Temel Demirer ile beraber yazılmıştır. “Eğer nefret ettiğimiz insanların da ifade özgürlüğü olması gerektiğine inanmıyorsak ifade özgürlüğüne hiç inanmıyoruz demektir.”[2] “Düşüncelere işkence edilen bir çağda yaşıyoruz,” diyen James Joyce sonuna kadar haklı. Bunun kanıtlarından biri de “ifade özgürlüğü”nün askıya alındığı coğrafyamızda Genco Erkal’a (GE) yani parrhesia’ya reva görülenler. “Hakikâtin söylenmemiş hâlde kaldığı bir...
Son Yazılar:
György Lukács’ta Devrimci Öznelliğin Marksizmi
Korku komedisi “The Menu” gurmece züppeliği irdeliyor
DÜNÜ, BUGÜNÜ, YARINIYLA AİLE
An Olarak Sahne, Hafıza Olarak Sinema: İki Aracın Ayrışan Estetiği
Masalların ve rüyaların yönetmeni: Leos Carax
Resim sanatının sokak çocuğu Rulez Duande Galeri’de
VEYSEL BATMAZ YOUTUBE KANALINDA ARİF DİRLİK’İ ANLATIYOR…
Kum Saatleri (Öykü)
ŞİİRDEN TABLOYA YANSIYAN “SİS”Lİ BİR BAKIŞ
İsla-Rokoko: Bir Çöküş Estetiği
Paul Tillich: Kategorilerin Ötesinde Bir Adam
Sineklerin Tanrısı: Güç Mücadelesinin ve Medeniyetin Kırılganlığının Alegorisi
Peki Amerika’daki Madun Konuşabilir mi? Kurtlarla Dans Filmi Üzerine Notlar
DÜNYA İŞÇİLERİNİN GENERALİ FRİEDRİCH ENGELS
Hepimiz o yırtıktan düşüverdik Yeraltı’na!
Abbas Kairostami: İslam Cumhuriyeti’nin Caudine Çatalları Altında Bir Kaleydoskop
Bir Parasız Yatılının Kuşatması
ARTANKARA 2024 ULUSLARASI ÇAĞDAŞ SANAT FUARI: BİR ELEŞTİRİ
Dil ve Kültürün Ayrılmazlığı: Speak No Evil
Kategori: Kritik
TÜRK ŞİİRİNDE POSTMODERNİST ELEŞTİRİ VE KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ
Türk şiirinde postmodernist eleştiri yalnızca ‘anlamsız şiir’ ve ‘anlamı olan şiir’ karşıtlığı üzerinde odaklanmış görünüyor. Bu kavramların karşılık geldiği pratikleri belirleyen kültürel temeller (kültür endüstrisi), bu yüzyılın başından beri Batı’da yoğun olarak sorgulanmaktadır. Modernist bağlamda kültür endüstrisi, 19. yüzyılın burjuva kültürüyle diyalektik bir karşıtlığı ifade eder. Buna göre 19. yüzyılın burjuva kültürü hâkim sosyo-ekonomik yapının...
KENDİLİK BİLİNCİ YA DA SANATÇININ SORUMLULUĞU VE NE’LİĞİ ÜZERİNE
Hekimlik andı “yaşamımı insanlığın hizmetine adayacağıma” diye başlar ve devam eder : “Hastamın özerkliğine ve onuruna … İnsan yaşamına en üst düzeyde saygı göstereceğime …” Bu gibi meslek alanları için kabul edilmiş etik kuralların sanat ve “sanatçı” için de geçerli olduğu üzerinde ise nedense hiç durulmaz: Ne Türkiye’de, ne de dünyada. Bundan dolayı gün geçmiyor...
“ZAMANLARIN EN İYİSİYDİ, ZAMANLARIN EN KÖTÜSÜYDÜ”
ON DOKUZUNCU YÜZYIL BRİTANYA’SINA DAİR BİR PANORAMA DENEMESİ Ülkemizdeki yaygın Anglofobinin ve Batı-karşıtlığının referans dünyasında önemli yer tutan isimlerden bankacı Nathan Mayer Rothschild, başbakan William Gladstone, evrim teorisyeni Charles Darwin ve Afrika sömürgecisi Cecil Rhodes (hatta Ortadoğu’yu bölen Gerthrude Bell ve T. E. Lawrence) gibi isimleri var eden on dokuzuncu yüzyılın Britanya’sı Tanzimattan beri maruz...
Ateş Uslu: Siyasal Düşüncenin Toplumsal Tarihini Yazmak
Ateş Uslu’nun Yordam Yayınları’ndan 2021 Ekim tarihinde yayımlanan üç ciltlik Siyasal Düşüncelerin Toplumsal Tarihi çalışması bu alandaki diğer çalışmalardan yöntem seçimi ve kaynak kullanımı açısından ayrılmaktadır. Tarih bahsini, bir anlatıya dönüştüren tarihçidir; bu haliyle mevcut çalışma hem tarih yazma stratejisi hem de düşünceler tarihine yaklaşma biçimleri açısından özgün okumalar içermektedir. Bu kısa değerlendirme yazısı kitabın...
EKİM DEVRİMİ’NİN 104. YILINDA SINIF VE İKTİDARI YENİDEN DÜŞÜNMEK
“Düşünce kendini düşünmeyi unuturken aynı zamanda kendi bekçisi hâline de gelmiştir.”[1] Bundan dört yıl önceydi. Ekim Devrimi’nin 100. yılı. Kaldıraç dergisi Ankara’da bir sempozyum düzenlemişti: “100. yılında Ekim Devrimi’nin Yolunda.” Bu sempozyuma “Yeni Toplumsal Hareketler Ne Kadar ‘Yeni’?” başlıklı bir bildiriyle katılmıştım.[2] Bildirimde “yeni” sol (radikal demokrat, post-marksist…) kuramcıların hararetle selamladığı, yatay, hiyerarşisiz, gelgeç,...
BİR İZMİR EDEBİYATI VAR MI?
“Gerçeğin, gözle görülür bir yönü vardır.” – E. M. FOSTER Dil, tehlikeli bir güçtür. Tehlikenin ölçüsüyse, tamamen onu nasıl kullandığınızla ilgilidir. İnsan, ne zaman hangi dil’i konuşmalı, ya da konuşabilmeli? Konuşmak istediğimiz veya konuştuğumuz dil, bizi nasıl koruyabilir? İşte bunu bilmeliyiz. Bir adım daha atıp şu iki soruyu da sormak mümkün; dil, bizi/bizleri koruyan bir...
‘YENİ’ ELEŞTİRİ VE ŞAİR-ELEŞTİRMEN
Eleştiri kavramının içerdiği zenginlik ve karmaşıklık, onun bütüncül ve derli toplu bir tanım altında ele alınmasını güçleştirmektedir. Eleştiri; araçsal, metalaşmış, tahrip edilmiş veya üretken olmayan bir olgu olarak ele alınsa dâhi gündelik kullanımda pozitif ve kimi zaman bağlam bağımsız bir çağrışıma sahiptir. Eleştiri kavramının sözü edilen pozitif çağrışımı ise onun ‘doğal’ aynı zamanda ‘soyut’ olanla...
Kare’nin Sessizliği: Metin Özgör’ün Kavramsal Sınırlar’ı Üstüne
Soyut resmin büyüsü, her ne kadar kendinden menkul varoluşunun ötesinde bir talebi olmasa da tersi yönde, hakkında sınırsız söz üretme imkanını da beraberinde getirdiği söylenebilir. Soyut resmin bir nevi sonsuzluk üzerine inşa edilmişliğinden kaynaklı bir durumdur bu. Hatta hiç’lik üzerine inşa edildiği bile iddia edilebilir (bkz. Heidegger). Hiçlik asla tüketilemeyecek bir mefhumsa eğer, o zaman...
DİL, TÜM ‘GERÇEK’LİKLERİN YETERLİ İFADESİ MİDİR?
* […/..] “Öyleyse “gerçek” nedir? Wilhelm Reich, bu konudaki düşüncelerinin bilinmesi arasındaki hayatî farklılık üzerine yaptığı ilginç meditasyonda “aklın gerekliliği, gerçeğin arayışından değil, kendi anlam arayışından ilham alıyor” (1) dedi. “Bilgi, gerçeği aramaktan ibarettir” (2) diyor George Thomson, gerçeği ve göreceliliğin tehlikelerini göz önüne alarak uyarıyor: “Kesinlik arayışı değil”. Ancak belirsiz bir dünyada gerçeğin ölçüsü...