İrfan Önürmen, yaşadığımız çağı tanımlayabilecek referanslar ile kurguladığı yapıtlarını, malzemenin anlam katmanlarıyla ustalıklı bir şekilde ilişkilendirerek, güçlü romantik bir duyarlığı öne çıkarmaktadır. Gündelik olanın doğasına odaklanmakta, onun, kent kültürü, dil ve kavram bileşenleriyle deneysel yorumunu ortaya koymaktadır. Önürmen, figür kaynaklı resim geleneğinin sınır ve olanaklarını, çağımıza özgü sorunsallarla kurcalamakta; bunu kendisine özgü bakış, yaklaşım ve...
Son Yazılar:
György Lukács’ta Devrimci Öznelliğin Marksizmi
Korku komedisi “The Menu” gurmece züppeliği irdeliyor
DÜNÜ, BUGÜNÜ, YARINIYLA AİLE
An Olarak Sahne, Hafıza Olarak Sinema: İki Aracın Ayrışan Estetiği
Masalların ve rüyaların yönetmeni: Leos Carax
Resim sanatının sokak çocuğu Rulez Duande Galeri’de
VEYSEL BATMAZ YOUTUBE KANALINDA ARİF DİRLİK’İ ANLATIYOR…
Kum Saatleri (Öykü)
ŞİİRDEN TABLOYA YANSIYAN “SİS”Lİ BİR BAKIŞ
İsla-Rokoko: Bir Çöküş Estetiği
Paul Tillich: Kategorilerin Ötesinde Bir Adam
Sineklerin Tanrısı: Güç Mücadelesinin ve Medeniyetin Kırılganlığının Alegorisi
Peki Amerika’daki Madun Konuşabilir mi? Kurtlarla Dans Filmi Üzerine Notlar
DÜNYA İŞÇİLERİNİN GENERALİ FRİEDRİCH ENGELS
Hepimiz o yırtıktan düşüverdik Yeraltı’na!
Abbas Kairostami: İslam Cumhuriyeti’nin Caudine Çatalları Altında Bir Kaleydoskop
Bir Parasız Yatılının Kuşatması
ARTANKARA 2024 ULUSLARASI ÇAĞDAŞ SANAT FUARI: BİR ELEŞTİRİ
Dil ve Kültürün Ayrılmazlığı: Speak No Evil
Yazar: $ s (Hayri Esmer)
Göstergelerle Tasavvur Edilen Bir Dünya
Halil Akdeniz’in sanatı, kültürün göstergeler üzerinden okunarak, düşünsel yaklaşım zemininde biçimlendiği deneysel arayışın ürünüdür. Çağdaş sanatın yeniden biçimlendiği bir süreçte tarih, kültür ve dil bileşenlerinin simgesel kodlar ile yeniden yorumunu ortaya koymaktadır. Özellikle kullandığı malzeme çeşitliliği, tuvale eklemlediği elemanlar, verili olanı dönüştürme arzusu ve mekanla kurulan ilişkilerde oluşan radikal dönüşüm, onun bu çabasının ayrıcalıklı bir...
MEHMET YILMAZ’IN YAPITLARINDA İMGE, KİMLİK ve DİL SORUNSALI
Mehmet Yılmaz’ın sanatı, özyaşamöyküsünün dinamizminden esin alarak, içinden geçtiğimiz zamanın sorunu haline gelmiş imge, kimlik, mekân ve dil sorunlarına odaklanmış; bunların nasıl bir mecrada hayat bulacağı arayışıyla biçimlenmiştir. Dil ve yapıtın bileşenlerine ilişkin sorular sorarak tartışması ve yeni ilişkilere evrilmesine olanak tanıması, Yılmaz’ın adeta karakteristik bir bakışı gibi durmaktadır. Dolayısıyla da radikal bir değişimi kaçınılmaz...