Ana Sayfa Röportaj DÖNÜŞÜM: İNSANCA OLAN HER ŞEY

DÖNÜŞÜM: İNSANCA OLAN HER ŞEY

DÖNÜŞÜM: İNSANCA OLAN HER ŞEY

Ben bir insanım ve insanca olan hiçbir şey bana yabancı değildir.”

Mehmet Gazioğlu hakkında daha önce yazdığımı bir yazıda Romalı Yazar Terentius’un bu cümlesini alıntılamıştım. Çünkü üzerine düşünülmüş, emek harcanmış, bir söylem geliştirme çabasında olan her yapıt, çağların değiştiremediği bu deyişin karşılığı gibi.

Öte yandan onun yapıtları bana sanat tarihinde çok uzun zamandır izi sürülen malzeme kullanımı, malzemenin dönüştürülmesi ve kavramsallaşması üzerine de pek çok hatırlattı. Metal malzemenin yüzeyindeki görünmez yapıları ortaya çıkararak hazır nesnenin başka bir dönüşümünü göstermesi herhangi bir nesnenin yapıta evrildiği yer üzerinden yeniden okunmasının olanaklarını da gösteriyor.

Kendisi de bir söyleşisinde “Çelik fabrikasında her gün çelik ile beraberliğim beni çeliğin bütün özelliklerini, yapılarını anlar hale getirmiş iken buna bir sanatsal açıdan bakmama yol açmıştır.” diyor.

Mehmet Gazioğlu’nun 12 Kasım’da Galerimiz’de sergisi açılıyor. İçinde büyüdüğü endüstriyel ve ticari bir malzeme olan metalin bir sanat nesnesi haline gelişinin yolculuğunu izlemek açısından ilgi çekici bir sergi.


Çok iyi tanıdığı bir malzemeyi dönüştürdünüz. Süreçten söz edelim mi?

Sanatla hep içli dışlıydım. Bu alan benim için hem bir beslenme alanı hem de dünyaya bakışımı belirleyen bir olgu oldu. Renk ve formların olanakları hayal gücümün ve zihnimin sınırlarında dolaşmamı sağladı. Sanat üretimine fotoğraf çekerek başladım ama daha ilerisini düşlüyordum ve bir yerden başlamam gerekiyordu. Çelik fabrikasında çalışıyordum yanı başımdaki malzemeyi değerlendirmemek işin doğasına aykırı olur gibi geldi. Ben aslında sadece çeliğin yapısını kullandım. Bu süreç on ay sürdü ve ilk çalışmalar kontrolsüz bir şekilde ortaya çıktı. Metalin davranış özellikleri mikro ve makro yapıları ilişkilendirme yeteneğine bağlıdır. Mikro yapılar geometrik düzeni olan farklı fazlardır. Metal modeli kristolografik yönlerdeki hızlı değişimin özelliğini gösterir. Her bir tanecik birbirinden farklıdır. Aslında izleyicilerin mikroskop kullanmadan mikro yapıları keşfetmelerini sağlıyorum. Üzerinde farklı kolajlar yaparak yaratıcı bir boyut çerçevesinde garip, modern figürler ortaya çıkarıyorum. Aslında işlerim kabul edilmeyen görüntüleri yansıtıyorlar. Malzeme çok sert ve güçlü. Derinliği oluşturmak için kontrollü oksijen ile birleştiriyorum. Modern ve Pop kültürün cesur renklerini, grafik çizgileri kullanarak metalin karmaşık bir o kadar da canlı dokusundaki uyumu ortaya çıkarıyorum.

Sanat dışında beslendiğiniz bunu üretiminize yansıttığınız kaynaklar var mı?

Sanat dışında beslendiğim en büyük kaynağım çocuklarım. Onlardan aldığım hazzı ve mutluluğu sanat eserlerime yansıtıyorum. Bir de müzik olmadan olaya girmiyorum. Bir de sanatsal açılışlar, fuar gezmeyi seviyorum. Vakit buldukça yapıyorum. Yeni fikirleri izlemek heyecan verici.

