Sürekli azarlanan bir rüzgârgülüne

Hayta hayat gülü gülüveriyor

Saçlarını taramayı unutmuş bir rüzgâr

Yataktan kalktığı gibi çıkıyor sokaklara


Unutmayı unutmamış bel büken yokuş


Kışını bilmem de, zordur buraların yazı

Soluk alması zordur buharlaşırken düşler

Yazgıları güvelenen ne kuşlar kaldı ne geceler

Uçuk çıkaran uçurumların gördüğü derin rüyalar


Alacalı bulacalı yol yorgunu ayrılıklar, kırgınlıklar


Batıp giden bir gemiye doluşan ağaçlarını yitirmiş tepeler

Limanı olmayan sefertasları, iskeleye çıkamayan sabahlar

Unutulmaz bir fotoğrafın akşamı iç içedir gece düşleriyle

Yolu bulsak da batırılacak bu gemi, bulamasak da


Bıçak açmıyor ağzını yelkeni yırtılmış pusulanın

_____

ERKAN KARAKİRAZ’IN YORUMU

Gültekin Emre şiiri; birbirinin sesini dinleyip farklı fakat uyumlu sesler çıkararak o çok sesli büyük esere varan bir korodur. Kendi sesini koruyup kendi kalarak bir araya gelmiş koristlerin oluşturduğu bir koro. Emre’nin şiirini analojiye başvurarak açıklamaya girişmemdeki başlıca sebep, kendisinin yıllar içerisinde şiirine birçok farklı unsuru katarak ilerlemesine, buna karşın kendi özgün kaynaklarını koruyup o kaynakları çoğaltarak yaşatmayı mümkün kılmasına dayanıyor. Vardığı noktada, denemelere, deneylere açık, modernist bir şiirdir onunki. Okuru daha iyi, daha kıymetli eserlerle buluşturma gayesi güden, şaire imkânların çeşitliliğini işaret eden, bu iki gayeden hangisinin daha öncelikli olduğunun birbirine karıştığı yolda ise, temelde, bir okuma keyfi vaadinde bulunmaktan geri durmayan bir yaklaşımı benimsediği bir şiir. Eleştirel Kültür için seçtiğim Kerterizsiz İskele başlıklı yeni şiiri özelinde bu yaklaşımı değerlendirmeye tabi tuttuğumda, Gültekin Emre’nin bu tuttumunu, içeriği ötelemeden, aralarında uyum yakalanan titreşimleri önemsediği bir ses şiiriyle sürdürdüğünü gözlemliyorum. Ömrünün sonbaharında yokuşlar tırmanan bir özne var şiirde; Emre’nin hep önemsediği hatırlamayı/hatırlatmayı unutuşun hiçliği karşısına koyan, yalnızca yazları vakit geçirdiği uzamı belki de son kez olabileceğini aklına getirerek dikkatle inceleyip retina hafızasına kazıyan, düşlerin yitişine kederlenmektense dolu dolu yaşadığının farkındalığıyla içten içe sevinç duyan bir özne. Tesadüflerin yan yana getirdiği titreşimleri değil, üzerinde düşünülmüş, şiirin anlam ve ses unsurlarını güçlendiren, kimi yerde Necatigil’e saygı duruşunda bulunan bir söyleyişin benimsendiği bir şiir Kerterizsiz İskele. Şiirde, gülü gülüveren hayat, o yüzden hayta; bel büken yokuş, o yüzden unutmayı unutmamış ve uçurumlar, o yüzden uçuk çıkaran uçurumlar. Emre, Kerterizsiz İskele’de, şiirde en kadim unsuru, sesi önceliyor ve onu bir başka alana, düşün alanına taşıyor.