Şehrin tokluk yerinde perdeler çekili sürekli

Sen yürümekten başka bir şey düşünemezsin.

 

Orada duvar garip bakar insana

Sen yürümekten başka bir şey düşünemezsin.

 

Karanlıklar küstahça dökülür balkonlardan

Sen yürümekten başka bir şey düşünemezsin.

 

Yarım yüzyıldan fazla insanın içindesin belki

Sen yürümekten başka bir şey düşünemezsin.

 

Üzerine düşecek bütün göz kamaştırıcı elmaslar

Sen yürümekten başka bir şey düşünemezsin.

 

Bir gün yürümekten bıkacak sahip oldukların

Sen yürümekten başka bir şey düşünemezsin.

 

Sonunda duracaksın, durmak ayak sesleri zihnin

Sen yürümekten başka bir şey düşünemeyeceksin.

 

 

 

_____

 

 

ERKAN KARAKİRAZ’IN YORUMU

Mehmet Akay, edebiyat ve felsefede sıkça karşımıza çıkan yürüyüş izleğine, ters perspektiften, caddelerden bakıyor. Akay, duyarsızlığı, tutsaklığı, ıssızlığı, kalabalıkları hesaba katarak büyütüyor Caddeler başlıklı şiirini. Kısacık anlarda donup kalmış görüntülerden devingen, devasa anlamlar çıkarıyor. Şiir, şehrin varsıl kesiminde kök salmış rezidansların birinde yaşayan tuzu kuru herhangi bir varlığa ait herhangi bir evin içinde başlıyor; perdelerden kayıyor, duvardan sekip balkonun karanlığına iniyor; sonra dengesini kaybedip balkondan aşağıya doğru düşmeye başlıyor; insanlık tarihini, açgözlülüğün, hazzın, sömürünün tarihini, yalanın, aldatmanın tarihini düşünüyor ve nihayetinde sertçe yere çarpıyor! Sonunda duracaksın, durmak ayak sesleri zihnin! Bu akış, aynı zamanda bir yürüyüş provası niteliği taşıyor. Yürümekten başka bir şey düşünemeyen bir zihinde. Akay’ın yürüyüşünde, fikirler, düşünce uçuşmaları, politik göndermeler ve toplumsal eşitsizlikler yüklü. Caddeler, yağdı yağacak, yüklü bir bulut gibi; az sonra kopacak fırtınanın öncesinin şiiri.