’nın yörüngeye oturduğunu ilan etti. Fakat proje yürütücüleri haricinde herkes Laika’nın da geri döneceğini düşünüyordu. Resmi kayıtlara göre Laika uzay programındaki bir haftalık görevini tamamladıktan sonra öldü. Belirtildiği gibi o artık bir Sovyet kahramanıydı. Ama hepsinden çok uzaya çıkan ilk canlı olma özelliğini kazandı. Ya da türdeşlerinin insana rehberlik görevini uzaya taşıyan soylu bir köpek oldu. Layka, yörüngeden dünyayı izlerken, ABD’de bir grup Laika için Soyvetler Birliği Elçiliği önünde ‘’katil Ruslar!’’ sloganıyla eylem yapıyordu. Layka, İn Aşağı!

Yüzümüzü bu kez Laika’nın hikayesinden aşağıda, Türkiye’de yaşanan bir hikayeye çevirelim. Bir Aziz Nesin yazısına. Daha doğrusu Rıfat Ilgaz’ın Aziz Nesin adına yazdığı bir Aziz Nesin yazısına. Rıfat Ilgaz, Yokuş Yukarı isimli anı kitabında anlatır: Tan Gazetesi’nin bir umut yeniden çıkmaya başladığı yıllar. Gazetenin yazarları arasında Aziz Nesin de bulunmaktadır. Rıfat Ilgaz da yazı işlerinde sekreter yardımcısı. Gazetenin yazılarını o topluyor, mürettiplere o gönderiyor, dizgisiyle ilgileniyor. Kısacası, gazetenin her şeyi. Fakat Aziz Nesin gerek yoğunluğundan gerekse de gönderecek adam bulamadığından yazılarını aksatmaya başlıyor. Daha sonra yazı gönderme işi Aziz Nesin’in telefon başında yazıyı okuyup, Ilgaz’ın bir kağıda yazmasına kadar geliyor. Bu iş de iki üç gün derken sonuç yine aynı. Yazılar dizgiye yetişmiyor. Sonunda bir gün Aziz Nesin diyor ki Rıfat ılgaz’a: ‘’Rıfatçım benim yerime sen yazıver.’’ İşte bu telefon konuşması üzerine şu güzel yazıyı ortaya çıkarır Aziz Nesin’in kimliği üzerinden Rıfat Ilgaz: ‘’Sovyetler bir Sputnik fırlatmışlar. İçine de Layka adında bir köpek koymuşlar…Köpeğin ne kadar yaşayacağını deneyeceklermiş. Ama Amerikalı köpekseverlerin yüreği nasıl dayanır bu sonu belli ölüme… Bağırıyorlar Sovyet Elçiliği’nin önünde ‘’Katil Ruslar! Ne istiyorsunuz bu köpekten!…’’ Öyle ya!… Bir deneme mi yapılacak, yeryüzünde bu kadar Afrikalı, bu kadar zenci yurttaş varken…’’ Yazının başlığı mı? Yazının başlığı bir köpek sahibi ve bu pis denge oyununa uzaktan gülen bir adamın ağzından çıkacak nitelikte sadedir: ‘’Layka, İn Aşağı!’’