Ana Sayfa Litera enderemiroğlu’na On (X) Gurbet Tespiti

enderemiroğlu’na On (X) Gurbet Tespiti

enderemiroğlu’na On (X) Gurbet Tespiti

  1. Kabul; kimse başkalarına iyilik yapmadı. İyiliği kötülükle yapanlar çoğunluktaydı. Çokluktaydı. “Yaşasın kötülük!” ve de “Paris’ten almıştım şekerim!” işkencesi yapıldı şu bizim doksanlar kuşağına. Şairler lükse gark olmuştu. Devrin cefasını çekmiş, sefasını sürüyorlardı…
  1. O günler bizler, retro masa örtülü kafelerde vakit doldurur, akşamları sidik kokusuyla sarmalanmış rock barlarda içer ve soğuk odalarda illegal sevişirdik. Gün günden boktu. Hakikatte, büyük resmidir bu “o günler” kritiğinin. Biz güzel zannındaydık gençliğimizin, oysa iğrençmiş. İllüzyonla geçti gençlik. An ana, kahkaha kahkahaya benzerdi. Şiirlerse bir çıkmaz sokağa ya da yabana açılırdı. Editör ambargoları yer ve forumlarda barışırdık Enver Ercan babayla. 
  1. Evet, doğrudur, bilinmez pek; hepimiz sistemin duvarlarına vura vura geldik şimdiye. Babıâli zamanlarıydı. Sistemin (mecazi) Osmanlı Kabinesi’nden farkı; Cumhuriyet’ten yaralıları, yani yalın ayaklıları görmemeleri, hatta yok saymalarıydı. Reşit İmrahor, beyaz camdan ekrana arkası dönük, “Yok sayılmak istiyorum, yüzüm bunu yansıtmıyor mu?” diye sormuştu.
  1. enderemiroğlu’na ilk rastladığım yer, Hürriyet Gösteri Dergisi’nin “Özel Sayfalar”ıydı. Çarpma etkisiyle türbülansa giren o cümlenin puntosu dahi aklımdan düşmedi: “Benim şiirimi okuyan, bedelini ödemeli!”
  1. Kuşakdaşları için kıskanılası bir aforizmaydı kuşkusuz. Kuşakdaşı ben; o yetmiş üçlü, ben yetmiş ikili.
  1. Gündelik detaylarda ışısa fenerim. Ben ner’de söndürürdüm onu, şiirde? Bilemem. Ama bilmiş enderemiroğlu, cüretince üflemiş fenerine. O seçemediğin bok, biyolojik ve gündelik detayları anlatmış…
  1. Şöyle demiş Ayrıntı Yayınevi’nden çıkan üçüncü şiir kitabı Travma Terapi’nin “Zor Zamanlar” şiirinde: “Babam dedim, saçlarımı dedim/ Babam dedim, beni niye hiç sevmedi?”
  1. Kahrını biliyorum. Hiç değilse mantık yürütebiliyorum. “Ece iyi gelmedi Levent” derken cam duyarlılıkların yerinin bu bok, pis, aşağılık sosyoloji olmadığını bir kez daha dibine kadar kavrıyorum.
  1. Anlamak iyi gelmedi, hiç. enderemiroğlu zorunlu bir sürgünle buralardan gitmedi. Doğal bir sürgün hâli bu, evet. Bendeki kritiği şu: Elveda piyasa!
  1. Ortalama bir şey yazılmaz enderemiroğlu ve şiiri üstüne. Bu nedenle sadece on gurbet tespiti sundum ona ve okuruna. Parasız yatılı, hatta papaz okulları bile Ece Ayhan Çağlar dönemindeki kadar baba eğitim vermiyor. İstanbul varoşları üniversitelerle dolu. Komik bile değil edebiyat fakülteleri. Herkes perdenin üzerindeki Eskil Şairler Cemiyeti’ni ve şiirini konuşuyor. Kimsenin yakın tarih şiirini tanımlamaya mecali yok. Adorno, Zizek alıntılarıyla bilgi terörü esiyor, boğmacalara neden oluyor güncel lakırdılar. “Dedikodu yazarlarının günceleri lağım kokuyor.” Seni tabii ki an(la)mazlar enderemiroğlu. Yeni kaderin güzel olsun! Karslıların kadim duasıyla bitiriyorum:

Evin şen olsun!

 

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl