Ana Sayfa Vizör Rope: Böyle Buyurmadı Zerdüşt

Rope: Böyle Buyurmadı Zerdüşt

Rope: Böyle Buyurmadı Zerdüşt

Sinema tarihinin önemli isimleri arasında yer alan Alfred Hitchcock, filmlerinde ağırlıklı olarak cinayet konusunu işler. Onun filmlerinde olaylardan ziyade karakterlerin içinde bulundukları psikolojik durumun yansıtılması öne çıkmaktadır. Öyle ki Hitchcock filmlerinde olaylar bütün açıklığı ile seyirciye verilir. Örneğin cinayetin kimin tarafından ve nasıl işlendiği henüz filmin başında seyirciye gösterilir. Hitchcock filmlerinde gerilimi oluşturan unsur, olayın bilinmezliği değil suçun evreleridir. Suçun planlanması, suçun infazı ve suçun sonrası insan üzerinde oluşan psikolojik durum, gerilimin anahtarıdır. Yönetmen tek bir karaktere odaklanmadığı gibi karakterler arasındaki geçişi de ustaca sağlamakta ve filmin odak noktasını belli aralıklarla değiştirmektedir. Psycho ve Dial M for Murder filmlerinde olduğu gibi fail, mağdur ve dedektif arasında yapılan geçişlerle filmin odak noktası değişir. Böylece seyirci suçun evreleri ve tarafları arasında suçu deneyimleme imkânını yakalar.

Filmin Konusu

1948’de çekilen Rope filminde Brandon ve Phillip mükemmel cinayeti gerçekleştirebilmek adına verecekleri partiden önce arkadaşları David Kentley’i boğarak öldürürler. Ardından onun cesedini bir sandığın içine koyarlar. Sandığın üzerine de şamdan ve yemekleri yerleştirirler. David’in öldürülmesi ve sonrasında yapılan hazırlık aşamasında Brandon ve Phillip’in ruh halleri oldukça önemlidir. Brandon, bir başkasını öldürmenin ayrıcalıklı bir tutum olduğunu ve bu durumdan dolayı kendisini iyi hissettiğini belirtmektedir. Brandon’ın acımasız, akıllı ve güç istenci içindeki tavrı yanıltıcı bir üstinsan izlenimi uyandırır. Phillip ise kırılgan bir ruh haline sahiptir. Gerçekleştirdiği eylemin yükü altında ezilir ve film boyunca dengesiz bir tavır sergiler.

Partiye davet edilen kişiler ise Brandon tarafından titizlikle seçilmiştir. David’in nişanlısı Janet, Janet’in eski sevgilisi Kenneth, David’in babası Mr. Kentley ve Mrs. Atwater ve son olarak Brandon ile Phillip’in hocaları olan Rupert Cadeli partiye davet edilmiştir. Bu davet listesindeki amaç hem David’in kaybolduğu sırada kendilerine şahitlik edebilecek tanıklar çıkarmak hem de mükemmel cinayeti işlediklerini kanıtlamaktır. Brandon’ın Rupert’ı çağırması, sunum yerini sandığın üzerine kurması, David’i öldürdükleri ipi daha sonra Mr. Kentley’e (David’in babası) verdiği kitapları bağlamak için aynı ipi kullanması onun kendi zekasıyla övünme biçimidir.

Rupert akıllı, iyi gözlem yeteneğine sahip olan, felsefe ile ilgilenen bir karakterdir. Cinayet fikrinden övgü ile bahseder. Birçok sorunun cinayet ile çözülebileceğini iddia eder. Ancak Rupert kimin ölmesi gerektiğini kimin öldürmesi gerektiği sorunsalının net bir cevabı olmadığını da belirtir. Bu nedenle fikirleri pratikten ziyade teoriktir.

Film ilerledikçe David’in partiye gelmemiş olması diğer konukları huzursuz eder. David için meraklanan yakınları onu aramak için partiden ayrılırlar. Rupert partinin başından beri Brandon ve Phillip’in tavırlarından şüphelenmiştir. Evden ayrılırken hizmetçinin yanlış şapka vermesi ile şüpheleri daha da güçlenir. Çünkü şapkanın içine D.K. harfleri yazılmıştır. Böylece Rupert, David’in eve daha önce geldiğini anlamış olur. Evden ayrılan Rupert kısa bir süre sonra sigara tabakasını unuttuğunu söyleyerek geri döner. Bu aşamadan sonra Rupert, Brandon’ın da yardımıyla cinayeti adım adım çözer. Brandon’ın cinayetin çözülmesine engel olmamasının nedeni ise basit bir suçlu psikolojidir. Suçlu, işlediği suçun bilinmesini ister. Böylece dehasını insanlara göstermek ister. Brandon için önemli olan Rupert’ın bu cinayet hakkındaki düşünceleri olmuştur. Brandon’ın bu tavrı aslında üstinsandan çok uzak bir noktada olduğunun göstergesidir. Çünkü Rupert’dan onay almak istemesi üstinsana aykırı bir tutumdur. Rupert’ın Brandon’ın yaptığını onaylamaması ve kendini çok az sayıdaki üstinsan statüsüne nasıl yerleştirdiğini sorgulaması da dikkat çekicidir.

Nietzsche, Üstinsan ve Cinayet

Filmde işlenen cinayetin temeli Nietzsche’nin ortaya koymuş olduğu üstinsan fikri ile ilişkilendirilmiştir. Brandon, seçkin bir azınlık olarak gördüğü üstinsanın sıradan insanları öldürebilmesinin bir hak olduğunu savunur. Çünkü üstinsan iyi kötü arasındaki seçimi yapabilen, kendi ahlak kurallarını koyabilen ve toplumdan kendini ayırabilmiş olandır. Brandon’a göre başka birisini öldürmek kötü bir eylem olmaktan ziyade üstinsan olduğunun göstergesidir. Önceden de bahsettiğimiz gibi Brandon karakteri güç istenci içindedir. David’i öldürmesi ile bu gücü kazandığını ve sıradan insandan ayrıştığını düşünür. Gel gelelim ki Nietzsche’nin ortaya koyduğu üstinsan fikrinin Brandon’ın fikirleri ile hiçbir ilgisinin olmadığı açıktır. Peki Nietzsche’ye göre üstinsan nedir? Nietzsche, üstinsanın evrimin son noktası olduğunu ve üstinsana ulaşılması gerektiğini söyler. İnsan henüz çok gelişmemiş ve hatalı bir varlıktır. Üstinsan ise insanın ulaşabileceği en üst noktadır. Nietzsche’ye göre insan, hayvan ve üstinsan arasında bulunan ince ipin üstündedir. Tıpkı bir maymun, insan için ne ifade ediyorsa üstinsan için de insan aynı şeyi ifade etmelidir. Üstinsanın tanımlanmasında güçlü olduğu, akıllı olduğu, yok edici olduğu ve güç istenci içinde olduğuna değinilir. İlk bakışta olumsuz gözüken bu özellikler kendi içinde tutarlı bir felsefeye sahiptir. Üstinsan acımasız olmalıdır. Çünkü sınırlı sayıdaki enerjiyi zayıf insanlara ayırarak heba etmemelidir. Onun görevi insanlığı daha ileri taşıyabilecek şeylerin ve tinlerin peşinden gitmektir. Üstinsan yok edici olmalıdır. Nietzsche’ye göre uygarlık başından beri hatalar üzerine kurulmuş ve bu hatalar üzerine inşa edilmiştir. Bu nedenle içinde bulunduğumuz toplum çürüme ve çökme eğilimindedir. Zerdüşt’ün de belirttiği gibi üstinsan bu eskimiş levhaları yani ahlak olarak yansıtılan yanlışları yok edecek olandır. Üstinsan toplumsal değerlere ve ahlaka ihtiyaç duymaz. Kendisine özgü ahlak değerleri kendisi geliştirir. Yine “Böyle Buyurdu Zerdüşt” kitabına bakıldığında Zerdüşt’ün halka hitap ettiği bölümde üstinsana ulaşmanın fedakârlık gerektiğini anlatır. Üstinsana ulaşmak için kişi kendini feda ederek yok edecektir.

Üstinsan ve cinayet fikrinin bir araya getirilmesinde ne gibi bir amaç olabilir? Hitchcock’un filimdeki hikâye bir metafordur. Filmde Rupert ortaya koyduğu fikirler ve felsefesi vasıtasıyla Nietzsche ile ilişkilendirilebilir. Onun öğretilerini yanlış anlayan Brandon ise Hitler’i temsil eder ve kendisinin de belirttiği gibi üstinsanı yanlış yorumlayan Nazilerin “aptal katiller” gibi insanları öldürmesini eleştirir. Ancak kendisi aynı konuma düşer. Phillip ise Brandon’ın peşine takılmış histerik bir ruh hali içindeki Alman halkı olarak düşünülebilir.

Hitler ve Nazi politikalarının Nietzsche ile ilişkilendirildiği yorumları yapılmaktadır. Bunun temel nedeni Nietzsche öldüğünde kitaplarının telif hakkını ablası Elizabeth’in almasıdır. Koyu bir Nazi Parti üyesi olan Elizabeth, kardeşi öldükten sonra kitaplarını Nazi politikalarına uygun bir şekilde değiştirmiştir. Oysa Nietzsche’nin üstinsanı herhangi bir üstün ırkı ya da Alman milliyetçiliğini ifade etmez. Hem filmde hem Nazi politikalarında üstinsan yorumunun sıkıntılı bir biçimde yapıldığı görülmektedir. Zerdüşt bile kendini üstinsan olarak tanımlamazken Rupert’ın da belirttiği gibi birey hangi temele dayanarak kendini üstinsan olarak tanımlar? Öyle ki Zerdüşt kendini kara bulutlardan damlayan su damlasına benzetir. Bu damla üstinsanın habercisidir. Oysa üstinsan şimşektir…

Rope’da Teknik Altyapı

Film baştan sona tek bir mekânda çekilmiştir. Çekimde ise plan sekans kullanılmıştır. Plan sekans, bir sahnenin birkaç dakika boyunca kesintisiz çekimini ifade eder. Plan sekans oldukça zor bir çekim tekniğidir. Çünkü hataya yer yoktur. Oyuncuların tıpkı bir tiyatro oyunundaymış gibi hatasız rol yapması beklenir. Ancak tiyatrodan farklı olarak çekim ekibinin de hata yapmaması beklenir. Rope filminin iki plan sekansla çekilmiş olması oldukça dikkat çekicidir. Kurgu sayesinde iki plan sekans tek bir plan sekans gibi gözükmektedir. Dönemin koşulları düşünüldüğünde film bobininin çekim süresi sınırlıdır. Yani filmin tamamının tek bir seferde çekilmesi mümkün değildir. Ancak Hitchcock ince bir ayrıntı ile bu sorunun önüne geçmiştir. Filmin kırkıncı dakikalarında kamera Brandon’ın ceketine yaklaşır ve görüntü karartılır. Bu sırada yeni bobin takılır ve kamera aynı şekilde ceketten uzaklaşarak çekim devam eder. Böylece filmin devamlılığı bozulmaz.

Sonuç

Film felsefi bir düşünce ile bağlantı kurarak karakterleri ve hikâyeyi oluşturur. Modern sinemanın küçük olaylardan daha büyük olayları açıklama eğilimi, bu filmde yönetmen tarafından başarılı bir şekilde aktarılmıştır. Filmde dikkat çekilen noktalardan biri de felsefenin yanlış yorumlanması sonucunda ortaya çıkacak sorunlardır. Öyle ki felsefenin temeli anlaşılmadan aforizmalarla yola çıkılırsa sonuç felaket olacaktır.

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl