Ana Sayfa Litera Metal Kolektif: Ürettikçe Arınmak

Metal Kolektif: Ürettikçe Arınmak

Metal Kolektif: Ürettikçe Arınmak

Doğru bakmak, birbirimizin gözlerini yıkamak için bir araya gelen, sesiyle-oluşu- ve duruşuyla birbirine güç veren bir kadın kolektifi.

Sanat aslında bitti! Sanat yoktur! Her şeye rağmen sanat! deneysel-dijital-artırılmış gerçekçilik-fütürist, performatif, disiplinler arası tartışmaları içinde sanatı tanrılaştırmayı reddederken; yaptığı işlerden çok oluşturduğu ilişkiler ağıyla konuşulanlardan olmak niyetinde değil.

Yeni bir iş sektörü haline dönüşen sanat- kültür- kadın aktivistlikleri adı altında sanattan, ötekiliğin mağduriyet alanlarından yeni fırsatlar yaratarak; yeni mağduriyet ve iktidar alanları oluşturanların da farkında çünkü amaç sadece bir kadın kolektifi olmanın rahatlığına sığınmak değil; cinsiyetsizliğin geniş yatay zemininde dikey atılımlar yapmak.

Aslında sanata atfedilen önemi küçümserken kendi tanrılığını ilan eden herkesi uzaktan izleyerek doğru yerde durmak istiyor. Durmadan, ağırlaşmadan, küratörlerin ve sanat merkezlerinin oluşturduğu merkez periferileri, üretimde sonu gelmeyen alaylı-akedemisyen dudak bükmeleri, sosyal medya’nın kendi görüşüne yakın üretimler yapanları işlerinin kalitesine bakmaksızın şişirmelerini doğru bulmuyor. Bu doğru bulmama edimini bir suçlu arama, sorgu odaları kurma malzemesi de yapmıyor tabi.

Kadın eksenli görünse de bunu bir pozitif ayrımcılık mantığında, kadınlara –deşmek -derinleşmek -denemek, iyileşmek ve yine -yeni- yeniden denemeli dedirtebilmek istiyor. Amaç cinsiyetler arası bir uçurum, erkeğinkine karşı kadının tahakküm alanı değil cinsiyetsiz bir arada oluş.

Paul Klee’nin: ‘’Modern Sanat Üzerine’ isimli makalesinde dediği gibi “Hiçbir şey aceleye getirilemez. Gelişmeli, kendince gelişmeli ve o yapıtın zamanı gelirse –tam isabet!” acelesi olmayan bir kolektif. Hastalıklarımızdan, kültürel ve psikolojik kodlarımızdan üstünü örterek değil ürettikçe arınarak bir arada durmak. Olanakları çok yüksek çünkü sanat terminolojisiyle oturup kalkanlardan ziyade daha samimi, dışarıdan bir gözle yeni olanaklar ve çalışmalar üretecek.

Sanatın asıl işlevinden uzaklaşarak bir pazarlama stratejilerine dönüşmesini, yardım fonlarından ödenek almak için proje yazmaya odaklanmış, kalitesinden çok yeni projelerde görünür olmak kaygılarının aracın zamanla amaç haline gelme tehlikesinin de farkında. Bienallerin, galerilerin… O sezon duyarlılık gösterdiği konulara göre konumlanan “sanatçı”ların da düştüğü handikaplara düşmeden bir şeyler başarmak istiyor. Geleneksel motifleri bir ajitasyon ya da görünürlük alanı haline getirmeden üretebilmeye çalışacak. Çünkü “Büyük fikirleri düşünenler büyük hatalar yaparlar.” der Martin Heidegger ve kendine hata yapma payı bırakmanın öğreticiliğinin farkında.

Sanatın hep var olan herkesin uzağında- ötesinde ve içinde kolektif bilinçaltının mırıltıları -zenginliği- mağaraları ve olanaklarıyla bütün reflekslerini duymaya anlamaya çalışıyor. Kendini bir yere konumlandırmadan üretimin kasılarak, bir zaman dilimine sıkıştırılarak, yoran yönlerinden de sıyrılmayı başarabiliyor. Acemi, açılan her kapıdan bir sonrakine heyecanla, katılımcı sayısı, çalışma sayısı, nerelerde görüldük dertlerinden- baskılarından sıyırarak tamamen deneysel bir sanat kolektif ruhu üzerinden ilerliyor. Sanatın arındıran- üreten- söz söyleyen yanına dayayarak sırtını, insanın özgürleşmesi, farkındalık yaratması, sesini duyurması, sanatçının güncel olanla, tarihle, yaşananlarla ve yerellikle ilişkilerini doğru kurmaya çalışacak.

 

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl