my functions= (einem geschenkten gaul schaut man nicht ins maul)

 

Bir ağacın yongasına, bir taşın köşesine, bir dağın yamacına, bir dalganın genliğine, bir nehrin yatağına ve nicelerine de yazmıştım: “Hayattan en az şairler kadar, bir beklentim olmadığı için nasıl davrandıklarını kavrayamıyorum bazen. Onun için kıtı kıtına iyiyim.”. Kuşaradım.

 

Hiç kırık.

 

Bu, ama; inandıklarını bir gün şartlar güncellendikçe de öyle düşünüyorum. Merhaba kadar.

Karga yumurtası.

Hıçkırık.

Döner kavşaktan, gördüğü her düzeye şair şapkası. İmge sürçmesi. =sqrt(gelebilir mi gerisi boş)

 

Olabilirmiş gibi hayal etmeli, olmayacakmış gibi hareket etmeli ve olacakmış gibi istemeli. Hayal ettiklerimle (yazmadıklarımla) bir şey kaybetmeyeceğim. Sen de okumadığın için bir şey kaybetmeyeceksin.

Sen de burada, en yakın gördüğüne (adını sen tanımla=define) anlattığın ve anlatmadığın hiçbir şeyle bir şey kaybetmeyeceksin.

Kar-ın ağrısı.

Masa.

 

Bu, sen. Run: ‘Senden bağımsız olarak ne kadar çok şey, yok. Eylemsizliğim. Kendimi özlemişim.’

Üst kat daha iyi olur, olurdu, olurmuş. Random function(=Azizim). Result=Azıcık.

 

Üzümü unuttum sanma, buğdayı anımsa sen. Ana olmak, an’a ortak olmak. Erkilliğin analığındandı; aklımdan çıkarmadım hiç. Tanrıçalık anaçlığın ölümsüzlüğüydü; ruhu canlı hâlâ. Ya Tanrılık, canda ruha ihtiyaç hâlinde?

Bu, doğuştan gelen bir dize ve yenilikçiliği bir gün. Güneş kadar. Koşar ve okşar adımlarla.

AA der ki, “yaşam anların toplamından ne eksik ne fazla.”

Akıl çeyizi.

 

Mahya; evet, çatılarda kullanılan bir terim. Burada birleştirici imge yani mahya olarak düşündüm damağı. Dilin hareketine yön verilebiliyor ve bir denge unsuru.

Papillayı biyolojiden hatırlarsın diye düşündüm. Katarsis var mı acaba diye merak etme. Yok, olmaz. Yok olmaz. (Virgül kadar**).

 

Dilimizin üstü papilla denilen çıkıntılardan oluşuyor, tat ve koku almada reseptör görevi var. Görevin bir yerinde damakla buluşmak var. Öyle yani. Baş, yokuştur.

Bilimsel çalışma safhaları. Hür niyet.

 

_Subtitle.

Doymak (duymak) dediğin öğrenilmiş çaresizlik olmasın sonra.

Neyi anlamak istiyorsun, o cepte dursun. Kalanlar; anlamak istemediğin, zamana yayarak bir şekilde yolunu bulur dediklerin.

Kendini anlamaya başladığın ilk günlerde kendine hak vereceksin. Sonra başkalarına hak vermeye başlayacaksın. Sonra kimsenin buna hakkı yok diyeceksin.

Title_Hava sızısı. Hürriyet.

 

Bu, yapacak başka türlü bir şeyleri özlediğimi bil. Senin kadar. Sulusepken, kar kaçamağı.

Mümkündür, doğaya bak.

 

Ben, yağmur, çatı, balkon, kapı, sigara, dışarı.

 

 

Burada yazılan, yalnız burada ve hafızamda kalacak. Seni bilmiyorum.

Hayal edilen gerçekleşir ya da gerçekleşmez yine burada hafızamda kalacak. Seni bilmiyorum. Request code [Clear all]. Orbital kitle-sel.

 

Selam mümkün. Bedbin’e çay da yok. Oldurmayan oldurmuyor, kusura bakmasın kimse.

 

İnsan kendi özünü tanırsa her şey iyi gelir (gelebilir ile başlıyor). Ta ki öze dönüş yapan kişi daha çok parçasını sevdi mi gerisi boş yere harcama.

Birçok (mümkünse her) şeyden uzak. Hedonist (kelimelere takılma) ve kendine yaşam. Yer yer mükemmel hayaller; onaya ihtiyaç olmadan, ihtiyaç duymadan; başına ve düşüne buyruk. derya kadar, apaydın düşler.

 

>What if.

Bu, yoksunluğum; gökyüzünden medet ummak. Balık için suyun farkı neyse, o. Bu; yaşam korkusu, ölüm kokusu. Bu; yaşam kokusu; ölüm korkusu.

Yarım, bütünün tekrarı-dır.

 

Bi’ insanın düşüncesiyle bi başkasıyla aynı *olabilir mi, **olabilir miydi?

 

Bende beklenti yok-tu, ama olmayacak şeyler de hayal ettiğim ***doğru-ydu.

 

Bana düşen yağmur, çatıya düşen yağmur, balkona düşen yağmur, yağmur sıçramış kapı, yağmur değmemiş sigara, ıslak dışarı.

 

 

Dilime nem bıraktın bir de bana laf ediyorsun. Mürekkebi tükenmiş.

 

İnsan en nihayetinde kendine kaygılanmış oluyor, korku da kendini sindiriyor. Önce hücrelerden başlayarak.

Her mutluluk içinde bir hüzün barındırdığı gibi, her hüzün de kendi içinde bir mutluluk barındırıyor. Doz, geriye dönüp baktığında ne hissettiğindir. Onun için listeye de “what if” (tercümesi sende) kolonu ya da satırı koymalı.

Gördüğüm, bu sefer benim.

 

Ne istediğinden daha çok emin, bir gün fark var ama bu sefer kesin (gibi). Iskalamaya bir gün daha fazla tutunuyorsun.

 

Dilim uyuşuyor duydukça sesini.

Buz tutmuş kıvrımlarında geziniyorum, neresinden eritmeye başlamalı.

Gök beni yanlış anladı.

 

*: mümkündür

**: doğaya bak

*: her anlamda

**: renk paleti

 

print (type (my functions (rasyonel tek başına kalmışlıklar))

 

print (“Done”)

 

 

 

_____

 

 

NOT

Erkan Karakiraz’ın editörlüğünü yapıp seçtiği eserler, kendisinin eleştirel yorumları eşliğinde, ELEŞTİREL KÜLTÜR internet sitesinin edebiyat bölümü Litera’da yayımlanıyor. Daha önce matbu ya da dijital herhangi bir ortamda yayımlanmamış ÖYKÜ ve ŞİİRlerinizi, literaoykusiir@gmail.com e-posta adresine gönderebilirsiniz.

Resim: Adnan Varınca