Ateş Uslu’nun Yordam Yayınları’ndan 2021 Ekim tarihinde yayımlanan üç ciltlik Siyasal Düşüncelerin Toplumsal Tarihi çalışması bu alandaki diğer çalışmalardan yöntem seçimi ve kaynak kullanımı açısından ayrılmaktadır. Tarih bahsini, bir anlatıya dönüştüren tarihçidir; bu haliyle mevcut çalışma hem tarih yazma stratejisi hem de düşünceler tarihine yaklaşma biçimleri açısından özgün okumalar içermektedir. Bu kısa değerlendirme yazısı kitabın temel karakteristiklerini ortaya koyma amacını taşımaktadır.

Ateş Uslu’nun kitabında üçlemeler önemli bir yer tutmaktadır. Kitap ilkin üç ciltten oluşturmaktadır: “İktidarı Tanrılaştırmak, Eskiçağ’dan Feodalizmin Krizine”, “Özgürlük, Güvenlik ve Birey (1300-1789)” ve “Soyut Evrenselciliğe Karşı Eşitlik Talepleri (1789-1917)”. Bu üç cilt de kendi içlerinde üç ana kısma ayrılır. Birinci cilt örneğin “Toplumda, Doğada ve Ötesinde İyi Yönetimi Aramak”, “Eşitsizlik ve Tahakküm İdeolojileri” ve “İnanç, İktidar ve Ticaret” olarak üç bölümden oluşurken, bu üç kısım da kendi içlerinde üç bölüme ayrılır. Mesela, Cilt II, Kısım I şu üç bölümü bünyesinde taşır: “Moğol Akınlarının ve Kara Ölüm’ün Gölgesinde”, “Kapitalizme Geçişler: XVI. Yüzyılda Avrupa” ve “Haraççı-İktacı İmparatorluklar ve Merkeziyetçi İdeolojiler (İslam Dünyası ve Asya, XVI. Yüzyıl”. O halde kitabın biçimsel bölümlemeleri üç tane ayrı üçleme üzerine yaslanmaktadır. Okur bu üçlemeleri takip etme suretiyle kitabı okuyabilir.

Bunun yanında, üçlemelerin sadece biçimsel özelliklerle sınırlı kalmadığını belirtmemiz gerekir. Çünkü kitabın ana kavramsal şeması da üçlemeler üzerine kuruludur. Ateş Uslu’ya göre üç temel etkinlik biçimi söz konusudur: “Üretim, yeniden üretim ve yönetim”. Uslu’nun kavramsallaştırması açısından bu üç etkinlik biçimi aynı zamanda tahakküm ilişkilerinin de kaynağında bulunmaktadır. Üretim süreçlerinde mülk sahipleri, yeniden üretim süreçlerinde erkekler ve yönetim süreçlerinde ise yasayı yapan yöneticiler sırasıyla mülksüzler, kadınlar ve yönetilenler üzerinde hakimiyet kurmuşlardır. Sınıflı toplum, patriyarkal toplum ve yöneticili toplumun karmaşık ilişkilerini tahakkümün üretildiği tarihsel düzlemlerde ortaya koymayı amaçlayan kitap “siyasal düşüncelere” de bu doğrultuda yönelmektedir.

Kitap “siyasal düşünceleri”, “toplulukların bütününü ilgilendiren konularda karar alma süreçlerine, toplumsal yaşamın nasıl iyileştirilebileceğine, yöneticinin niteliklerinin neler olduğuna ve siyasal iktidarla ilgili pek çok başka konuya ilişkin düşünceler” olarak tanımlamaktadır. Bu haliyle kitap bir felsefe tarihi ya da politik felsefe tarihi olma iddiasında değildir. Daha çok felsefe metinlerindeki “siyasal düşüncelerin” toplumsal ve tarihsel izdüşümlerini şiir, tiyatro vesöylev metinleriyle belirli bir simetri içerisinde tutarak inceleme amacını gütmektedir. Dolayısıyla bu çalışma, Robert C. Solomon’un K. Higgins’le birlikte yazdığı Felsefenin Kısa Tarihi(1996) kitabında olduğu gibi, 19. yüzyıl Avrupa merkezli felsefe tarihi yazımlarının bir eleştirisi olarak yeni ve alternatif bir felsefe tarihi anlatmak çabasından ziyade “Siyasal Düşünceler Tarihi” adıyla yayımlanmış kitapların bir eleştirisini sunmaktadır. Uslu’nun diğer siyasal düşünceler tarihyazımlarına eleştirisi iki düzlemde ortaya konulabilir: Birincisi “Batı merkezli bir siyasal düşünce anlatısı yerine karşılaştırmalı bir anlatı”, ikincisi ise “büyük düşünürler eksenli bir anlatıya karşı bir duruş”.

Ateş Uslu, bu iki tipteki siyasal düşünceler tarihi anlatılarının eleştirisini sorgularken her şeyi içine bütünlüklü bir şekilde alma arzusu taşıyan toplumsal ve karşılaştırmalı bir yöntem benimsemektedir. Uçları yakınlaştırma gayreti, farklardaki aynılıkları gösterme yaklaşımı Lukács, Horkheimer ve Wood gibi düşünürlerden alınan kavramlarla düşüncesini desteklemektedir. “Bütünlük”, “diyalektik” ve sıfat olarak “toplumsal” (“toplumsal gerçeklik”, “toplumsal tarih”, “toplumsal varlık”, “toplumsal alan”, “toplumsal yaşam”, “toplumsal yapı”, “toplumsal olay”, “toplumsal çelişki”, “toplumsal bağlam”, “toplumsal formasyon”, “toplumsal cinsiyet”,“toplumsal ilişkiler”, “toplumsal tabakalar”, “toplumsal düzen”, “toplumsal kurumlar”, “toplumsal gerçeklik”, “toplumsal eşitsizlik” vb. gibi kavramlar ve tamlamalar bütün yolların bağlandıkları ana kavşaklar olarak durmaktadır. Üçlemelerdeki tarihsel çözümlemeler bütünlük, diyalektik ve toplumsal(lık) gibi sihirli kavramlarla ilişkilerin anlaşılmasına gayret etmektedir.

Kitap övgüyü hak eden oldukça özgün bölümler barındırmaktadır. Siyasal düşünceler incelemesi dünya coğrafyasının tamamına yayılma amacı gütmektedir: Çin, Hindistan, Latin Amerika, Afrika ve Doğu Avrupa gibi alanlara temel kaynaklar üzerinden bakılmaktadır. Her bölüm sonunda bulunan kaynakça ile bibliyografya ayrımı birincil kaynaklarla ikincil kaynaklar arasında bir ayrımı gösterir niteliktedir. İslam Siyasal Düşüncesi, Hint ve Uzak Doğu kısımları karşılaştırmalı bölümlerle birlikte kitaptaki özgün yaklaşımın artılarının öne çıktığı sayfaları oluşturmaktadır.

Sonuç olarak bu özgün çalışma bir tarih çalışmasıdır ve düşüncelerin bağlamlarını ortaya koymaya çalışmaktadır. Kitap böylelikle bazı soruların tartışılmasına da zemin hazırlamaktadır. Bu sorular kısaca şu şekilde dile getirebilir: Bağlamı olmadan düşüncelerin çıkışını anlamak mümkün değildir ancak bütün düşünce üretimi bağlamıyla açıklanabilir mi? Düşünceler üretim bağlamlarının anlamlarına indirgenebilir mi? Başka bir tartışma çerçevesi ise felsefe kavramına ilişkindir: Her tür düşünce etkinliği felsefe olarak adlandırılabilir mi? Horkheimer, Akıl Tutulması’nda “[f]elsefenin tanımı yoktur (…) felsefeyi tanımlamak, onun söyleyeceklerini açıkça sayıp dökmekle birdir” diye yazmaktadır ama şunu da ekler : “yine de, gerek tanımlar gerekse felsefe üzerine birkaç söz, felsefenin oynayabileceği rolü biraz daha aydınlatabilir. Aynı zamanda, doğa ve zihin, özne ve nesne gibi soyut terimleri nasıl kullandığımızı daha iyi anlatabilir1. Horkheimer, çağının ontolojizmine de pozitivizmine de karşı çıkarken felsefe kavramını, soyutlamaların kendi güncel görevleri çerçevesinde tanımlanması olarak düşünür. Bu yüzden felsefeyi herhangi bir düşünce şekli tanımının içerisine sokma, felsefeye “görev” olarak tayin edilebilecek “toplumsal” rolünü zayıflatma riskini de barındırmaktadır. O halde Ateş Uslu’nun bu tarihsel anlatısı, daha da genişletilebilecek bu tarz soruların sorulmasına izin vererek tarih ve kavram arasındaki ilişkinin olgusallık lehine ayrıştırılmasının büyük bir hata olduğunu kanıtlamaktadır.

1 Max Horkheimer, Akıl Tutulması, çev. O. Koçak, İstanbul: Metis, 1998, 171. Max Horkheimer, Eclipse of Reason, London, New York: Continuum, 2004, 112.

Ateş Uslu, Siyasal Düşüncelerin Toplumsal Tarihi, İktidarı Tanrılaştırmak (Eskiçağ’dan Feodalizmin Krizine), Cilt 1, İstanbul: Yordam Kitap, 2021. 478 sayfa.

Ateş Uslu, Siyasal Düşüncelerin Toplumsal Tarihi, Özgürlük, Güvenlik ve Birey (1300-1789), Cilt II, İstanbul: Yordam Kitap, 2021. 511 sayfa.

Ateş Uslu, Siyasal Düşüncelerin Toplumsal Tarihi, Soyut Evrenselciliğe Karşı Eşitlik Talepleri (1789-1917), Cilt III, İstanbul: Yordam Kitap, 2021. 511 sayfa.