Ana Sayfa Kritik Pasif direniş: Hayal ve eylem

Pasif direniş: Hayal ve eylem

Pasif direniş: Hayal ve eylem

Yazar ve aktivist Rebecca Solnit, yakın tarihte Türkçeye çevrilen kitabı Karanlıktaki Umut’taki yazılarından birinde, aktivistlerin kendilerine muhalif kesimler ve iktidarlar tarafından “gereksiz ve gülünç” diye nitelendirildiğini; aktivizm ve direnişin aynı kişilerce tehlikeli bulunduğunu belirtmişti.

İktidarların oyunlarına çomak sokan, savaşlara, işgallere, sömürgeciliğe ve şiddete karşı harekete geçerken, bunu daha çok dolaylı biçimde ortaya koyan bu “tehlikeli” ve “gülünç” kişilerin hikâyesi veya direniş öyküleri de dünya tarihinde önemli bir yer kaplıyor.

Batı liberalizmine karşı eleştirel tavrı ve yazılarıyla tanınan düşünür Domenico Losurdo, Pasif Direniş’te işte bu hikâyelere odaklanırken on dokuzuncu yüzyılda ete kemiğe bürünen söz konusu hareketlerin geçmişten bugüne kendisini nasıl var ettiğini anlatıyor.

Tam ve sürekli bir barış için

Losurdo, bir ideal olarak adlandırdığı pasif direnişin başlangıcından günümüze geçtiği aşamaları ele alırken savaşın ve şiddetin cazibesine kapılanları derin uykusundan uyandıranları ve onların eylemlerini aktarıyor.

Pasif direnişin mistik bir deneyim ya da mit olduğuna dair kanaatleri reddeden Losurdo, toplumu ve insanları çöküşe sürükleyen, kişiliksizleştirip tebaalaştıran eylemlere karşı gelişen tepkinin tarihine yoğunlaşıyor. Ayrımcılığı, köleliği, zengin-fakir arasındaki uçurumu, adaletsizliği, savaşları ve baskıyı eleştiren pasif direnişçiler, şiddete başvurmadan ve şiddet eylemlerinden daha etkili biçimde tarihe adını yazdırmış ve tam bir barış ortamı yaratılması gerektiğini savunmuştu.

Pasif direnişçiler, yaşanan olumsuzlukların ciddiyetini vurgulamakla kalmamış, çekilen acıları eylemlerinin merkezine yerleştirmişti: “Savaşın bir başka savaşla yok edilmesi” ya da “barış için savaş” gibi zemini kaygan “fikirlerin” tehlikelerinden söz etmeyi de unutmamışlardı.

Pasif direnişin serpilişine ilişkin Losurdo’nun sorusu ve yorumu da önemli bu noktada: “Yirminci yüzyılın gerçek olaylarının sebep olduğu hayal kırıklıkları şu şekilde özetlenebilecek ruh hâliyle şöyle bir tutumu teşvik ediyor: Oldukça problemli bir toplumsal-siyasi geleceğe ertelemekten ziyade pasif direnişi şu anda bireysel olarak uygulamak daha iyi olmaz mı? Yurtiçinde ve yurtdışında değişim getirme amacıyla silahlara başvurmak neden geçmişte büyük rağbet görmüş ama bugün anlaşılması güç hâle gelmiş diğer şiddet pratikleri (cadı avı, kölelik, düello) meselini takip etmemelidir?”

Coğrafyalar ve eylemciler

Âdil bir adalet arayışı içinde söz ve eylemle şiddet eleştirisine girişenlerin tarihsel dökümünü yapan Losurdo, aynı zamanda pasif direniş hareketlerindeki ikilemleri, kimi ihanetleri ve bazı trajedileri de dile getiriyor kitabında.

Yazar, on dokuzuncu yüzyılda ABD’de başlayan ve köleliğe karşı harekete geçenlerin oluşturduğu pasif direniş eylemlerinden itibaren belli başlı örnekleri incelerken sonrası çorap söküğü gibi geliyor: Paris, Hindistan, Londra, Güney Afrika ve İrlanda’dakiler ile Gandi, Tolstoy, Henry David Thoreau, Martin Luther King, Dalai Lama, Capitini, Dolci’nin eylemlerinin yanı sıra İkinci Dünya Savaşı yıllarındaki faşizme direniş ve yakın geçmişteki renkli devrimler…

Losurdo, sıraladığı pasif direniş örneklerine dair eleştirileri ve yorumları ortaya koyarken gerçek barış ve gelecek fikri gibi netameli konuları da işliyor. Dahası, demokrasi tartışmaları ve muhaliflerinin pasif direnişi nasıl algıladığını gündeme getiriyor.

Savaş, fetih, yağmacılık ve şiddet döngüsü devam ederken pasif direniş hayali ve eylemi üzerine olgun ve acı bir yorumla karşımıza çıkıyor Losurdo: “Belli bir politik-toplumsal sistem tartışmaya açılmalı mıdır? Bir kez daha çağdaş dönemdeki siyasi düşünce ve mücadelenin merkezinde bulunan bir sorunsalla karşı karşıya kalıyoruz ve bu, herhangi bir ütopyacılığın üstesinden gelinerek radikal bir şekilde yeni sözlerle, onunla yüzleşmemiz gerekse bile yine de kaçınılmazdır. Bir nokta üzerinde durulmaya devam edilecektir: ‘Fetih’, ‘yağmacılık’ ve tahakküm politikasının kökleri kazınmadığı müddetçe savaş belası BM gibi bir kurum tarafından bastırılabilir fakat devletler arasındaki savaş ve düello olgularının tarih sahnesinden bireyler arasındaki düellolar gibi kaybolacağını düşünen Tolstoy ve diğer büyük pasif direniş yorumcularının kendinden emin beklentileri hayal kırıklığına uğramaya mahkûmdur.”

Pasif Direniş, Domenico Losurdo, Çeviren: Emrullah Ataseven, Ayrıntı Yayınları, 336 s.

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl