İyi mi kötü mü orasını hâlâ bilmiyorum:) Kalemi bırakmışken alayım… Süslü cümleler kurayım! Kırayım cümleleri, yeniden yapayım! Mahir de değilim aslında… Eee sonra? Okurum ben. Bazen de yazar. Çizerim aynı zamanda, insanları da… Eskilerin dediği gibi bir kalemde hem de! “Yamukluğa dayanamam!” Yazdan kalma beyaz ‘bukalemle’ yazmaya başladığımda, belki de hayatta en çok seni sevecektim....
Son Yazılar:
György Lukács’ta Devrimci Öznelliğin Marksizmi
Korku komedisi “The Menu” gurmece züppeliği irdeliyor
DÜNÜ, BUGÜNÜ, YARINIYLA AİLE
An Olarak Sahne, Hafıza Olarak Sinema: İki Aracın Ayrışan Estetiği
Masalların ve rüyaların yönetmeni: Leos Carax
Resim sanatının sokak çocuğu Rulez Duande Galeri’de
VEYSEL BATMAZ YOUTUBE KANALINDA ARİF DİRLİK’İ ANLATIYOR…
Kum Saatleri (Öykü)
ŞİİRDEN TABLOYA YANSIYAN “SİS”Lİ BİR BAKIŞ
İsla-Rokoko: Bir Çöküş Estetiği
Paul Tillich: Kategorilerin Ötesinde Bir Adam
Sineklerin Tanrısı: Güç Mücadelesinin ve Medeniyetin Kırılganlığının Alegorisi
Peki Amerika’daki Madun Konuşabilir mi? Kurtlarla Dans Filmi Üzerine Notlar
DÜNYA İŞÇİLERİNİN GENERALİ FRİEDRİCH ENGELS
Hepimiz o yırtıktan düşüverdik Yeraltı’na!
Abbas Kairostami: İslam Cumhuriyeti’nin Caudine Çatalları Altında Bir Kaleydoskop
Bir Parasız Yatılının Kuşatması
ARTANKARA 2024 ULUSLARASI ÇAĞDAŞ SANAT FUARI: BİR ELEŞTİRİ
Dil ve Kültürün Ayrılmazlığı: Speak No Evil
Yazar: $ s (Jale İris Gökçe)
“ANAÇ TAVUK SENDROMU” YA DA “BİR EVCİLİK OYUNU”
“Anaç Tavuk Sendromu” adlı bir yazıya oturdum. Bu Sendromdan muzdarib ama bunun farkında bile olmayan didaktik, baskın, erkek(!) ve dişi karakterlerle ilgili. Civcivleri de olan aynı zamanda. Ya da çevresindeki herkesi, özellikle partnerlerini civciv olarak gören. Laf aramızda vay o partnerlerin haline! Yıllardır yazacağım derim, hep aynı şey olur… Ama bu kez, bu Sendromu yazmalıyım!...
KENDİLİK BİLİNCİ YA DA SANATÇININ SORUMLULUĞU VE NE’LİĞİ ÜZERİNE
Hekimlik andı “yaşamımı insanlığın hizmetine adayacağıma” diye başlar ve devam eder : “Hastamın özerkliğine ve onuruna … İnsan yaşamına en üst düzeyde saygı göstereceğime …” Bu gibi meslek alanları için kabul edilmiş etik kuralların sanat ve “sanatçı” için de geçerli olduğu üzerinde ise nedense hiç durulmaz: Ne Türkiye’de, ne de dünyada. Bundan dolayı gün geçmiyor...