1960 yıllarında Beyoğlu’nda genellikle Emek sinemasında özellikle Fransız sinemasının en iyi dönemini kapsayan seçme filmleri görmek şansımız oldu. Nedeni: sinema borçlarımızı ödemeyince Amerika’nın koyduğu ambargo ve döviz sorunuydu! Yalnız Fransız sineması değil, harika İtalyan ve de İngiliz filmlerini unutmamak gerekir. İşte bu sürede Alain Resnais’nin “Geçen Yıl Mariebad’da”, çok değişik bir anlatım ya da absürt...
Son Yazılar:
Korku komedisi “The Menu” gurmece züppeliği irdeliyor
DÜNÜ, BUGÜNÜ, YARINIYLA AİLE
An Olarak Sahne, Hafıza Olarak Sinema: İki Aracın Ayrışan Estetiği
Masalların ve rüyaların yönetmeni: Leos Carax
Resim sanatının sokak çocuğu Rulez Duande Galeri’de
VEYSEL BATMAZ YOUTUBE KANALINDA ARİF DİRLİK’İ ANLATIYOR…
Kum Saatleri (Öykü)
ŞİİRDEN TABLOYA YANSIYAN “SİS”Lİ BİR BAKIŞ
İsla-Rokoko: Bir Çöküş Estetiği
Paul Tillich: Kategorilerin Ötesinde Bir Adam
Sineklerin Tanrısı: Güç Mücadelesinin ve Medeniyetin Kırılganlığının Alegorisi
Peki Amerika’daki Madun Konuşabilir mi? Kurtlarla Dans Filmi Üzerine Notlar
DÜNYA İŞÇİLERİNİN GENERALİ FRİEDRİCH ENGELS
Hepimiz o yırtıktan düşüverdik Yeraltı’na!
Abbas Kairostami: İslam Cumhuriyeti’nin Caudine Çatalları Altında Bir Kaleydoskop
Bir Parasız Yatılının Kuşatması
ARTANKARA 2024 ULUSLARASI ÇAĞDAŞ SANAT FUARI: BİR ELEŞTİRİ
Dil ve Kültürün Ayrılmazlığı: Speak No Evil
Bir “Yabancı”nın Sosyal İntiharı
Kategori: Kritik
Kieslowski’nin Kör Talih’i: Treni Kaçırmış Bir Halkın Hikâyesi mi?
Beş saniye geç kalarak bir yolculuğa çıkamamak veya büyük bir gayret ve şansla o yolculuğa çıkabilmek, bir insanın hayatını ne kadar değiştirebilir? Ya da değişen bu hayatın toplumsal yaşantıyla ilgisi nerede başlar ve biter? Polonyalı yönetmen Kieslowski; şans, tesadüfler, rastlantılarla dolu bir şiirsel filmle soruyor bu soruları. Kör Talih, bireysellikle örülü gibi görünen; fakat ülkesinin...
1919’un Kısa Psikopatolojisi
Vahşetin çağrısını en iyi kim anlatabilir? Bir fotoğraf karesi mi yoksa başkalarının görmesini istediğimiz iyi bir sosyal medya iletisi mi? Bir roman mı bize gerçeği tam anlamıyla yansıtabilir yoksa bir tanığın şahitliği mi? Doğrusu roman konusunda gelgitler yaşıyorum net cevap veremeyebilirim. Vahşet işte bu noktada çok enteresan bir his olarak karşıma çıkıyor. Belge okurken ya...
“ŞAİR” VE “OZAN”
“Şair”in şiiri; eleştirmenlerin, şiir sanatıyla ilgili okuyucunun dışında bir kitle tarafından sevildikçe, halkın gönlünde taht kurdukça geniş kitlelerin diline pelesenk olunca “ozan” oldu veya ona “ozan” sıfatı yakıştırıldı. Ben bu yakıştırmanın ne kadar uygun olup olmadığını tartışmaktan öte bu iki nitelemenin veya kavramın bugün ki karşılığının üzerinde mutabık olunacağını düşünüyorum. Öncelikle: “Ozan” kavramı günümüzde halen...
Bir merkez bankası soymak: Devrimci bir fikir-II
Kapitalizmin şu an iki büyük güncel meselesi var: Birincisi hem ABD, hem Çin hem de Almanya ekonomisinden gelen yavaşlama sinyalleriyle birlikte bir küresel resesyon, yani durgunluk dönemine girilip girilmediği, yani kapitalizmin yeni bir krizle karşı karşıya olup olmadığı sorusu. İkincisi ise ABD ile Çin arasında gelecekte yaşanacak çok daha sıcak bir savaşın ön gösterimleri diyebileceğimiz...
MODERNLEŞME, TÜRK ŞİİRİ ve SEKÜLERLEŞME
Önce modernleşme algısı üzerine: Modernleşme, modernizm ve ‘gelenek’, belki de son üç yüzyılda yalnız akademik dünyanın değil toplumun önemli bir kısmının dâhil olduğu en tartışmalı konularından biri oldu. Bunun sebebi ise, modernleşmenin sosyal, politik ve kültürel havzayı içinde taşımasıdır. Her şeye ideolojik bakılması, her şeyin ‘evrenselleştirilmesi’ bu tartışmayı ister istemez güncel kılmaktadır. Oysa ideolojik bakış...
Nazım Hikmet ve Friedrich Nietszche: Dilin Ötesi
Genelde Karl Marx’ın ideolojisini kurduğu modern Komünizm fikriyatının bir neferi ve münevveri olarak görülmekle birlikte, Nazım’ın yaşadığı dönemin Alman felsefesinin kafasını epeyce kurcalayan Friedrich Nietszche konusunda genelde suskun olması acaba neyin belirtisi olarak görülebilir? Şiirsel dil hakimiyetini kurduğunda, Dionysosça bir yaşamla ancak insanlığın özgürlük duygusuna erişebileceğini savlayan Nietszche ile inşacı bir şiiri, şiirin “yapıldığını” savlayan...
Nâzım Hikmet ve Yalçın Küçük
İKİ GENÇ DEVRİMCİNİN ORTAK KADERİ İnsanlar babalarından çok yaşadıkları zamana benzermiş. Edip Cansever “insan yaşadığı yere benzer” demişti “Mendilimde Kan Sesleri”nde… Öyle mi? Ya sanatçı? Yazar? Yazar kuşkusuz yaşadığı zamana benzer. İster istemez onu yansıtır, fakat eğer başarabilirse de onu aşar. Tabii ürettiği yeni sorularla, zamanının kendisine yönelttiği soru ve yanıtları eskitebilirse… Buradaki sorumuz şu:...
Türk Kültür Dünyasının Sureti Haktan Aydınları: Alev Alatlı
AKP önderliğindeki İslamcı camia, iktidarının ilk yıllarında -özellikle 2010 öncesi- “sureti haktan görünmek” ifadesini sık sık kullanırdı. Sağ kesimden olan, mütedeyyin bir karaktere sahip ancak kendilerini desteklemekten uzak gruplar, yeni milli görüşçü kesim için sureti haktan görünenler idi. Tehlikeliydiler çünkü söylem ve dünya görüşleriyle AKP’nin doğrudan hedeflediği kitleyi ikna etme gücüne sahiplerdi. AKP’nin tek başına...
KIRILMA
Yaşadığımız günlerde, felsefe araştırmalarında ortaya çıkan ve netliğini giderek artıran bir sorun var. Söz konusu olan felsefenin bir sorunu mu, yoksa felsefeye ilişkin bir sorun mu, diye bir soru ortaya atarak konuya girmek yerinde olacak. İkisinin aynı şey olduğu söylenebilir ilk ağızda. Oysa bu, kesinlikle doğru değil; en azından ben bunların tümüyle ayrı alanlara gönderme...