Ana Sayfa Kritik COVİD_19’a Mektup

COVİD_19’a Mektup

COVİD_19’a Mektup

  Korona! Sana Dünya’dan sesleniyorum. Çin’in Vuhan kentinden insana doğdun. Kısa sürede tüm dünyaya yayıldın. Türkiye’de bir aya aşkın süredir karantinadayız. Krizler ortamında ismini zirvede göreli çok olmadı. İnsan canlısı durmaya ikna oldu mu bilinmez ama hanelere tıkıldığını söyleyebiliriz. Evde kalma ambiyansı hızlıca reklamsal bir alana taşındı bile. Emekçilere yüklenen sorumluluklar devam ederken, sırtı pekler bu işin popülarite avcılığına başladı. Sıkıştığımız dijital kutulardan devam ediyor tüm hırslar. Sanatın telaşı, hızlı aktığımız rutin kurgularımızdan sesleniyor. Asıl evimiz olan doğanın, hakimi olma çabamız, düşünülmesi gereken ilk şey belki de. Ne zamandır yayılıyor, küçümsüyoruz?

 Bunun bir düzen sorunu olduğu açık. Algılarla evrildiğimiz modern kölelik hali, yaşamı sorgulamak için bir fırsat olabilir. Bir dip arıyorsak, hayatta kalmak ise mesele bugünlerden daha geniş bir zamanda kirlendiğimizi biliyorum. Öncelikler arasında, talancı kültürle yüzleşmek olması gerekirken, bencillik zincirine daha çok sarılıyoruz. Canlı olma, hayatın bir nefese muhtaçlığı; eksikliği hissedilene kadar olmamalı. Bu kadar temel bir şeye inanmak yerine daha kompleks hikayeler yaratıp kendimizi kandırıyoruz. Zorunlu ihtiyaçlar listemiz, para ile karşılanabileceklerden ibaret sanıyoruz.

Çok üzülüyorum. 28 yaşında genç bir sanatçının, sesini duyurmak adına, açlığıyla avuçlarıma bıraktığı canın hesabını soramadığım için. İd’in köpürdüğü benliklerin esaretine, ‘iyi’ olanı çoğaltmayı bahanelerle uzaklaştırıp, ‘kötü’ olanın iktidarına teslim olan inanç haline öfkeliyim. Tek olmanın içindeki çoğulculuğu öğrenemedik. Önce yediklerimize saldırdık. Daha hızlı, daha çok için bozduğumuz buğdayların, meyve ağaçlarının, toprağın ‘dili’ yoktu nasılsa? Kendi yerimize kurban ettiğimiz hayvanlar ‘düşünemiyordu’ nasılsa? Sanat, anlam içinde rehber olmuştu üstelik. Neden göremedik? Neden göremiyoruz?

 Tarihin eşiklerinden birindeyken, seni merak ediyor inceliyoruz. Aylardır varlığının yarattıklarına karşı önlem alma çabasındayız. Ellerini bol bol yıka, insanlarla arana mesafe koy, bulunduğun yeri sık sık dezenfekte et, yüzüne maske takmadan dışarı çıkma, bağışıklığını güçlendir, sigara içme ve mümkünse evde kal. Seninle karşılaşmamak için gereken bütün önlemleri alıyoruz? Tabi bu süreçde en öne çıkan evde kal mottosu yavaşlama halini getiriyor. Bu kadar hızlı akan hayat için yavaşlık, korku ve sıkıcılık duygularını hızlandırdı. Sorular çoğalırken, gecikmiş bir tanımlama süreci kendi doğasını yaratıyor. Evrenin en temel kanunu olan, vardan yok yoktan var olmayan ve değişim dönüşüm halinde sürekli akan enerji, bir köşede dursun. Bu dönüşüm içinde enerjilerin neye harcandığı da tabi (sıfırıncı kanun: bir sistemin iç enerjisindeki değişim: sisteme verilen ısı ile, sisteme çevre tarafından uygulanan iş toplamıdır. Bu yasa “enerjinin korunumu” olarak da bilinir. Enerji, yoktan var edilemez; var olan enerji de yok edilemez; sadece bir şekilden diğerine dönüşür). Zaten sana dair ilk bilgilerden biri mutasyona uğramış olmandan dolayı baş edemediğimizdi. Demek ki bir değişim neticesi, bütün bunları yarattı.

‘Bugün artık kimse ölümcül hakikatlerden ölmüyor; çok fazla panzehir var’ (Friedrich Nietzsche)

Şimdiki Zamanlar 08.04.2020 10:10

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl