Aylık yayımlanan dergiler arasında farklı kapağı, ilginç içeriği ile yeni bir dergi dikkatimizi çekiyor; Trip. Derginin genel yayın yönetmeni, Pelin ve Taksim Bahçesi romanlarıyla tanıdığımız Murat Arda ile Nisan sayısıyla yayım hayatına başlayan Trip Dergi’yi ve “dergiciliği” konuştuk.

Trip Dergi fikri nasıl ortaya çıktı?

Okumaktan, yazmaktan ve bir parçası olmaktan mutluluk duyabileceğimiz bir aylık dergi ortaya koymak istedik. Vasatlaşan, ucuzlaşan, esnaf kafasıyla çıkan “popüler dergi” yığınlarından farklı bir içerik hazırlamaya çalıştık. Hayran olduğumuz, duruşlarını beğendiğimiz, entelektüel kalibresine saygı duyduğumuz fikir insanları ile kafa yorarak yayına hazırladık Trip Dergi’yi.

Trip Dergi’nin içeriğini nasıl oluşturdunuz? Bu kafa yorma meselesini biraz açar mısınız?

Öncelikle bazı isimler var ki onlara özellikle teşekkür etmeliyim. Dergi daha fikir aşamasındayken öncelikle “nasıl bir dergi olmaması gerektiği” konusunu masaya yatırdık. Sırf dergi çıkarmış olmak için dergi yapmak ve “furyaya katılmak” gibi ucuz yollara girmek yerine kaliteli bir içerikte diretmeye öncelik verdik. Trip Dergi olarak “bilim, sanat, eğlence, rock, edebiyat” gibi farklı disiplinleri tutarlı ve okuyucuya saygılı bir duruşla ortaya koymayı önemsiyoruz. Daha önce kaliteli işlere imza atmış deneyimli ve haysiyetli isimlerle uzun geceler boyunca vasatın egemenliğine karşı özgün işler nasıl hayata geçirilebilir diye kendi aramızda tartışmalar yaptık. Bu aşamada “Nasıl Müslüman Olduk”, “Osmanlı Gerçeği”, “Öteki Tarih” gibi kalbur üstü eserlere imza atmış değerli tarihçi yazar Erdoğan Aydın; Yabani Dergi, Seyfettin Efendi gibi sıra dışı çizgi roman serüvenlerini hayata geçiren sevgideğer insan, tecrübeli çizer Devrim Kunter, enerjisine hayran kaldığım akademisyen dostum Uğur Batı, delilik ile entelektüellik arasında mekik dokuyan haşarı adam Galip Dursun, hem sevimliliği hem pozitif ruh hali ile Trip Dergi’ye “yıldızlararası” bir hava katan sevgili Mete Atatüre gibi fikir, sanat ve bilim insanlarına özellikle minnettar olduğumu söylemeliyim. Trip Dergi’nin farklı konsepti bu isimlerin yol göstericiliği ile şekillendi. 

Bilim ile müzik kültürü, sanat ile mizah, sinema ile felsefe, edebiyat ile çizgi roman, popüler ile alternatif, tarih ile bilim kurgu, punk ruhu ile güncel sanat… Bu böyle gidiyor… Bu harmanı yaratna sürecinde kimler Tribe girdi, derginin içeriğinden bahsedebilir misiniz?

Cambridge Üniversitesi’nde hoca olan ve aynı zamanda sıkı bir rocker olan bilim insanı dostumuz Prof. Dr. Mete Atatüre, şiir sanatı ile edebiyatı, ilham ile emeği Einstein ile Picasso arasındaki bağları okuyucuya lezzetli bir dille sundu. Zenne başta olmak üzere birçok önemli filme imza atan Caner Alper, kaleminin de ne kadar kudretli olduğunu Hollywood’tan yazdığı mektuplarla Trip Dergi’de ispatladı. Semra Doll gibi korku sinemasının cazibeli kraliçelerini yakın plana alan çılgın yazarlarımızdan, dünyaca ünlü metal grubu Motörhead’in yüce ruhlu solisti Lemmy Kilmister’ın ölmeden önce yaptığı son röportajı sayfalarımıza taşıyan Mahmut Saral, Tuğçe Madayanti Dizici, genç eleştirmen Koray Sarıdoğan, Tarkan Konar, akademisyenler Burcu Okay, Prof. Dr. Uğur Batı, Ferhat Uludere, büyük tarihçi Erdoğan Aydın, Münir Tireli ve daha birçok arkadaşımız yazar olarak Trip’te sıradışı mevzulara el attılar. Bununla birlikte çizgi roman, sinema ve bilim kurgu sayfalarımızla da çok iddialıyız. Daha fazla spoiler vermeyeyim. Mayıs sayısı ile birlikte eleştirmen Ali Şimşek, bilim yazarı Tevfik Uyar, uzaybilimci Dr. Selçuk Topal ve daha birçok sürpriz sanatçı da “tribe” girecek. Yıldıray Şahinler’den Erkan Can’a, Saffet Murat Tura’dan Levent Üzümcü’ye kanca atıp “tribe sokmadığımız” fikir işçisi ve sanat erbabı kalmadı diyebilirim. Her şey daha nitelikli ve kalıcı bir aylık dergi için…

Ana akım medyanın “devletleştirilmesi” sürecine eş zamanlı olarak pıtrak gibi çoğalan dergi enflasyonu dikkat çekici boyutlara ulaştı. “Popüler edebiyat dergileri” diye kodlayabileceğimiz bu dergilerin alıcısını “baskıdan illallah diyen” romantik, nostaljik ve seküler okur diye tanımlayabiliriz. Bir anlamda edilgen bir okur kitlesi oluştu diyebiliriz. Bu minvalde Trip nasıl bir okuyucu profiline seslenecek? Kolaya alışmış bir kitle yok mu karşınızda?

Dediklerinizde haklılık payı yok diyemem. Sonuçta dergi raflarındaki neşriyatın çoğunluğunun sıkıcı, içi boş ve aynı zamanda “çoksatar” olduğu bir gerçeklik taşıyor. Trip’in okura ulaşması ve okuyucunun bizim tarzımıza reaksiyonu meselesini ise şu anda cevaplamam yakışık almaz, doğru da olmaz. Çünkü henüz ilk sayımızı yayımladık. Bu konuyu altı ay sonra daha sağlıklı bir biçimde yorumlayabilirim. Ama ben Türkiye’nın yaratıcı ve evrensel insanlarının nitelikli bir dergiyi hakettiklerini düşünüyorum. Biz potansiyelimizi ortaya koyalım, bunu değerlendirmeyi ise şimdilik okura bırakalım.

Türkiye’nin ilk dijital dergisi Delikasap’ın da kurucususun. Trip dergi ile “dijital çağlarda analog yayıncılık” yapıyorsunuz diyebilir miyiz? Dijital yayımcılık ile geleneksel dergicilik arasında nasıl bir ilişki ve rekabet öngörüyorsunuz?

Saffet Murat Tura’nın çok sevdiğim bir lafı var, “hırs, rekabet, kin, nefret; tüm bunlar küçük hesaplardır” diyor. Dolayısıyla biz, dijital yayıncılık deneyimimizle çağdaş ve geleneksel dergicilik tecrübelerimizi birleştirip Türkiye’nin ilk “bilimsel rock’n’rolla mecmuası”nı okura sunma derdindeyiz. Dijital ortam ile fiziksel yayımcılığı bütünleştirici bir anlayışımız olacak. Delikasap bir heavy metal dergisiydi ve biz de bilim insanları ile heavy metalcileri buluşturduk, gururluyuz, mutluyuz.

Trip Dergi okuyucuya ne vaat ediyor?

Okumaktan, yazmaktan ve bir parçası olmaktan gurur duyacağımız bir yayın olacak Trip Dergi ve asla okuruna saygısızlık etmeyecek. Trip Dergi’yi edinmelerini ve arkadaşlarına tavsiye etmelerini temenni ediyoruz. Şimdiden iyi okumalar!

 

 

TEILEN
Önceki İçerikUmut Mesleği: Ülkü Tamer
Sonraki İçerikKRİZTİK: Ankara ve Art…
Manisa’nın Akhisar ilçesinde doğdu. Üniversiteye kadar bu şehirde yaşadı, kitaplar okudu, filmler izledi ve zeytin ağaçları dikti. 3 üniversite terk etti. Rock tedrisatını tamamlamak için plakçılarda çalıştı. BirGün, Evrensel, Aydınlık gibi günlük-ulusal gazetelerde 7 yılı aşkın bir süre sinema yazıları yazdı. Birçok sinema dergisinde eleştirileri yayınlandı. Ortak yazarlı kitaplara katkıda bulundu. Sinema üzerine çeşitli atölyeler yaptı. Film festivallerinde paneller, konuşmalar düzenledi. Dünyayı gezdi. Yayınevlerinde danışmanlık-editörlük yaptıktan kısa bir süre sonra film yapım sektörüne atıldı. Şu anda Global Filmcilik başta olmak üzere çeşitli film şirketleri için proje danışmanlığı görevini yürütmektedir. Film ve kitap çalışmalarına son hızla devam eden yazar, ayrıca Ulysses Zeytinyağı adlı gıda şirketinin kurucusu ve yöneticisidir.