Ana Sayfa Genel NİETZSCHE BİZE NE SÖYLER?

NİETZSCHE BİZE NE SÖYLER?

NİETZSCHE BİZE NE SÖYLER?

Bugün Nietzsche’yi hala gündemde tutan şey nedir? Bu, onun önemini billurlaştıracak “Nietzsche bize ne söyler?” sorusunda kendini açık eder. Hatta “Nietzsche bize hâlâ ne söyler” ifadesiyle bir anlam bütünlüğü de yakalar. Bu bütünlüğü yakalamanın yolu, onun her yerden sürülmesine kapı aralayan bir “avcı” olması özelliğiyle değerlendirmekten geçer. Nietzsche’yi av olmaktan kurtarmak, bir avcı olarak bütün meselelerin hududunda onu belirlemek; geleceğin ufkunu belirleyen felsefesinin temelini oluşturur. Çünkü yirminci yüzyıl felsefesine hızlı bir giriş yapması beklenen bu filozof; nizamın filozofları ve nizamın düşünceleri arasında iğdiş edilmeye çalışılmıştır. Hala çeşitli felsefe çevreleri tarafından Nietzsche’nin özgün kimliği tartışılmaya açılmış, her fırsatta bu özgül ağırlık kifayetsizleştirilmeye de çalışılmıştır. Felsefenin ardında bu gizil pazarlığın bir tür düşünce tahakkümü olduğunu varsaymak Nietzsche’nin ve alışılmışın dışında felsefe yapma stillerinin bastırılması anlamına gelmektedir. Elbette bütün bunlara karşın Nietzsche o ünlü “Le retour du refoule” [Bastırılmış olanın geri dönüşü] ifadesi gibi, yirminci yüzyılın bütün tezahürlerinde kendisini göstermiştir. Çağrılan-Nietzsche her defasında kendisini bütün meselelerin ortasında göstermiştir. Sökün eden bu felsefe, analitik felsefeden varoluşçuluğa, fenomenolojiden ekolojiye, ekolojiden queer teoriye dek etkisini göstermekte geç kalmamıştır. İşte bütün bunlar Nietzsche’nin böylesine önemli bir yer işgal etmesinin sebebini de imler. Esasında o, insanı bir av olmaktan kurtarır. Onu felsefenin merkezine yerleştiren en önemli özelliklerden birisi budur. Avın temel özelliği olan korkunun içinden insanı alıkoyar. Bütün bu örtünün altından yeni olanı müjdeler. Tan Kızıllığı’nda söylediği gibi; “nasıl oluyor da, dünya anlaşılır oldukça her türlü şenlik azalıyor? her bilinmeyen, gizemli şeyde üzerimize çullanan ve bize kavranılmaz şey önünde diz çökmeyi ve merhamet dilemeyi öğreten, derin hürmetin temel öğesi korku mudur acaba?”

Hiç şüphesiz ki bir felsefe ancak etkisiyle varlığını sürdürebilir. Althusser’in söylediği gibi “sözcükler karar vermez ne anlam taşıdıklarına, yankıları karar verir bir tek”. Nietzsche’nin de felsefe tarihinde veya bütün bir düşünce tarihinde ne anlam taşıdığına mevcut anlayışlar değil, onun felsefesinin etkileri karar verir. Aşkınlığın ordugâhlarına karşı, Nietzscheci içkin gelenek; coşkuyla felsefenin bütün kademelerinde varlığını göstermektedir. Bütün eski yollardan bıkmış usanmış bir Nietzsche, iğdiş edilmiş bir felsefe tarihi karşısında yeni yolları gösterir. Onun Zerdüşt imgesi, felsefenin şafağında yeni olanı muştular. Artık Nietzsche için aşınmış tabanı ifade eden pür bir felsefe tarihi üzerinde yürümek olanaksızlaşır.

Sadık Erol Er ve Volkan Ay’ın ortak çalışması “Nietzsche- Modernizmden Queer Teoriye” işte bu Nietzsche portresinin etkisini gösterir ve yeni bir yürüme ve elbette yeni ayaklar talep eder. Onun felsefi değerinin ne anlam taşıdığına da ancak etkisi karar verir. Bu çalışma da bu noktadan hareket ederek Nietzsche’nin felsefesinin ne anlam taşıdığına karar verecek olan bir çok etkisini, bir çok düşünce alanını karşımıza çıkartır. Nietzsche’nin bir çok yüzü, bir düşünür olarak kendisini düşünce tarihinin çeşitli alanlarında gösterir. Sunuş yazısında da belirtildiği gibi; “O bize tekrar tekrar dönerek kendi gündemimizle meşguliyetimize eşlik eder”.

Nietzsche- Modernizmden Queer Teoriye gündemimizle olan meşguliyetimize bir ufuk açarken, Nietszcheci bir perspektifle av olmama meselesini de gündeme getirir. Bu çalışmada Nietzsche’nin geniş çerçeveden ele alınıyor olmasının tek izahı budur. Bu çalışma genel hatlarıyla gösteriyor ki; yirminci yüzyıl ve ardındaki meselelere bakmak, Nietzsche olmadan daima eksik kalacaktır. Bütün bir yüzyıla masedilmiş bir Nietzsche, Nietszche’siz bir düşünce tarihinin de mevcut olamayacağını bize gösterir. Bu çalışmanın en önemli göstergelerinden birisi işte budur. Nietzsche artık yaşayan bir portreye dönüşür. Bütün bu meseleler Nietzsche’yi hala bütün meselelerin bağrına taşıyan felsefeyi var eder.

Bütün bunların gölgesinde Nietzsche yeni dünyanın en önemli filozoflarından biri olarak post-modernist gösterge altında felsefe tarihinde vücut bulur. Yeni insanı gösteren Nietzsche, yeni dünyanın düşünce olanaklarını göstermekle kalmaz, yaşamın binbir yollu adacıklarını da gösterir. Nietzsche- Modernizmden Queer Teoriye adlı çalışmada da bahsedildiği üzere bütün bu bağlamların gerisinde Nietzsche’yi bazıları son modernist, bazıları da ilk postmodern olarak ifade ederken, çekiştirilen bir Nietzsche’den sürekli alınan bir parça vardır. Nietzsche’nin bütün parçaları, Dionysos’tan kopan parçalar gibi, yaşamın bütün imkânlarını oluşturur. İşte bu ilk postmodern görüntü, Nietzsche’yi yirminci ve yirmi birinci yüzyılda hala güncel kılar.

Nietzsche’nin feminizm meselesinde arzı-endam etmesi, ekolojik meselelerde gündemde kendini bulması, yapısalcı tartışmalarda boy göstermesi, varoluşçu felsefenin sahasında dolanması, siyasetin zorlu meselelerin de gündeme gelmesi bu çok-yönlü Nietzsche portresini destekleyen verileri bize bu çalışma gösterir. Esasında Nietzsche’nin nasıl bir felsefi vahaya sahip olduğuna çok ciddi bir şekilde özetleyen bu çalışma, sadece Nietzsche’nin portresini sunmakla kalmıyor, bütün bu çağdaş meselelere de yeni bir soluk katıyor. Sunuş yazısı bu anlamıyla oldukça kıymetlidir. Çünkü daha erkenden Nietzsche’nin kıvrımlı düşüncesini sezdirir, düşünce tarihinin çeşitli alanlarında kendini göstermesini daha erkenden verir. Nietzsche çok-yönlü, çok-yüzlü olarak kendisini var eder: “Dilden sanata, kadın sorunundan hakikate, metafizikten hayvan sorununa, ahlaktan teolojiye, ekolojiden teknik ve bilime, edebiyattan psikolojiye kadar pek çok başlığın onun optiğine takılıyor olması bugün Nietzsche’yi okumanın ne kadar zaruri olduğunun özet bir göstergesi. Bu nedenle onu birbirinden çok farklı güzergâhlarda yer alan, çoğu zaman birbiriyle asla anlaşamayacak düşünme biçimlerinde aramak, bulmak ve yeniden düşünmek oldukça kıymetli bir çaba olarak görünüyor.”

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl