Ana Sayfa Litera İZMİR’DE FANZİN APARTMANI VE BİR SOSYALBİLİNÇ HAREKETİ

İZMİR’DE FANZİN APARTMANI VE BİR SOSYALBİLİNÇ HAREKETİ

İZMİR’DE FANZİN APARTMANI VE BİR SOSYALBİLİNÇ HAREKETİ

Medya çağındayız. Teknolojik gelişme, bilginin ve haberin yayılmasını çok kolaylaştırdı, çok hızlandırdı. Bu olgu sayesinde 1980’lerden bu yana hızla yayılan neoliberal politikalar, başta ekonomi olmak üzere bütün toplumsal ilişkileri büyük değişime uğratmış, piyasa ekonomisini her alanda geçerli kılmıştır. Kitle iletişim araçlarının mevcut piyasa koşullarının dinamikleriyle şekillendiği ortamda kültür de piyasalaşmış, değerinden çok şey yitirmiştir. Egemen sınıfların ideolojilerini taşıyan ve yayan, hegemonyanın sesi olan ana akım medyanın kültürel ve sosyal olarak topluma sundukları, egemen sınıfın ideolojik yansıması olarak genele hâkimdir.

Eleştiri ayağının sakatlandığı, hatta hiç işlemediği edebiyat ortamında, çeşitlenen ama tek tiplikten kurtulamayan edebiyat dergileri ve holdingleşen bankaların tekdüze yayınlarıyla toplumun biçimlendirildiği bu çağda, farklı sesleri ve görüşleri yayan alternatif medya gereksinimi, farklı ifade tarzları ortaya çıkarmıştır. Fanzinler bu farklı ifade yollarından biridir. Demokratik ve merkeziyetsiz yapısı ve özgür ortamıyla her okura yazar olabilme fırsatı sunması bakımından etkin bir medya ifade aracı olan fanzinler, finansal kaynaklardan ve hiyerarşik yapılardan uzak alternatif basılı materyallerdir. Yaratıcısının ve yazarının sorumluluğunda, A4 kâğıdına fotokopi ya da bilgisayar çıktısı olarak şekillenen bir tasarıma sahiptir. Kendine özgü kapak tasarımının yanı sıra iç sayfalarındaki çizimleriyle görsellik önemli bir özelliktir. Biçim ve içerik hazırlayan tarafından belirlenmektedir. Fanzinlerde yayın kurulu ve konu sınırlaması yoktur. Belirli kültürel ilgilerle, amatörler tarafından hazırlanır.

Fanzinler; yüksek kültürün içinde yer bulması mümkün olmayan, kanonlaşmış edebiyat ortamında görmezden gelinen ya da değersizleştirilen görüşlerin ve konuların ifade alanıdır. Kullanılan dil yüksek kültürün dilinin reddedildiği karşı bir dildir ve ancak sansür ve otosansürün işlemediği fanzin ortamında rahatça ifade edebilmektedir. Gerek edebiyat gerekse film, karikatür, müzik gibi farklı sanat alanlarındaki üretimlerinde, yazma özgürlüğünü savunan ve sözün alınıp satılmasına karşı olan tutumları, fanzin uğraşı içinde olan yazar ve çizerlerin üzerinde önemle durdukları bir olgudur. Hegemonya karşıtı fanzin kültürü; sıradanlığı reddeden, başkaları gibi olmak istemeyen, alışılagelmişliğe, gelenekleşmiş kurumlara başkaldırışın ifade edildiği yeraltı edebiyatı alanıdır.

Fanzinler Türkiye’de yakın dönem ürünleri olarak bilinir. İlk örnekleri 1970’lerde bilim kurgu ve fantastik edebiyatla ilgilenen grupların fanzin benzeri yayınlarıdır. Bilim kurgu türünde ürün veren yazarların bir araya gelerek Ekim 1971’de çıkardığı Antares, bilinen ilk fanzindir. 1990’larda, toplumu baskılayan 12 Eylül’ün basına yönelik sansür ve baskılarının bir sonucu olarak, siyasal ve kültürel ortamın şekillendirdiği politikadan uzaklaştırılan gençlik kültürü, fanzinlerin yaygınlaşmasının ortamını hazırlamıştır. Gençlik, içine düştüğü boşluğu doldurma arayışı içerisinde batı kökenli başkaldırı müziği ve edebiyatına yönelmiştir.

