Güzel haber işte buna denir!

İstanbul’da, tiyatrocuların geleneksel Pazartesi tatili hariç, her gece perde açan tiyatro sayısı, öyle böyle derken, 55’dir. Bu sayıya kurumsal tiyatro olarak Şehir Tiyatroları ve Devlet Tiyatrosu sahneleri dahildir.

Onlar, toplam koltuk sayısı, diğer deyişle izleyici sayısında rekor kırıyorlar: 2 bin 800 koltuk hemen her gece doluyor.

Hele Şehir Tiyatrosu’nda oyunlar aylık olarak ilan edildiğinde bütün koltuklar, online web sayfası üzerinden, ânında satın alınıyor; yer bulabilene aşk olsun.

Diyeceğimi baştan söyleyeyim; internet çıktı, mertlik bozuldu ve tiyatro öldü falan demeyiniz, Çetin Altan’ın sıkça kullandığı deyişle, ¨Hemen enseyi karartmayınız!¨

Aksine tiyatro kocaman kocaman nefesler alarak, Milattan Önce 5.yüzyılda yaşamış ve bugün 27 Mart Dünya Tiyatrolar Gününe vesile olan Atinalı tiyatrocumuz Thespis’ten beri yaşamaya devam ediyor. Shakespeare’in sözünden apartıp buraya eklersek, ¨İnsanı insana insanla insanca¨ anlatma sanatı olan tiyatro, İstanbul’da, bodrum katlarından tamirhaneden bozma salonlara kadar hükümrânlığını sürdürüyor.

Bunlardan birisi, oto tamirhaneleri ve küçük sanayi atölyelerinin bulunduğu Seyrantepe semtindeki, herhalde bir tamirhaneden devşirme olan Kültüral Performing Arts’ın oda tiyatrosu ölçeğindeki açık sahnesidir.

Tiyatronun 2023 sezonunda yer alan değişik oyunlarından birisi, Madam Giyotin, 1789 Fransız İhtilaline feminist bir bakış açısıyla yaklaşan Amerikalı kadın tiyatro yazarı Lauren Gunderson’ın kaleminden çıkmadır. Tarihe adlarını yazdırmış bu dört kadının hikâyelerini birbirleriyle buluşturan bu eser bir tiyatro klasiği olmaya adaydır.

İhtilalin feminist tiyatro yazarı Madam Olympe de Gouges’u; onu, kadınları öne çıkaran bir oyun yazmaya iknâ etmeye çalışan ve tabii ihtilalin kadın sembolü Marianne’ni; ayrıca ihtilalci Jakoben’lerin başındaki Jean-Paul Marat’ı hani o hep bildiğiniz banyo küvetinde yıkanırken defalarca bıçaklayarak öldüren suikastçi kadın Charlotte Corday ve nihayet pamuk şekeri gibi tostoparlak kral XVI.Louis’in çapkın karısı Marie Antoniette’i sahnede birlikte görüyoruz.

Hepsi giyotinde başlarını verecek kadınlardır. Yapımcılığını ve yönetmenliğini Yağmur Yağmur’un üstlendiği 2 saate yaklaşan oyunun deneysel bir tiyatro uslübuna dayandığını bize sahnede sufle eden, Madam Olympe’i canlandırmaktaki oyuncu Zeliha Gürsoy’dan işitmek, izlediğimiz oyuna anlam yüklemeyi kolaylaştırıyor.

Çiğdem Yılmaz ve Merve Güran’ın muhteşem performanslarına, oyuna tam ortasında bir kraliçe âzametini bütün haşmetiyle takınarak katılan, belki de Türk Tiyatrosunda oyuncusuna bu muhteşemliği sunabilecek isimlerden birisi olan, yılların oyuncusu Betül Arım’ın tiyatro budur dedirten sanatı eklendi mi, işte MADAM GİYOTİN diyorsunuz.

Jakobenlerin ¨Kutsal Eşitleyici¨ giyotine başvurdukları Fransız İhtilalinin bu acımasızlığını dört kadının feryatlarıyla izlemekle, beri yandan insanlığın iliklerine kadar işlemiş bu devrimin yeniden yeniden sorgulanması, anlaşılması için seyircide yeni bir merak uyandırıp uyandırmadığını bir an için aklımızdan geçirip salonu terk ediyoruz.

Eskiden tamirhane olan Kültüral Tiyatrosu kapısından çıktığımızda sokağın karşı kaldırımındaki oto boyacısı hâlen çalışmaktadır, atölyesinde bir otomobile kompresörlü boya tabancasıyla renklerini püskürtürken havalansın diye kepenkleri de kaldırmıştır. Tiyatronun gerçeğinden çıkıp boyacının ekmek parasına karışarak, tuhaf duygularla Seyrantepe’yi geride bırakıyoruz.

Fakat tiyatrodan kopamayız… Bir gün evvelsi, Kadıköyü’nde tek perdelik, 60 dakikalık, tek oyuncunun sahnesine gitmişliğimiz de var!

¨İnsan Merak Ediyor¨ başlıklı oyunun yazarı, kendi kendisini yöneten, genç kadın oyuncu Medine Çam’ın şaşırtıcı gösterisiyle, yine bir küçük oda tiyatrosunda, hem de bir pasajın bodrum katında buluşuyoruz.

Medine Çam, Portekizli gemicilerin gitarası olan çalgıyı, bir Ukulele’yi başarıyla çalarak ve şarkısını söyleyerek ¨Ortaya çıkıyor¨; tam bir Orta Oyunu bu.

Âdem ile Havva hikâyesi bitip tükenmez bir kaynaktır, işte şimdi Medine Çam, Havva oluyor, yasak elmayı da yiyor ve yedirtiyor; masalı günümüze taşıyor.

Ardından köçek olduğunu saklayan kocasına, ¨Saklama yiğidim, ben seni böyle de severim¨ diye seslenerek Kastamonulu Hatice de oluyor.

Kılıktan kılığa girerek, Homo Ludens’i, bize oynayan insanın kendisini sahnede hayal etmesiyle başlayan bir sanat eseri sunuyor.

İçtenliği yüzündeki gülücüklerinde ve tebessümünde belli olan genç Medine Çam’ın, vodvil tarzı bir oyun sergilemesinden anlıyoruz ki, Türk Tiyatrosuna yeni bir isim katılmıştır. Bundan sonraki oyun izleme listelerimizde adı hep aranan bir isim olacaktır.

Afife Jale ve Bedia Muvahhit’in, Yıldız Kenter’lerin, Gülriz Sururî’lerin Suna Pekuysallar’ın ruhu şâd olsun, onların sahnedeki yerlerini doldurmaya azimli bu kadın oyuncularımızla geçen birisi iki saati, ötekisi bir saati bulmuş toplam üç saatimizi ne güzel vakitlerdi diye hep hatırlayacağız.

Güzel haber diye başlamıştık söze, bundan güzeli olur mu hiç!

TEILEN
Önceki İçerikGüçlü Kadın Güçlü Adana
Sonraki İçerikPROGNOZ (ŞİİR)
1958 yılı, İstanbul doğumludur. Üniversite yıllarında, 1978’de, Cumhuriyet gazetesinde gazetecilik mesleğine başladı. Yedek subay olarak tamamladığı askerlik görevi sonrasında bir süre serbest ticari faaliyette bulundu, ardından 1998’de ABD’ye ailece göç etti. CBC-TV kanalının Indiana Eyaletindeki haber dairesinde çalıştı ve bu arada, Purdue Üniversitesi’nden almakta olduğu siyasal bilgiler üzerine non-credit doktora derslerine devam etti. Şenol, Gazi Üniversitesi Ekonomi Fakültesinde lisans eğitimden sonra, İstanbul Üniversitesi SBF’de yüksek lisans ve doktora eğitimlerini tamamlamıştır. 2010 yılında Kanada’ya taşınan M.Şenol’un yaşamı, 2016’dan beri, bu ülkeyle Türkiye-İstanbul arasında geçmektedir. 2008-2009 yıllarında Kadir Has Üniversite’sinde üç sömestir boyunca sosyal bilimler/iletişim kuramları üzerine dersler veren M.Şenol’un yedisi roman olmak üzere basılı 12 kitabı bulunmaktadır; Türkiye’nin Altın Kitaplar, Papirüs, Alfa, Ayrıntı gibi seçkin yayınevlerince basılıp yayınlanmıştır. Uluslararası Pen Yazarlar Birliği üyesidir. Serbest olarak hâlen yazılarıyla Cumhuriyet’te gazeteciliğe devam etmektedir; edebiyat, siyasal bilim ve kültür dergilerinde pek çok sayıda makalesi yer almıştır.