Büyük ve kapsayıcı bir olgu olan “Sanat” konuşma hakkı; sadece sanatçıların, akademisyenlerin veya bu piyasada bir şekilde etkin olduğunu sananların değil, tam tersi konuya ilgi gösteren herkesin doğal hakkıdır.

Bir konu “Üzerine Konuşmak” , ‘Hakkında Konuşmak” ve “İlgili Konuşmak” farklı Düşünce/Zihin/Bilgi/Donanımlar gerektirir. “Bir Konu Hakkında Konuşmak” daha çok sistematik ve kuramsal bir örgü içinde oluşurken, “Bir Konu ile İlgili Konuşmak” daha genel, esnek ve rahat bir yöntemle gerçekleşir.

Bir konu ‘HAKKINDA KONUŞMA; temeli “Varlık, Öz ve Esas”a dayanan yeterli donanımla sağlanırken, “ÜZERİNE KONUŞMA”da ise ; “Varlık, Öz ve Esas”ı tek ve esas kabul etmeden, odağa almadan, kuramsal açıklamalarda bulunmadan ve konuya çok sıkı sarılmadan mevcutla güncel üzerinden konuyla bağlantılar kurulmaktadır.

Sanatın “Öz”ünün hissedilip kavranarak bu hissedişleri ortaya konulması sadece sanatçıların, akademisyenlerin veya bu piyasada olanların hakkı olmayıp, kuramsal bilgisi olsun/olmasın, sıradan bile olsa kim sanat üzerine bir şey söylüyorsa; söylenenleri o söyleyenin çapı/donanımıyla sınırlama getirmeden geniş boyutta değerlendirmek gerekir. Bırakın, söylesin! Önemsemezlikten ve görmemezlikten gelinen, kuramsallıkla anlatamadığı sanılan bu toplam; o toplumun sanat düzeyi ile ilgili ilk sinyalleri verir.
Bir şekilde sanatın bir kısmı ile ilgili bilgilere sahibi olmak; Dünya’daki sanatla ilgili her şeyi bilmeyi, anlamayı ve çözmüş olmayı sürekli yüksek sesle ilan etmeyi ve bunu etrafa değişmez kurallar gibi dikte ettirmeyi gerektirmez. Kişi bu olumsuzluğun farkına varmazsa, kişide hızla kendini beğenme ve üstün görmenin yanında başkalarını küçük/hiç görmeye sebep olabilecektir. Bunun yanında sağlanan başarı; çevrenizdeki kişileri bilgisiz, hatalı, yetersiz ve hiç sayma eğilime ve buradan da kendinizi “Tek Bilen” düzeyine çıkarıyorsa “Yükseldiğini sanarak farkında olmadan hızla inişe başlamıştır.” demektir.

Bırakın birileri de Sanat Hakkında, Sanat üzerine veya Sanatla İlgili konuşsun ve bildiklerini/bildiklerini sandıklarını açıklasın, kendilerince konuşsun ve onlar da bilsin/bildiğini sansın. Onların da bilmesinin kime zararı vardır? Hiç merak etmeyin, zaten hatalı/yetersiz/eksik konuşan olursa; herkes kimin ne kadar bilip/bilmediğini çok rahat görebilir ve zaman her şeyi yerli yerine koyar. Sanat hakkında, üzerine ve ilgili konuşanların bu konuşmalarından sonra yapılabilecek gerekçeli, doğru, tutarlı, düzeyli ve saygılı eleştirileri de aynı ilkelerle saygıyla karşılamak zorundadır.

Netice olarak; başarılı olmak insanlar için önemlidir. Başarılı olan kimselerin sevinmesi ve başarıları sebebiyle mutlu olmaları normaldir. Ancak ölçüyü elden kaçırmamak, tevazu sahibi olmak, başkalarına tepeden bakmaktan ve onları hiç yerine saymaktan kesinlikle sakınmak gerekir.

“Etik-Erdem Terazisi”nde tartılamayan Gurur-Kibir gibi değersizliklerle yapılan Sanat Hakkında, Sanat Üzerine veya Sanatla İlgili konuşma eylemleri ve bunları yapanlardan mümkün oldukça uzak durmak gerekir.

Sanat tek sesliliğe değil, çok sesliliğe itibar eder ve çok sesli ortamda büyür.