1990’lardan bu yana daha çok büyük kentlerde, üniversiteye başlayıp ailesinden ve kurallarına bağlı olduğu çevresinden ayrılan gençlerin özgürleşme alanlarından biri haline gelen fanzin, İstanbul, İzmir, Ankara’nın yanında, büyük üniversitelerin bulunduğu diğer üniversite kentlerinde de kendini göstermeye başlamıştır. Yeraltı müzik türleri heavy metal, black metal, hardcore, grindcore, punk ve rock gençler arasında yoğun bir dinleyici kitlesine ulaştıkça, yeraltının iletişim araçlarında da benzer bir hareketlenme ile rock ve metal fanzinlerini ortaya çıkarmıştır. Ayrıca ana akım tarafından kabul görmeyen çizgi roman ve bilim kurgu da fanzinlerle seslerini duyurmaya başlamıştır. Bunlarla kalmamış, anti-militarist, anarşist ve çevreci örneklerin görüldüğü politik fanzinler de ortama dâhil olmuştur.

Koray Sarıdoğan fanzini, “Fanzin, perdeyi yıkmak, boyalı basının renklerindeki yapaylığı göstermek ve geniş kitlelere sunulanın dışında da bir dünya, bir görüş, bir tavır olduğunu anlatmak için ortaya çıkar.”* (s.70) diye tanımlarken, 2014 yılında bir grup arkadaşıyla birlikte “…Sıvadık” isimli fanzini çıkaran Efe Elmastaş ve arkadaşları; “fanzin bir özgürleşme aracıdır.”**(Şu Fanzin Meselesi, s.1) iddiasında bulunmaktalar. Düşüncelerini paylaşamadıkları ana akım medya ve popüler kültür organlarına dönük bir karşı duruş hareketinde olduklarını da belirterek bu karşıtlığın fanzinlerin en önemli özelliği olduğu vurgusunu yapmaktalar

Fanzinin ve yazarlarının, yaygınlaşan teknolojinin yarattığı dijital platformlarda görünürlüğünün artmasıyla birlikte, edebiyatta da yer edinmeye çalışma çabalarından söz etmek mümkündür. Bu konuda İzmir’deki fanzin oluşumları dikkat çekicidir. Fanzine farklı bir anlam kazandıran amatörlerden biri olan Efe Elmastaş, 2014 yılında ‘…Sıvadık’ isimli fanzini çıkarırken amaçlarının, ‘kendi sözüm var, alternatif bir bakış açısına sahibim ve yazıyla ifade edebiliyorum’ düşüncesiyle çok sevdiği yazma eylemini görünür kılmak olduğunu söylüyor. Hatta hazırladıkları basılı materyalin fanzin olduğunun farkında olmadıklarını da ekliyor. Okur ilgisi arttıkça yaptıklarında yalnız olmadıklarını görüp başka fanzinlerin varlığını keşfedince, …Sıvadık fanzini neredeyse aylık olarak çıkarmaya başlıyorlar. Dağıtımını yazanların yaptığı fanzinlere okurlar ve gönüllüler de el veriyor, mümkün olduğunca çok kişiye ulaşılarak, okunur olması sağlanmaya çalışılıyor. Zaman içinde dağıtımın dışardan gelen destekle bile istedikleri düzeye erişememesi sorun olarak ortaya çıkıyor. İzmir’de çıkan fanzinlerin çoğalması dağıtım ve okura ulaşma zorluğunu ortak bir sorun haline gelmesi fanzinciler arasında dayanışma ağının kurulmasını, kollektif yapıyı zorunlu kılıyor. Fanzini okura ulaştırma işini şehirlerarası, hatta bölgesel yapmak için bir araya gelinen Fanzin Apartmanı fikri doğuyor.

Efe Elmastaş, Mehmet Fatih Balkı, Efsun Etlioğlu ve İstanbul’dan Serkan Üstündağ “Birbirimizden haber almak, destek olmak hatta etkinlikler yapmak adına bu apartmanda toplandık. Fanzin fanzinin dostudur.”** sloganıyla Fanzin yazarını, çizerini, okurunu bir araya toplama ve fanzin sorunlarına ortak çözüm bulma amacıyla yola çıkıyorlar. Dijital ortamda, fanzin ile sesini duyurmaya çalışan gençliğin kültür ürünlerinin çeşitliliğini gözler önüne sermek, fanzinlerin görünürlüğünü, yaygınlaşmasını ve okunmasını sağlamak düşüncesiyle “Fanzin Apartmanı” Facebook grubu kuruluyor. İzmir’den suya atılan bu taş sosyal bilinç hareketi başlatıyor ve kısa sürede dayanışmaya dönüşüp büyüyor, yayılıyor.

Bu dayanışma hareketi diğer şehirlerden de destek gördüğü gibi, kafe ve kitap kafelerde fanzin rafı oluşumunu yaratıyor. Artık bu tür sosyal ortamlarda oluşturulan fanzin raflarında, Fanzin Apartmanı sakinlerinin çabasıyla sadece İzmir’dekiler değil, diğer kentlerde yayımlanan fanzinler de yer buluyor. İstanbul, İzmit, Gaziantep gibi kentlerde fanzin rafları, fanzin noktaları oluşmasını sağlıyor.

Facebook grubunun hem fanzinciler hem de okurları tarafından ilgi görüp takibe alınması, oluşumu kısa bir süre sonra “fanzinapartmani.com” adresli internet sitesine dönüşüyor. Bu site fanzinlerin PDF olarak da okura sunulduğu serbest bir ortam. Fanzin grupları bu ortamda, ürettikleri fanzinlerin geniş kitlelere ulaşarak okunmasını sağlamaktalar. Bu sitede fanzinlerin görünürlüğü ve okunmasının bir sonucu olarak, yazdıklarını paylaşma cesareti bulanların çoğalması, fanzinlerin de çoğalmasını ve çeşitlenmesini, bölgesel olmaktan çıkıp genele yayılmasını sağlamıştır. Bir aidiyet alanı olarak bütünleşmeyi sağlayan Fanzin Apartmanı, değişik şehirlerden aynı bilinçle bir araya gelip birbirlerinin ürünlerinin dağıtımında ve basımında birbirlerine destek veren birçok fanzin grubuna ev sahipliği yapmaktadır. Tam bir dayanışma ağı oluşturan bu ortaklaşmacı dağıtım, giderek maliyetler ve zaman alması açısından yük getirse de ortak amaç etrafında bir araya gelmenin yarattığı dayanışma gücü, gruplar arasındaki bağları kuvvetlendirmektedir. İnsan ilişkilerinin çözülmesinden ve yozlaşmasından yakındığımız bu çağda yaratılan bu oluşum, üzerinde durulması gereken çok önemli bir olgudur.

Fanzin Apartmanı oluşumu, katılım ve çeşitlilik arttırıp okura ulaşımı sağlayan etkinlikler yapmaya başladıktan sonra oldukça çok fanzin gruplarının bir araya gelmesi sağlamıştır. Açık alanlarda ya da kitap kafelerde fanzin masalarının oluşturulması, söyleşiler ve fanzin takaslarının yapıldığı fanzin buluşmaları, ayda bir kez toplanarak o ay çıkan fanzinleri eleştirme, tartışma çalışmaları bu etkinliklerden bazılarıdır. Bu eleştiriler tartışmalar sözde kalmaz, yazıya dökülerek oluşumun internet sitesinde paylaşılır. Böylece yazar ve çizerler birbirlerini okurlar, yazılanlar hakkında fikir sahibi olurlar. Sitede ayrıca sürekli güncellenen haritayla, Google Earth üzerinden fanzin noktalarını görmek ve ulaşmak da mümkündür.

Bu yenilikçi oluşum, dünyada da örnekleri görülen, fanzin algısı ve fanzin bakışıyla kitap oluşturma anlamına gelen bookleti Türkiye’ye taşımışlardır. “Fankit” olarak nitelendirdikleri bu yapıtlar, uzun öykülerin ve novella tarzı anlatıların fotokopi ya da bilgisayar çıktısıyla çoğaltılıp okura sunulduğu kitapçıklardır. Fankit de edebiyatın yayın politikasına karşı duruşun tepkisel sonucudur. Tamamiyle fanzin ilkeleriyle işleyen bu oluşum da oldukça ilgi çekmekte ve okurun beğenisini kazanan fankitler Fanzin Apartmanı sitesinden okunabilmektedir. Fanzin Apartmanın içindeki kolektif çalışmanın bir ürünü olan Fankitler fanzinle aktif yazarlık ilişkisi olmayan başka yazarların da ilgisini çekmiş, yeni Fankit yazarları ortaya çıkmıştır

Fanzin Apartmanı, özellikle koronavirüs nedeniyle hâkim olan moral bozukluğunu ve durgunluğu aşmak için mart ayı içerisinde genele bir fankit yazma çağrısı yapmıştır. Bu yamak isteyenlere, hazırladıkları kısa ya da uzun öykü dosyalarını İzmir’de sınırlı sayıda basarak fankit raflarına dağıtma, sonrasında da pdf olarak Fanzin Apartmanı sitesinde yayımlama çağrısıdır. Çağrıda yazara ürününü sadece fankit olarak yayınlanmasını kabul etme zorunluluğu şart koşulmuştur. Mayıs ayında son bulan bu çağrı sonucu oluşturulan fankitleri Fanzin Apartmanı sitesinden okumanızı öneririm. Eminim; “Ortaya çıktığı her dönemde ve coğrafyada fanzinler, ana akımın kültürel, politik ve ekonomik hegemonyasında sesleri duyulmasın istenen kitlelerin ses verdikleri mecralar olagelmiştir.”*(s.70,), bu yüzden konuları ve yazarları sürekli farklılık gösteren fanzinler ve fankitler korona virüsle yaşanan süreçte oldukça ilginç tanıklıklar yapmanızı sağlayacaktır. Bu anlamda “fanzinapartmani.com” alternatif medya ve yeraltı edebiyatı bakımından çok zengin verilerle koronavirüslü zamana işaretler koyarak yoluna devam etmekte, meydan okuma halini sürdürmekte.

Yazın dünyamızda ilgi görmeyen fanzinlerin ülkemizdeki geçmişini sadece sahaflardan ve kendisi de geçmişte fanzin yazarı olan Altay Öktem’in bir kayıt niteliği taşıyan değerli çalışması; Şeytan Aletleri kitabından izini sürüyoruz. Bu yıl yayınlanan Koray Sarıdoğan’ın Yeraltı Kütüphanesi kitabı da bu bağlamda değerli kişisel çabalardandır. Edebi özelliğinin yanında sosyolojik bir çalışma alanı olması bakımından da ilginç veriler sunan fanzinler, ancak 2019 ve 2020 yıllarında üniversitelerin ilgisini çekebilmiş, tasarım, alternatif medya oluşumu, siyasal ve sosyal anlamda hitap ettikleri kitle bağlamında araştırma tezlerine konu olabilmişlerdir. Tezlerin kaynakçaları arasında Fanzin Apartmanı’nı, Efe Elmastaş’ın Şu Fanzin Meselesi fankitini ve sorulara yanıtlarını görmek anlamlı ve değerlidir. Yok sayılan ve sesleri duyulmak istenmeyen bir alanı görmezden gelmek mümkün olmayacaktır.

Ülkemizde ‘ciddi’ çevrelerin uzak durduğu fanzinlerin Amerika’da Kaliforniya Üniversitesinde arşivi oluşturmakta, her yıl Orta Doğu Kütüphanecileri Derneği (Middle East Librarians Association) tarafından üniversiteler için yılda bir toplantılar düzenlenerek o yıl yayımlanan fanzinler hakkında bilgilendirme yapılmaktadır. Bu bilgilendirme, 2017 yılında doksan kütüphaneciye Türkiye’deki fanzinler hakkında yapılmıştır. Türkiye fanzin tarihi, çeşitliliği, çıkmış ve çıkmakta olan farklı işler katılımcılara tanıtılmıştır. Fanzin festivallerinden ve Türkiye’nin festivallere duyduğu ilginin artışından söz eden kuruluş sözcüsünün Fanzin Apartmanı oluşumuna geniş yer verdiği sunumda fanzin Mekânları çalışması, fankit hareketi, topluluk yapısı ve gerçekleştirdikleri etkinlikler üzerinde yaptığı geniş kapsamlı bilgilendirmenin, katılımcılar tarafından çok ilgi çektiği söylenmektedir.

Dijital alanları çok iyi kullanmaları ve bu alanlarda görülür olmaları, edebiyat alanında söz sahibi olmak istemeleri fanzin kavramının ‘ne’liği hakkında bir farklılaşma yaratsa da sonuçta genç kuşakların sesi olma çabaları ve itiraz dilleri çok değerlidir. İlgiyi ve okunmayı, sözlerine kulak verilmeyi hak etmekteler. Sözü Altay Öktem’in tespitleriyle bağlamak istiyorum; “Fanzinlerde görülen en önemli ve neredeyse ortak yanlış, toplumla uyumsuzluğun sisteme karşı çıkışın doğal sonucu olduğunun fark edilmemesi. Bunun sonucunda da kaybetmişliğin bir tür kader gibi algılanıp ruhsal çöküşe ve insanın kendi içine hapsedilmesine izin verilmesi. Hatta idealize edilmesi.”***(s.9) Tam da bu söylemden yola çıkarak fanzinlerin itiraz dilinin ‘postmodern’ çağın sanal âleminde kaybolup gitmemesi için, kader olarak algıladıkları uyumsuzluktaki payımızı hatırlamamıza yardımcı olmalarını umuyorum.

Yararlanılan Kaynaklar;

*Koray Sarıdoğan / Yeraltı Kütüphanesi / Karakarga Yayınları – Temmuz 2020

**Efe Elmastaş / Şu Fanzin Meselesi

***Altay Öktem / Şeytan Aletleri / Varlık Yayınları 2000

https://fanzinapartmani.com/amerikada-turkiyedeki-fanzinler-uzerine-bir-sunum/

 

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl