Gece gizemli, sırdaş ve hüzünlüdür. Gece duyguları yoğunlaştırandır, hayal gücünü besler, hele bir de yalnızlık eşlik ederse geceye, duygusallık, hüzün, özlem daha da artar geceleri. Yazma zamanıdır gece, kendi sesinizi, kendi kalbinizi dinleme zamanı. Ahmet Hamdi Tanpınar geceleri yazarmış, karanlı demlendikce, müsveddeler dökülürmüş masasının üzerine, ağzına kadar izmarit dolu bir kül tablası, tekrarlanan bir fincan kahve eşlik edermiş ona sabahlara kadar. Bir de tabii kedisi…
Nazlı Eray Aydaki Adam adlı kitabında yazarın biyografisinden yola çıkarak yazarı anlatırken odasını, yazma ortamını, dostlarını kitabın kurgusuna ustaca yerleştiriyor. Beyoğlu’nda Tüneldeki Narmanlı Han’da tek göz bir odada yaşayan Tanpınar Eray’ın Aydaki Adam adlı fantastik romanı ile adeta yeniden hayata dönüyor.
Gerçek hayat ile yazarın hayal gücünde yeniden yapılandırılmış Tanpınar dönemi arasındaki gelgitler, okura adeta Binbir Gece Masalları tadında keyif veriyor. Araştırmaya dayanan kitapta yazarın arkadaşları, çalışma hayatı, ilişkileri ve ölümünden sonra olan gelişmeler Nazlı Eray’ın güçlü kurgusuyla daha derin ve etkileyici bir hal almış.
Hayali dünyaya geçişleri anlattığı bölümlerde yazar geceleri Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Narmanlı Han’daki odasına gider. Anahtar paspasın altındadır, anahtarı alır odaya girer ve okura odayı anlatmaya başlar. Gazete kağıtları ile kapatılmış küçük karanlık oda rutubetli ve kasvetlidir. Masa üzerindeki izmarit dolu kül tablası, ilaçlar, boş kahve fincanı, rastgele atılmış müsveddeler yazarın içinde bulunduğu koşulların ruhsal durumunu da yansıması yönünden çok önemlidir.
Roman kahramanları ilerleyen bölümlerde birer birer eklenir romana. Romanda gerçek hayattaki kişiler ile hayal alemindeki kişiler olay örgüsü içinde birbirinden ayırt edilemeyecek kadar canlı görünürler. Herhangi birinin gençlik hali bir an karşınıza çıkar; örneğin bir bölümde Duşize hanımın otuz yaş hali gözünüzün önüne gelir, bir başka bölümde Tanpınar Lebon Pastanesi’ne gelir ve anlatıcı ile karşılaşır. Fantastik romanın en yaratıcı tipleme örneklemeleri görülüyor Aydaki Adam’da. Kurgu mu gerçek mi ikilemi yaşanıyor okurken.
Adalet Cimcoz ile Tanpınar’ın arkadaşlığı da en ilginç bölümlerden biri. Bir dönemin aydın kesimini anlatan bölüm olması yönüyle de dikkat çekici. O dönemin bohem hayatı anlatılıyor bu bölümde. Adalet Cimcoz’un evinde yapılan toplantılardan Aydaki Kadın romanı doğmuş gibi görünüyor, sanki Tanpınar romanında kendini anlatmış. Romandaki yazar Selim neden Tanpınar olmasın ki? O yıllarda çekilen Türk filmlerini Adalet Cimcoz’un seslendirme konusunda ki başarısını insan ilişkilerini yansıtması yönünden çok önemli ayrıntılar taşıyor.
Nazlı Eray her iki dönemi, Tanpınar’ın yaşadığı dönem ile bugünü kitapta bir araya getirirken iki dönem arasında sağlam bir ilişki kurabilmiştir. Kurgu gereği CD’lere kaydedilen insan belleklerinin görüntülerinin projeksiyonla aya yansıtılması gibi yeniliklerle Tanpınar’ın yaşadığı dönem ile günümüz arasında bir ilişkilendirme yapmış. Roman kahramanlarından Arif, Tanpınar’ın günlüğünden seçtiği yazıları ayın yüzüne projeksiyon ile yansıtırken, bu çalışma ile ilgili bir kursta öğrenciler bu yazıları okumaya çalışmaktadır. Amaç ayın yüzeyindeki Tanpınar yazılarını çözmek ve Türkçeye kazandırmaktır. Yine kurgusal olarak anlatıcı Tanpınar’ın odasında telefonuna bırakarak onunla iletişim kurmaya çalışmış zaman zaman hayali ile konuşmuş. Öte yandan anlatıcı Lebon Pastanesi’nde tanıştığı bir garsonun eski Türkçe bilmesi sayesinde Tanpınar’ın günlüğünde yazılanları çözmeye başlamıştır. Eski ve yeni, geçmiş ve bugün birbirine karışmıştır. Fantastik roman deneyimi olarak oldukça başarılı olan kitap kurgusu ve karakterleri ile de sağlam bir zemine oturmuştur.
Tanpınar’ın Cumhuriyet dönemi romancıları içinde en iyi, en etkileyici romancılardan biri olması onun romanlarını gerçek hayat üzerinden yazması ve çok iyi bir gözlemci olmasındandır. Aslında anlatılanlar kendi hayatının romana yansımasından başka bir şey değildir.  Duygusal hayatındaki fırtınalar romanlarındaki karakterlere birebir yansımıştır. Dönemin ekonomik yapısı onun hayatını da etkilemiştir 1901-1962 yılları arasında yaşayan yazar sürekli ekonomik çıkmazlar, borçlar ve borçlardan kurtulmayı çabaladıkça yaşadığı bunalımlardan etkilenmiştir.
Güzel Sanatlar Fakültesinde hocalığı sırasında hayatını kaybettikten sonra geriye bıraktığı müsveddeler, bir bavul içinde 20 yıl kardeşinde beklemiştir. 20 yıl sonra dostlarının çabasıyla geriye kalan 4.000 adet müsveddeden Aydaki Kadın romanı yazılmıştır. Güler Güven’in emeğiyle müsveddelerden uzun uğraşlar sonucu toparlanan bir romandır Aydaki Kadın.
Aydaki Kadın ve Aydaki Adam romanlarında Tanpınar ile Nazlı Eray’ın buluştukları nokta o dönemin İstanbul’unu anlatmak. Beyoğlu, Şişli, Maya Sanat Galerisi, meyhaneler, mağazalar derken okur kendini her iki dönemde de yaşıyor gibi hisseder. Kitap fantastik roman özelliğinin dışında Tanpınar’ı en iyi anlatan bir biyografik roman olma özelliğini de taşıyor.
Aydaki Kadın romanı 1975 yılında basılıyor; tesadüf budur ki 1975 yılı ilk kez o yıl kadın yılı olarak kutlanıyor. İki yıl sonra 1977 de Birleşmiş Milletler genel kurulunda 8 Mart “Kadın Hakları ve Uluslararası Barış Günü” olarak kabul ediliyor. Bu kitapla Tanpınar’ın kadın hareketine de bir selamı var gibi görünüyor.
*ERAY, Nazlı. (2015). Aydaki Adam Tanpınar. 6.bs., İstanbul: Doğan Kitap.
Günlüklerin Işığında Tanpınar’la Başbaşa. (2015). (Haz.İnci Enginün –Zeynep Kerma
*TANPINAR, Ahmet Hamdi. (2015). Aydaki Kadın. (Haz.Güler Güven). 3.bs., İstanbul:
Dergâh Yayınları.