Sanat tarihi oldukça geniş bir alan. Bu alan içinde sizi özellikle etkileyen dönemler, akımlar, sanatçılar var mı?

Beni etkileyen sanatçıların başında Nolde ve Kandisky geliyor. Onların ekspresyonist tavırları ilham verici. Sürrealizmin bilinçaltı dünyasını, Salvador Dali ve Miro’yu severim. Jackson Pollock’ın serbest çalışmaları, doğaçlama mantığı benim için her zaman ilgi çekici oldu. Suprematizm akımı ve Malevich araştırma alanlarım arasında. Malevich’in renkleri kullanışı ve geometrik kompozisyonları ufuk açıcı. Pop Art’tan ise kuşkusuz Andy Warhol! Onun da renk anlayışı ve oluşturduğu müthiş tasarımlar tam anlamıyla herkese ilham veriyor.

Modern sanatla birlikte farklılaşan teknikler de kendi başlarına ayrı bir yerde duruyor benim için. Örneğin karışık teknik nesnelerin göründüğü gibi olmadığını hatırlatıyor. Çünkü nesneler, sanatsal ve düşünsel açıdan kendine özgüdür. Aslında vakit buldukça çok farklı alanlarda araştırmalar yapıp yenilikleri takip ediyorum. Büyük ilgi alanım bu.

Bilimle sanatın kesiştiği noktada duruyorsunuz. Bu iki alanın ortaklıkları üzerine ne düşünüyorsunuz?

Bilim doğayı anlamaya çalışmaktır. Ve bilim gerçekleri gösterir. Sanat ise doğadan ilham almaktır. Biri gerçeğin, doğrunun peşine düşer diğeri her zaman doğru ya da gerçekleri sunma bilgisi içermek zorunda değildir. Ayrılmaz ikili!

Deneyerek bulduğunuz bir teknikle üretiyorsunuz. Bu tekniğin olanakları, sınırları neler? Sizi zaman içinde başka boyutlara sürükleyecek mi?

Bu tekniği olanakları sınırsız. Ülkemizde ilk birkaç tekniği daha ortaya çıkardım. Çalıştıkça yeni farklı tasarımlar çıkartıyorum. 12 Kasım’daki sergimde şimdiye kadar ulaşabildiğim tüm farklı boyutları sunacağım.

İşleriniz biçim olarak katmanlı bir yapı sergiliyor. Anlam olarak da aynı katmanlı anlatımdan söz edebilir miyiz?

Malzemenin kendisi başlı başına bir anlam taşıyor benim için. Benim yaptığım kolajlar çelik. Malzemesi kağıt, alüminyum gibi olmadığından farklı bir üretim mantığı ve süreci var. Eğer bir içerik arıyorsak maskülen buluyorum bu işleri. Bununla birlikte ortaya çıkan görüntülere izleyicinin yeni bakış açıları katması, kendileri üzerinden yeni sorgulama alanlarına girmesi anlamı katmanlaştıran bir şey olur. Eserin izleyici ile karşılaştığı yerde biraz daha fantezi, biraz daha hayal gücü ve biraz daha zihin egzersizi diyelim buna.

Üretiminizin bundan sonra nereye gideceğini öngörebiliyor musunuz? Ya da bir sonraki aşamaya dair bir programınız var mı?

Uzun zamandır kavramsal sanat benim araştırma alanlarımdan biri oldu. Buradan sonraki sürecimi de kavramsal sanatın belirleyeceğini düşünüyorum. Bu alanın olanaklarını kullanmak istiyorum ve nereye kadar gideceğimi ben de merak ediyorum. Bunun dışında heykellerimi yer ve duvar olarak sınırlandıracağım. Çünkü sanat eserini sergilerken mekanın da doğru kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Bunun dışında yurtdışında fuarlara katılmaya hazırlanıyorum.

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl