Ana Sayfa Manşet EMİN KARACA’NIN KEMAL TAHİR VE İTHAKİ YAZISINA CEVAP

EMİN KARACA’NIN KEMAL TAHİR VE İTHAKİ YAZISINA CEVAP

EMİN KARACA’NIN KEMAL TAHİR VE İTHAKİ YAZISINA CEVAP

 

EK Dergi’nin Sayın Yetkilileri;

Derginiz yazarlarından Emin Karaca’nın İthaki Yayınları’nca yayımlanan Kemal Tahir romanı Hür Şehrin İnsanları’ndaki düzelti yanlışlarını örneklediği ve kitabın künyesindeki düzeltmen olarak adımı mahkûm ettiği “Kemal Tahir’in Romanlarına Yapılır mı Bu?” başlıklı, 28 Temmuz 2020 tarihli yazısından çok geç haberim oldu. Üstelik yazının taşıdığı tarihten birkaç ay sonra, Emin Karaca aramızdan sonsuza dek ayrılmıştı.

Dolayısıyla bu yanıtta Emin Karaca’nın o yazısını oluştururken yetindiği yöntemine ya da yanlış bulduğum başka yaklaşımlarına hiç değinmeyeceğim, çünkü artık onun yanıt verme olanağı yok. Ancak Karaca’nın gerçeğe uymayan çıkarımıyla uğradığım haksızlığın düzeltilmesi isteğimi anlayışla karşılayacağınızı umuyorum. Çünkü kitaptan verdiği örneklerin hepsi gerçek olmakla birlikte, düzeltmen Hürriyet Yaşar’ın onları “düzeltemediği, imla kılavuzuna bakmaya bile zahmet etmediği” çıkarımları gerçekle uyuşmadığı gibi, konunun profesyonellikle ilgisi, Hürriyet Yaşar’a bundan sonra editörlük, redaksiyon, düzelti işleri verilmesini de bu haksız çıkarımlarla olumsuz etkileyebilecek bir nitelik taşıyor.

Bu nedenle yanıt hakkım gereği bu yazımın sitenizde yayımlanmasını, ayrıca Karaca’nın yazısı okunduğunda benim yanıt yazımın da duyurulacağı bir bağlantının Karaca’nın yazısının sonuna eklenmesini, hakkaniyet ilkeleri açısından önemle rica ediyorum. Çünkü Karaca’nın yazısında örneklerini gösterdiği sonuç, Hürriyet Yaşar düzeltmeleri yapmadığı için değil, kâğıt çıktıda belirtilen düzeltmeler dizgideki metne yansıtılmayışından ya da dizgide düzeltilen bilgisayar dosyasının değil, düzeltiye gönderilen bilgisayar dosyasının basılmış olmasındandır. Yanlış sayısının çokluğuna bakılırsa, bu ikinci olasılık daha büyük görünüyor.

Emin Karaca yazısında “Düzeltmen” olarak görülen “Hürriyet Yaşar” isminin profesyonel bir musahhih (düzeltmen) olmadığı; kimi, karineden çıkarılabilecek şeyleri bile düzeltemediği gibi Türkçe bir imlâ kılavuzunun kapağını bile açmadığı görülmektedir. Açsaydı, Türkçe imlâ kılavuzlarının “zatürrie”yi “zatürree” olarak gösterdiğini fark edebilirdi. Bu yüzden ortaya; Türkiye romanının doruklarından biri olan Kemal Tahir’e hiç yakışmayan bir baskı çıkmıştır,” diyor.

Beni tanıyanlar, düzelti redaksiyon v.b. işlerde ne denli titiz olduğumu bilirler. Bu tanıyanlardan daha geniş bir kesim de, benim böyle yanlışlar yapmayacak bir bilgi düzeyinde olduğumu bilir. Çünkü o kitapların düzeltmeni Hürriyet Yaşar’ın Cumhuriyet Kitapları’ndan çıkmış ve çoğunluğu Çağdaş Türk Dili dergisinde olmak üzere Cumhuriyet ve başka yerlerde yayımlanmış yazılardan oluşan Anlam Kovalar Biz Kaçarız adında bir dil yazıları kitabı var. Hürriyet Yaşar o yıllarda o dil dergisinde dil üzerine her sayıda yazıyordu, şimdi yaklaşık iki yıldır da aynı dergide yine dil üzerine her sayıda yazıyor. Hürriyet Yaşar’ın nasıl bir dil işçisi ve işleyicisi olduğunu görmek için, kendi yazdıkları bir yana, profesyonel editörlük-sadeleştirme-redaksiyon-düzelti işleri örneklerinden Ebubekir Hâzım Tepeyran’ın Gürer Yayınları’ndan çıkan Belgelerle Kurtuluş Savaşı Anıları adlı anılar toplamına ve Ahmet Naim’in Can Yayınlarından çıkan Ateş nefes adlı öykü kitabına bakılabilir. Hürriyet Yaşar’ın evindeki Türkçe Sözlüklerle birlikte çeşitli alanlardaki sözlükler küçük bir kitaplık kadar yer kaplar. Eski yazım kılavuzları, “Eskiden nasılmış?” sorusunun çekimine karşı koyulamadığı için, bir türlü atılamaz. Ömer Asım Aksoy önderliğinde hazırlanmış ve en çok kullandığı yazım kılavuzu ise, rafa kalkacak kadar dinlenemediği için yıpranmıştır.

Düzelti işlerinde iki yöntem vardır: Biri, kâğıt çıktı üzerinde kalemle çalışmak. Öbürü, e-postadan gelen bilgisayar dosyası üzerinde düzeltiyi doğrudan işlemek. Bu ikincisi, internette çalışmaların yaygınlaşmasıyla ortaya çıktı. Söz konusu Kemal Tahir dosyaları, kâğıt çıktı üzerinde yapılan işlerdir.

Bir işlemci personel bu kâğıt çıktılarda belirtilen düzeltmeleri bilgisayardaki dizgiye aktarır. Aktarmazsa ne olur? Düzeltmelerin hepsinin doğru olarak işlenip işlenmediği denetlenmezse, Emin Karaca’nın verdiği örneklerdeki durum ortaya çıkar. Kitabı bir an önce basıp pazara sunmak gibi ivecenlikler, böyle sonuçların doğmasına neden olabiliyor.

Yayınevlerinde, işlemcinin yanına oturarak tüm düzeltileri bir bir doğru olarak işlemesine gözlemcilik ettiğim nice işler de oldu. Demek bu Kemal Tahir kitaplarında –çok zaman geçtiği için tüm ayrıntıları iyi anımsayamıyorum– düzeltilerin bilgisayardaki dizgiye aktarılmasına gözlemcilik etme olanağını ya bulamamışım ya da bu kitaplar ben düzeltilerin işlenmediğini fark etmeden çıkmış. Bunun başka bir anlamı olamayacağını, Hürriyet Yaşar’ı tanıyan, onun dil bilgisi düzeyini ve iş anlayışını bilen herkes bilir.

Nitekim Karaca’nın yazısını görünce başımdan aşağı kaynar sular döküldü.  Tek teselli tutamağım, benim öyle bir iş çıkaracak biri olmadığımı bilmemdi. Kitabı, okuması için başkasına vermişim. Hemen getirttim. Yazıdaki örneklerin gerçek olduğunu görünce, bunun nasıl olabileceğini anlamamışlığın üzüntüsüyle, yayınevinin o zamanki yayın yönetmeni Ahmet Öz’ü aradım. Üzülmememi, benimle çok iyi işler çıkardıklarını, baskının düzeltiler işlenmeksizin ya da işlenmemiş olan önceki bilgisayar dosyalarından birinden yapılmış olabileceğini söyledi. Konuştukça, kimi kitaplarda, bilgisayar başındaki işlemci personelin yanına oturarak, düzeltmelerin tek tek işlenmesini gözettiğim işlerimizi de anımsadım.

İstediğiniz kadar titiz, önlemli çalışın, yaşamınızda böyle sonuçları tümüyle ortadan kaldıramıyorsunuz. Karaca’nın yazısının örneklediği sonucun ortaya çıkışı da bu önleyemeyişlerden biri olsa gerek. Yoksa Hürriyet Yaşar’ın “profesyonel bir düzeltmen olmadığı için düzeltemediği, bir yazım kılavuzunun kapağını bile açmaya zahmet etmediği” için ortaya çıkan bir sonuç değil. Tersine, bu nitelikteki emeklerin boşa gitmesi söz konusu.

Peki, Emin Karaca böyle bir sonucun nasıl ortaya çıkabildiğini, düzeltmen Hürriyet Yaşar’ın bu sonuçtaki yerini doğru öğrenemez miydi?

Kendisiyle tanışıyorduk. Birkaç kez aynı masalarda birlikte bulunmuşluğumuz da vardı. Telefonlarımızı da alıp vermiştik. Ondaki telefonum yitmişse bile, çok küçük bir çabayla bulabilirdi. Dargın da değildik. Bu çabayı neden göstermediğini, yalnızca kitaptaki görüntüyle neden yetindiğini bilemiyorum. Yazısındaki söyleminden görebildiğim bir şey var: “İthaki Yayınları’nın Kemal Tahir Külliyatı’nı yayınlamadaki gradolarını görmek” gibi, yayınevine yönelik üst perdeden bir söylemle yazıya girişi, yayınevini eleştirmeye hazırlandığı, düzelti yanlışlarının düzeltmen’in çalışmasından değil başka nedenlerden kaynaklanabileceğini bu yüzden değerlendirme dışı bıraktığı, kendini duyuran bir olasılık olarak görünüyor. Kendisinin yanıt verme olanağı ölümüyle ortadan kalktığı için, düşünebildiğim tüm olasılıkları sıralamak da istemiyorum. Fakat yazısında kullandığı iş örneği, başkası söz konusu olsa belki onur kırıcı sayılmayabilse bile, düzeltmenllk-redaktörlük atölyesi yapabilecek düzeyde bilgisi olan (nitekim Nâzım Hikmet Kültür Merkezi Öykü Atölyesi’nde işlediği konuların içinde hem düzelti alanına giren yazım kuralları hem de redaksiyon alanına giren “tümcede söz dizimi, zaman kiplerinin kullanımı, doğru anlatım, güzel anlatım”v.b. konular da vardır.) Hürriyet Yaşar söz konusu olunca onur kırıcı bir nitelik kazanıyor. Konunun ‘geçim uğraşı’ alanına giren boyutu ise apayrı bir önem taşıyor.

Bu nedenlerle Emin Karaca’nın söz konusu yazısı okumaya açık kaldığı sürece bu yanıtımın da yayımlanmasını, o yazıya bağlı olarak “Hürriyet Yaşar’ın bu yazıya ilişkin yanıtını okumak için tıklayınız” göndermesiyle yanıtın da okunmasının sağlanmasını, hakkaniyet ve yanıt hakkı gereğince rica ediyorum.

Saygıyla.

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl