Ana Sayfa Kritik Gürültü ve Azgın Şehvet ya da Siberpunk Müzik Üzerine Notlar

Gürültü ve Azgın Şehvet ya da Siberpunk Müzik Üzerine Notlar

Gürültü ve Azgın Şehvet ya da Siberpunk Müzik Üzerine Notlar

Gözü Yaşlı Hippy’den Bally Kutularına Geçiş

60’ların sonu ve 70’lerin başındaki New York punk’ı yenilmiş politik devrimin olduğundan çok, kazanamaya oynayan bir kültürel devrimin sesi olmuştu; Hippy’ler, Beatnikler, sivil haklar ve GLBT hareketleriyle iç içeydi.

70’lerin ortasında İngiltere merkezli patlayan yeni sürüm punk ise ne kültürel ne de politik devrim peşindedir. Özlem duyduğu şey ise kökten ve total yıkım’dır..

Punklar hippy’lere kızgındır; çünkü onlara bıraktıkları miras topal bacaklar, aptal uykulu uyuşturucular, lirik şiirler, Gandallf’ın asası ve artık folk ve senfonik arasında gidip gelen rock müziktir. Bu yüzden öfkeli bir punk “tüm hippy’leri öldür” diye haykırır. Sitar ya da mellotron sesi duymak istemez, gitarın akorunu bozarak ondan IBM’den çıkan sesleri taklit etmesini ister. Ve istediği yerine gelmezse, jiletle gitarını ikna eder.

Punklar; rock’ın şiirinden ölçü ve uyağı şuursuz bir ciddiyetle attılar.

Devir hareket devridir!

Kadife Sokaktan Chiptune’a..

Warhol ile sunumu ile New York punk’ı, yeraltının kükürtlü atmosferinden mainstream’e doğru bir akışa geçer. Tek akorlu mucizelerin ilk şairlerinden Lou Reed, 1977 yılında ise endüstriyel bir kıyamet tasarlar: Metal Machine Music.

Artık Punk’ın industial’e geçme vaktidir ve Reed elinde sismograf makinelerin iniltilerini kaydetmektedir.

Kırılma Anında Throbbing Gristle

Sex Pistols; 1976 yılında Anarchy in Uk şarkısını yayınladığında, İngiltere’nin kirli sokaklarını arşınlayan punk’a benzer ve ondan farklı ya da daha öte- bir başka gürültü makinesi daha vardı: Throbbing Gristle.

TG; punk dönemin ruhunu avangard sanat geleneği ve endüstriyel dünyanın ritmiyle birleştiren bir çağıldı. İlk Albümleri bir giriş ve kendi içinde part’lı ve uzun kayıt ile 70’lerin senfonik/progressive gruplarını andırır bir kayıttır/yer yer müzikal olarakta. Ama 2. Albümleri “D.o.A: The Third and Final Report of Throbbing Gristle” belki de tam olarak Hippy kuşağının bitişi ve yeni elektronik devrimin başlangıcıdır. Albümün açılış parçası “IBM” yeni korku ve sınırsız neşe çağının umacısı gibidir.

Fluxus’tan Punk’a geçişte Cosey Fanni Tutty

Asıl adı Chiristine Newby; performans sanatçısı, fanzin üreticisi, kolajcı, pornocu, endüstriyel müziğin Marry Shelly’si..

Fluxus’un 70’lerin başında artık resmi sanat alanında(tarihinde) yerini almış performans pratiklerini; Dada/Sürreal gelenek ve yeni tekno-kültür ile birleştirerek geliştiriyorlardı. Sanatla para kazanılmaz deyip devletin ideolojik baş aygıtı akademiden hayatını kazanan, galeri ile çalışılmaz diyerek müzeci halin gelen Fluxus’un pratiklerini sorgulayan; yeni performans sanatçıları bdsm, elektronik devrim, pot-endüstriyel toplumun kavramlarını elitist sanat yerine sokağa dönük “kendin yap” etiği ile birleştirdiler. Fanzinler ve sergiler, sokak tiyatrosu ve dansı, porno dergi ve filmler, kolajlar ve enstalasyonlar.

70’lerin sonu/80’lerin başındaki fırtına da, Sex Pistols Situasyonizm ile Caberet Voltaire Dada ile Fanni Tutty Fluxus ile Bauhaus Bela Lugosi ile Patti Smith Rimbaud ile hardcore sevişiyordu..

Cosey’in peşi sıra Kathy Acker ardından Lydia Lunch ve Sahsa Grey gelir.

Fabrika’dan Halka

Warhol ise 77’de Punk ve grafiti’nin aynı şey olduğunu söyler. Birkaç yıl sonra ise ringte yanına Jean-Michel Basquiat’ı alır ve bu onun son vasiyetidir. Basquiat ya da SAMO; New York sokaklarının taçlı grafiticisi ve dub, elektronik dj’yi..

Cyberpunk’ın uçbeyi William Gibson iseSprawl üçlemesinin 2. Kitabı Count Zero’daki kahramanı ağzından “dub kraldır” sözünü zikreder. Yıl 86’dır ve dualist yaklaşım ise çoktan; 1981 yılında Clash’ın Amerika turnesiyle çökmüştür. Dağılma için geri sayımda olan grup hunharca punk’ı dub ve reggae ile birleştirir.

Chuck D Sıfır Noktasından Bildiriyor

Clash’i ilk defa 1981′de dinledim. Adelphi Üniversitesi’nde öğrenciydim. Bir gece Manhattan’da bir şova gittim. Kurtis Blow’un hip-hop gösterilerinden biriydi. İçerideki kalabalık farklı kamplardandı. Hip-hop’çular ve punk rock’çular. Kurtis’e domates fırlatıldı, içeride nasıl bir topluluk vardı, anlayın. Gecenin olayı Clash’ti. Benim gibi bir New York kedisi için uyan borusuydu. Müzik dünyasını yakından incelemeye başlayınca suyun öteki yakasında kraliçeye ve aristokrasiye başkaldıran gençlerin olduğunu öğrendim. Aynı günlerde, Adelphi Üniversitesi’nden arkadaşım, Public Enemy’nin kurucu üyelerinden Bill Stepheny, radyoda yaptığı hiphop programında Clash şarkıları çalmaya başlamıştı. O şarkılar birçok insanın kafasını açtı. Stepheny, Clash’in ve Sex Pistols’ın bütün plaklarını bir hiphop programının bağlamına yedirirdi. Hiphop kedilerinin Clash’in yaptıklarına uyanmalarına vasıta olmuştur. Strummer’a büyük saygım var. Müziğini —hiphop ve reggae gibi siyah müzikleri dahil ettiği ettiği müziğini— kullanışı rock- ‘n’roll’u icat edenlerden çok farklıydı.”

Siberuzay Fareleri

Gibson 1984 yılında Neouromancer ile cyberpunk’ın ilamını yaptığı sıralarda, Skinny Puppy yaşadığı şehir Vancouver’ın altında fare delikleri açmakla meşguldu. Cyberpunk’ın bu ilk müziksel ifadesi Cabaret Voltaire ve Throbbing Gristle’den aldığı endüstriyel gürültüyü; çağıl kıyamet alametleri goth ve elektronik ile birleştiriyordu.

Hayvan haklarından biyolojik silahlara, neoliberal politikalardan sadizme geniş bir alanda politika üreten grup gerek şarkıları, gerekse de sahne show’larında kasıtlı bir “political horror” atmosfer tasarlar.( Ki hemen gerilerinde punk’ın alt kolu olarak sağlam bir gothrock esintisi de vardır.)

IBM’den Commodore 64’e geçişe eşlik eden, 80’lerin sürekli çığlık atan korku filmi kızlarıdır. Bu çığlıklar NIN’den Marly Manson’a, Priminal Scream’den Einstürzende Neubauten’a, Alpex Twin’den GYBE’e dek kadar kulaklarımızı sağır ederek ilerler.

Yıkımın Uzağında Sıkıyönetim Altında

80’lerde, Ecegil tabirle bu uslu coğrafya da, tüm bu anlattığımız hikâyeden epeyce uzakta Synhthpop dinliyorduk. Elimizde Baskan bilimkurgu dizisinden kitaplarla; biraz Human League, biraz Ultravox biraz da Decepche Mode…

Ama hippy kuşağının da hakkını yemeyelim; aralarında Robert Fripp gibi manyaklar vardı. Ve de cyberpunkları tetikleyen WS Burroughs, GJ Ballard ve PK Dick gibi kâhinlerle; hepsi yaşandı ve hala yaşanıyor 5. Güneşin bu loş eşiğinde- kıyamet ezgileri.

Aralık 2012

İstanbul

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl