Ana Sayfa Litera Bican Kadar Bir Boşluk (Şiir)

Bican Kadar Bir Boşluk (Şiir)

Bican Kadar Bir Boşluk (Şiir)

Sen şimdi bir kahvaltı sofrasında

Mutsuzluğumu unutmuşsundur

Tuz ile domates arasında bir elin

Bir elin okşamıştır saçını sevgilinin


Yalnızlığı
ma üfledi ölüm

Çoğalttı içimdeki kö

Bican öyle hafifti ki

Hafifçe kaydı gitti

Ağır bir yoksunluk duygusu bırakınca

Yüreğim çatladı sanki

Kuşlar gerindi, gök aynı aldırmazlığında


Her sigara son gibi

İyi günlerin sonu

Sanki bundan sonra sevinecek bir şey kalmadı

Yoksulluk, salgın, borç harç ve ölüm

Mahşerin atlıları gelecek benim için dörtnala

Ben ki çocukken kıyameti görmek isterdim

Bir küçük kıyamet şimdi dünyamda


Aşk beni kurtarır mı bir daha

Bir daha açar mı korkunç yazda çiçeklerim

Kurak bir iklimdi zaten çöl oldu kalbim burada

Onda yepyeni bir vaha kurar mı o ılık suyun


Yanıldım sanki hayatta

Oyundan çıkartıldım

Kim yarışmaya kalksa

Birinciliği ona bıraktım

Yaşadım mı bilmiyorum belki yanıldım kaldım

Hasret, ayrılık ve göçlerin avucunda

Şimdi şu benim gözlerim” diye yazmak isterdim


Şimdi şu benim g
özlerim

Bir hüzün tutturmuş

Bir kara sevda kuşanmış geliyorlar

Sabahın sarsıntısı ondan

Doğumun ölümü kovuşu budur


Afiyet olsun, iyice sindir mutlu günleri

Benim gündüzüm de yeterince karanlık

Bırak kurtar kendini Marsın şiddetinden

Öfkeme saygı duy

Aşkım zaten ağır

Batıyorum göğsünün okyanusunda

Yelkensiz, acılı ve ağır ağır…

_____

ERKAN KARAKİRAZ’IN YORUMU

Aslıhan Tüylüoğlu’nun Bican Kadar Bir Boşluk başlıklı şiiri, karşıtlarıyla var olan kavramları kurcalayarak ilerliyor. Bican ismiyle özel bir imaj olarak karşılığını bulan varlığın yitirilişinin anlamlandırılması, ancak şairin hayatına dâhil oluşuyla açıklanarak gerçekleştirilebiliyor. Şiir okurunun karşısında duran anlama/anlamlandırma engelleri listesinde belki de başa oynayan birincil unsurlardandır özel imajlar. Tüylüoğlu, ölümüyle şiirinin konusu ettiği varlığı -e, hadi açıklayayım, kedisini- dizeleriyle ölümsüzleştirme, anısını yaşatma güdüsüyle yola çıkmış gibi görünüyor. Bir kayıptan başka başka kayıplara, bir yastan varolmanın sancısına varan bir güzergâhı takip ediyor şiir boyunca; ara duraklarda aşkla buluşup, Süreya’dan dolu dolu bir dize ödünç alıp onu kendi diline tercüme ederek Venüs’ten Mars’a sitem ediyor: “Şimdi şu benim gözlerim/ Bir hüzün tutturmuş/ Bir kara sevda kuşanmış geliyorlar” (Süreya evrenindeki karşılığı,Ah şimdi benim gözlerim/ Bir ağlamaktı tutturmuş gidiyor” bu dizenin). Dünyayı sırtında taşıyan bir şiir Bican Kadar Bir Boşluk. Kendini kendiyle var eden, kendiyle dağıtıp parçalayan ve kendinden doğup yenilenen. Bütün şairler bilir: şair, çoğu zaman teselli arar; ancak bulur bulmaz da hiç aramamışçasına elinin tersiyle itiverir. Şiir, şairin uzvudur. Tüylüoğlu, o uzvu ehlileştirmeden, yas acısıyla okşuyor.

Kapak: Kerem Ağralı

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl