Akademi özgür düşüncenin mezarlığıdır- demişti Ömer Uluç. Doğru ama eksik bir tespit, çünkü bilimsel, disipliner, uzmanlaşmış, depolanmış bilginin iktidarı olarak akademi aynı zamanda katil ve kurbanının mezar kazıcısı olmakta ister; her ne kadar bu suçları hiçbir zaman üstlenmeye gönüllü olmasa da… O uygar dünyanın ve onun grift iktidar ağının ona verdiği oyunu büyük söylemler,...
Son Yazılar:
György Lukács’ta Devrimci Öznelliğin Marksizmi
Korku komedisi “The Menu” gurmece züppeliği irdeliyor
DÜNÜ, BUGÜNÜ, YARINIYLA AİLE
An Olarak Sahne, Hafıza Olarak Sinema: İki Aracın Ayrışan Estetiği
Masalların ve rüyaların yönetmeni: Leos Carax
Resim sanatının sokak çocuğu Rulez Duande Galeri’de
VEYSEL BATMAZ YOUTUBE KANALINDA ARİF DİRLİK’İ ANLATIYOR…
Kum Saatleri (Öykü)
ŞİİRDEN TABLOYA YANSIYAN “SİS”Lİ BİR BAKIŞ
İsla-Rokoko: Bir Çöküş Estetiği
Paul Tillich: Kategorilerin Ötesinde Bir Adam
Sineklerin Tanrısı: Güç Mücadelesinin ve Medeniyetin Kırılganlığının Alegorisi
Peki Amerika’daki Madun Konuşabilir mi? Kurtlarla Dans Filmi Üzerine Notlar
DÜNYA İŞÇİLERİNİN GENERALİ FRİEDRİCH ENGELS
Hepimiz o yırtıktan düşüverdik Yeraltı’na!
Abbas Kairostami: İslam Cumhuriyeti’nin Caudine Çatalları Altında Bir Kaleydoskop
Bir Parasız Yatılının Kuşatması
ARTANKARA 2024 ULUSLARASI ÇAĞDAŞ SANAT FUARI: BİR ELEŞTİRİ
Dil ve Kültürün Ayrılmazlığı: Speak No Evil
Yazar: $ s (Rafet Arslan)
Neden Türk Sürrealizmimiz Yok- Tarihsel Bir Suikast Hikayesi
Eğer 1940’lı yıllarda Mısır’dan Kanarya Adalarına küresel olarak kök salmış Gerçeküstücülüğün ülkemizdeki tarihini araştırmak istiyorsak; bu soruşturmanın başlayacağı yer kuşkusuz neden bu topraklarda Gerçeküstücülüğün (ya da küresel ve özgün-yerel hiçbir avandgard’ın) gerçekleşemediğidir. Öncelikle, uzun yıllar boyu düşünce dünyamızın köşe başlarını (Ece Ayhan’ın deyimiyle ‘değnekçilik’ yapmış) tutmuş edebiyatçıların, eleştirmenlerin başta Gerçeküstücülük olmak üzere avandgard karşısında...
Geleceğin Anahtarı Varoşlarda Kitli
İnsan aklının hakikati kavrama süreci, bilgi ve gelişimden öte bir idrak süreci; kuşaktan kuşağa genetik hafıza ile aktarılan ama uygarlık ve ilerlemenin tozu dumanı arasında perdelenen kadim hakikati yeniden hatırlama süreci. Bugün dünyanın haline dair algıladığımız neredeyse tüm kaygılar çağlar önce eski Yunan uygarlığında da dile getirilmişti: iktidar, mülkiyet, devlet aygıtı, bencillik, ikiyüzlülük, gaddarlık, savaş,...
Hippie Sadizmine Karşı Ağır Metalin İntikamı!
Panos Cosmatos’un Mandy filmi basit gözüken bir senaryo çatısı içerisinde zekice örülmüş kodlar ve göndermeler vasıtasıyla asıl gizil ajandasını izleyicisine hücre hücre duyumsatan bir korku sineması şaheseridir. Toplumsal realiteden kendilerini soyutlayıp doğanın yabanında, basit ve spritüel olana açık bir yaşam seçmiş bir çiftin (Mandy ve Red) huzurlu dünyasının, hippie artığı hastalıklı bir tarikat tarafından cehenneme...
Tutkuların Filozofisine Giriş
Charles Fourier; sıralamayı, bölümlemeyi, haritalamayı çok sever. Çünkü o tüm evreni bütünsel bir senfoni olarak tasarlamıştır. Bu senfoniyi bedeninin ve ruhunun tüm algıları ile hissetmiş; işitmiştir. Bütün tutkuların en başına; hepsini kapsayan ve çağıran Birlikçiliği koyması tesadüf değildir. Aksine çabası, uygarlığın dağıttığı birliği, yani insan yaşamının da dâhil olduğu evrensel birliği yeniden tanzim etmeye çalışmaktır....
Fetişizmin Parçalı Atlası
“bütün yanlıştır.” T. Adorno Ataerkil ve sınıflı toplum düzenleri makro çıkarımlar üstüne kuruludur. Bedenin ve ruhun bütünlüğü, varlığın dünya ve tanrı ile bütünlüğü. İnsanın evrenin merkezinde oluşu, doğanın ve diğer canlıların efendisi oluşu ve bu gücü tek merkezde toplaması… Sistem; toplaya toplaya tek bütüne ulaşma idealiyle ilerler, bunun karşısında anarşi ile bütünü parçalara ayırma, minörlükleri...
Yüksel Arslan’ı Sanat Tarihinden Kurtarmak
Kuşkusuz, Anadolu’nun yarattığı en delişmen zekâlardan biriydi Yüksel Arslan. Batılı onun yaban dilini dünya sanatının nadide bir parçası olarak seçip, tarihini çoktan süsledi. Doğduğu topraklar ise hep ona kendinden yaban ola geldi. Arslan’ın 50 yıllık yaşam uğraşının, ustalığının ve çıraklığının Batı tarafından kriptosunun çözümlenememesi bir noktada normal; kendi ülkesinde idrak edilememesi ise hazindir. Okuyacağınız bu...
Dijital Ekranda 21. Yüzyıl Kartpostalları- Geri Dönüyor!
Sosyal medya çalışıyor… Herkes göstermek istiyor, herkes kendini anlatmak istiyor, herkes teşhir etmek istiyor; herkes herkesi istiyor ve hiç kimseyi istemiyor. Ne yaparsa yapsın herkes çok yalnız, herkes çok anlamsız; yaşama bahaneler aranıp duruluyor, top taca atılıyor, gerekçeler türetiliyor, erekler çıkarılıyor,amaçlar diziliyor- sonuç sıfır. Hiç kimse kendisi ile baş edemiyor. Yoğun hisler içinde kıvranan...
Yaratıcı Bir Faaliyet Olarak Delilik ya da Karanlık Kahkahanın Cazibesi
Dünyanın bir yerinde, zamanın akışının bir anında doğmuşuz. Doğduğumuzdan beri üstümüze kimlikler atılmaya başlıyor ve bizse onları sürekli üstümüze giyiyor- giyiyoruz. Yıllar geçtikçe toplumun, ailenin, koşulların üstümüze bindirdiği yükler ağırlaşıyor, önce hareket etmekte zorlanıyoruz, sonra ise nefes almakta.. Sonra bir bakmışız ki, üstümüze binen/bindirilen kimliklerin yaratığı sahte ben’liklerin, gerçekliklerin hamalı olmuşuz. Omzumuzu kaplamış yükler, çıkıyoruz...
İtiraf Ediyorum!
“Aramızdan kim Bayan Nina Simone’un intikamını alacak? Bu gece kulüpten taze et var Tanrı ölü denizlerimizi korusun” god bless our dead marines / silver mt zion İtiraf ediyorum; Geçmişi boşlukta karışan bir toz zerresi gibi yaşayıp; ardımda bırakıyorum. Çok az anı kalıyor, çok az insan; çok çok az an. An’a –o en devrimci cümleye- dair...