Ana Sayfa Litera KAPI FİLMİ VE SÜRYANİLER

KAPI FİLMİ VE SÜRYANİLER

KAPI FİLMİ VE SÜRYANİLER

Anadolu kültürlerinde kapı çok farklı güzelliklerle, anlamlarla karşımıza çıkar. Evlerde iç mekânı dış mekâna bağlayan kapı başlı başına hayatın sembolü gibidir. Kapı içine oturduğu boşluğun kenar süsleri, sundurması, lentosu, eşiği ile bir bütündür, tamamlayıcı unsurlar kapı tokmakları, kilitleri, işlemeleri ile bir sanat oluşturmuştur. Özellikle ahşap kapıların üzerindeki süslemeler yöreye göre değişmektedir. Bugün evlerimizde o güzel kapıların yerini alan endüstriyel kapılar artık sadece koruma ve emniyet duygusunu yansıtmaktadır.

Edebiyat alanında da kapıya yüklenilen anlamlar çeşitlidir. Kapı gibi, devlet kapısı, mahkeme kapısı, el kapısı, ekmek kapısı ve en önemlisi gönül kapısı bunlardan bazıları… Bir de “kapının arkası gurbet” derken yüklenilen anlama ne dersiniz? Kapılı deyimler, kapılı türküler, kapılı şiirler hayatımıza anlam katar. Kapı önemlidir, kapı bizi koruyandır, özelimizi saklayandır, güvencedir, dışarıya açılan penceredir.

Kapı filmine gelince, 2019 yılında yönetmenliğini Nihat Durak’ın yaptığı bir dram filmidir. Başrol oyuncuları Kadir İnanır, Vahide Perçin, Erdal Beşikçioğlu, Menderes Samancılar ve diğer başarılı oyuncular. Filmin eleştirilebilir birkaç noktası dışında bütünüyle kapı gibi olduğu, rol alan usta oyuncuların olağanüstü canlandırma yeteneği sergilemeleri, filmin acısıyla tatlısıyla gerçek bir hayatı yansıttığı söylenebilir. Filmin en önemli özelliği ise taşıdığı mesajlardır.

Mardin Mezopotamya’nın bir incisi bilinir. Bereketli hilal henüz tam açılmamış bir istiridye ise eğer, Mardin o istiridyedeki herkesin sahiplenmek istediği siyah inci. Siyah inci gibi nadir ve değerlidir. Geçmişte ona hâkim olmak isteyenlerin ellerini kana bulayan bir inci. Tarihinde din çatışmaları ve etnik çatışmalar yaşamış bir kent. Çeşitli etnik toplulukların yaşadığı bir yer. Filmdeki hâkim unsur olan Süryaniler ise bu yörenin ilk kadim halklarından biri. Kapı filmindeki aile de Süryani bir aile. Süryaniler ülke genelinde pek bilinmezler, diğer etnik guruplarla karıştırılır.

Şilan Çelebioğlu’na göre: “Süryaniler, arkeolojik verilerin öncü neolitik köylerden devlet olarak örgütlenme düzeyine ilerleyen antik medeniyetlere kadar insanlığın ilk yerleşimlerini gösterdiği Mezopotamya coğrafyasında yer alan etno-kültürel geleneğin günümüze ulaşmış nadir temsilcilerinden biridir. Kullandıkları Aramî dili başta olmak üzere, etnolojik ve antropolojik veriler de Süryani kimliğinin tarihsel köklerini yaklaşık altı bin yıllık bir geçmişe dayandırmaktadır.

Ortadoğu ve Anadolu’nun yerli halklarından olan Süryaniler, dinsel bölünmeler ve mezhepsel görüş ayrılıkları bakımından terminolojik olarak birçok farklı isimle anılmaktadır. Süryani kimliği her ne kadar iki ayrı görüş etrafında dinsel kaynaklara ve dinsel kimliğe vurguyla Aramî kökenlik; ulusal birliğe ve etnik kimliğe atıfla ise Asurî kökenlik ayrımında tartışılsa da Süryaniliğin kökeni sentezci bir yaklaşım çerçevesinde ele alınmalıdır”1. Süryani göçü bahsinde ise Gayrimüslim toplulukların Türkiye’den göçü Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar uzansa da Süryanilerin sosyo-politik ve ekonomik nedenlerle 1942, 1955, 1974 yılları ve daha yoğun olarak 1980’in ikinci yarısında, Tur Abdin’den önce İstanbul’a ve oradan da yoğun olarak Avrupa ülkelerine göçleri, Süryani göçünün çok nedenli bir göç sürecine işaret ettiğini göstermektedir2.

Mardinli bir Süryani olan Davut oğlunun ölümü (veya öldürülmesi) sonrasında ailesi ile birlikte Berlin’e göç eder. Aradan 25 yıl geçer ve bir gün Türkiye’den bir haber alır. Oğlunun naaşı bir kuyuda bulunmuştur, teşhis edilmesi için DNA testi gerekmektedir. Davut’un Türkiye’ye gideceği zaman torunlarından biri ona eşlik etmek ister çünkü Davut çok yaşlıdır.

Mardin’e geldiklerinde uzun zamandır uğramadıkları köylerinin tamamen boşaltıldığını, evlerin çoğunun kapılarının olmadığını tanık olurlar.  Köy sakinleri muhtemelen göç etmişlerdir. Film boyunca Davut evinin kapısını arayacaktır ve bu arayış süreç boyunca anılarını tazeleyecektir.

Kapı filmi bu bakımdan çeşitli anlamlar ifade eder. Davut’un kapıya verdiği önem aslında sanata, emeğe ve geçmişe; köklerine verdiği önemdir. Kapı çok değerlidir. O, geçmişe olan hasrettir, ölen oğula duyulan acıdır. Ölen oğlu Mikail ile ortak emekle yaptıkları bir şaheserdir. Üzerindeki güvercin, damla, hayat ağacı ve nar motifleri, Süryanilerin ruhani dünyasında önemli sembollerdir.

Filmin en çarpıcı sahnesi Davut’un kapıyı bulduğunda kendi kapısı olduğunu ispatlama anıdır.

Süryaniler geleneklerine gittikleri yerlerde de sürdürmüşlerdir. Zira ağıtlar ve acılar unutulmaz. Oğlunun kemiklerinin bulunduğu kuyunun başında annenin ağlarken söylediği ağıtta “kurban olayım affet bizi” sözleri yörede dillerden düşmeyen “kurbanık” sözünü hatırlatıyor.

Filmin sonunu izleyicilerin yorumuna bırakıyorum. Film geçmişte yapılan yanlışlardan, yaşanılanlardan ders çıkarılması gerektiği mesajını vermesiyle çok önemli. Aynı yörede yaşayan halklar birlikte yaşamayı öğrenmelidir. Usta oyuncuların katkılarıyla unutulmaz filmler arasında yerini almış “kapı gibi” bir film dikkatle izlenmeli.

 

1 Çelebioğlu, Şilan. 2022. “Bir Medeniyetler Arası Geçiş ve Kültürel Birikim Alanı Olarak Tur Abdin Bölgesi ve Süryanî Kültürü: Nisibis Akademisi Örneği”, (ed. M. Nesim Doru-Kamuran Gökdağ), Mardin Artuklu Üniversitesi Yayınları.

2 Özmen, Abdurrahim. 2017. “Umudu Uzakta Aramak: Süryanilerin Turabdin’den Göçü.” International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic 12(2): 167-178.

2

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl