Ana Sayfa Litera fayrap kramp (şiir)

fayrap kramp (şiir)

fayrap kramp (şiir)
yutacak gibi duruyor suretimi bu vefra. ayna yumağı. açılmamış duyum eriyen kıyı. kazılan yer. çarpıtılmış kül. tende izdüşümü eski bir nefretin. Punto, Pagos arası bir cezalı kök. dönüşümün rahmi.
deşildi. metalin ve sütün içini anladık.
deşildi. kükürtün ağzını gördüm yamaçta.
yakılmak onları birbirine benzetiyor. kesildi rüzgâr. geyik dikeni doyumsuz kızılını kayalara vuruyor. evimiz hangisi. hatırlat, diye dua ediyorum. tanrı kendini daralttı. evimiz hangisi. dokulardan piktograma kayan hayat. eli nereye açalım. Serafim yalpalayarak uçtu göğe. anons tekrarlanacak.
yılanı taş evin akrabalığında yol aldık. elden ele gezdirilen kazma kaval kemiğimde dinlendi.
yerinden oynatılan taş, yabanın çığlığı. deşildi. kauçuk püskürten hayat emsin beni. şehvete soyunmuş dudak. anons tekrarlanacak. Meles bize yeni bir tanrı sunuyor.
– kimse evine dönmeyecek!
tek kelime etmeden Esir Han’a dair
                   Smyrna’nın yağmurlarını yazan hışırtı
                                          hileli tabela cam kırıklarından
                                                                kitleye üfürükten bir elbise biçti!
o zaman gülüyor ensemi dişleyen, aslan iki milyon hanenin girişinde.
o zaman çukurda ıssız suyu tuttum, bambu çamaşırlar ve metro istasyonu için
karanlık. iki yüz yetmiş ay. geç. tanıksız oyuldu göz. geç. vaatleri kaldır. kartını okut. tablet silinirken tuhaf bir soğuk ayakta dimdik. vakit dar. koş kendi etrafında. düzmece arafların arasında. dön, put durumların boş ve sessiz tuhaflığıyla. yakıldı sanılanın yoksulluğunda. her şey olmak için. vakit dar. ne düşündüğünü düşünme. daha uğultular özenle gömülmeden. yeniden öldü selluka çağında bıraktıklarımız. vakit dar. ruhunu dondur. makası hisset. acıyı aktar. yerinden oynatılan taş. üç bez bebek. kırlangıcın matem salgısıyla ördüğü üç zonklayan bilek. tuzlanan sayfada karalandı mânâ. vakit dar. anons tekrarlanacak. gözü nereye açalım. koş. acıyı aktar. koş.
ben sakinim.
inandırabilir her kehanet beni karanlıkta yankı bulan uçurumun sınırsızlığı keşfetmek olduğuna.
yerinden oynatılan taş gölün karnına ulaştı.
bir geçmişten geçmek için, yeniden doğurttum annemi.
 – kimse evine dönmeyecek!
olmayan bir suret ağaca yaslanıyor.
bu nedenle Gomidas’ın sesi kalmış aklımda.
bir tas su da yönleri çoğaltabilir. tası dudağımdan uzaklaştırdığımda çukurda oyalanıyor vapur.
keman enkazı gönderdik ölülere
kırık şırınga, alabora damar
yerinden oynatılan taş, iki uç arasında ahenkten bıkkın
yerini değiştirdi tanrının tapınakla. sonra beni. sunduğu meridyene boğumlanmış. sonra beni. uzandı yattı dilin ejderi. sonra beni
padalyalar ve terli akşamlar için
– kimse evine dönmeyecek!
asıl yüreğine bir vagonun en kuytu yerinde
yeraltına in: boynunda salyangoz. iskelet.
yeryüzüne çık: kabuğunu doldur. korku küçük şeylere ithafları bezemiş,
in: kabuk biçimdir in: insan sadece kabuğunu sever çık: adamın biri ansızın kırılıverdi in: ağız bir ağırlıktır çık: boşluk çık: boşluk bile silahlanmış in: suç ortakları çık: pezevenkler in: deşilen nefesle sürükledik kulenin yıkılışını çık: hey karga yavrusu sana diyorum in: diyorum ki kara bir tüy cevhere dönüşüyor sesinde in: kültür servisleri in: abonmanlar. çık: eylül sirenleri in: duman duman şekillenen telefon çık: öldürmek arındırıyor bizi in: halk ekmek çık: mayonez in: içsem hemen başımı ağrıtacak bira in: yedi karışım dibeklendiğim yer çık: oyuncak cızırtıları çık: cafe latte çık: apışarası kokan pasaj in: amazon figürleri çık: sidik kokulu aralıklar in: alıntı-çalıntı isyanda yalama olmuş dizeler çık: pelikanlar saçlarımın içinden geçiyor in: çitilen alem avuntuları örtecek kadar çık: ağır su in: uz in: incelikler in: bu taş çürümüş çık: ötesine nereden geçelim. in: narı nereye açalım
yükselerek göğe doğru bir atlıkarıncayla
sürdü rayların sorusu gecede:
– ne demek cesetlerle eğleşen çukur
– ne demek kendinden başka olanla uyku
yani yok. yani uzak. yani çıplak.
                 saçlarından evvel dökülmüş
                                       henüz kâfurlanmış istasyonda
                                                  ne rüyaya yetmiştir ne rüya gecesine
eğri büğrü adreslerle bin kez çarpıp aynı durakta aynı yaraya
Delilah’nın şive sandığı makastan sekti anafora
CAT 330’un paletleri altında ufalanırken dolunay
kurguma yavrusunu iştahla yiyen bir kedi düştü.
bir cezalı kökteydik. yüz iki yıl oldu.
lütfen inen yolculara öncelik veriniz.
Resim: Özgür Korkmazgil
_____
NOT
ELEŞTİREL KÜLTÜR (EK Dergi) sitesinin edebiyat editörü Erkan Karakiraz’ın seçtiği eserler, sitenin edebiyat bölümü Litera’da yayımlanıyor. Matbu ya da dijital herhangi bir ortamda yayımlanmamış öykü ve şiirlerinizi, literaoykusiir@gmail.com e-posta adresine gönderebilirsiniz.
.
.
.

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl