Ana Sayfa Manşet Seramik Heykellerde Bütünleşen İmgeler: Kadın ve Kilitli Gaz Maskeleri

Seramik Heykellerde Bütünleşen İmgeler: Kadın ve Kilitli Gaz Maskeleri

Seramik Heykellerde Bütünleşen İmgeler: Kadın ve Kilitli Gaz Maskeleri

Günsu Saraçoğlu: Akademik kariyeri olan bir seramik sanatçısınız. Bize kısaca
kendinizden ve sanatla yolunuzun nasıl kesiştiğinden bahseder misiniz?

Fatih Şimşek: 1986 yılında Ankara’da doğdum. İlk ve orta öğretim yıllarımda sanat alanındaki eğitimimi, resim öğretmeni olan ablam Hülya Şimşek’ten aldım. Kendisi her zaman benim bu yoldaki en büyük destekçim oldu. Aksaray Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’nin ardından Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü ile eğitim hayatıma devam ettim. Londra’da Orhan Veli’ye ithafen çalışmalarımı sürdürdüğüm dört yılın ardından Dokuz Eylül Güzel Sanatlar Enstitüsü Cam ve Seramik Bölümü’nde tezli yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Bu yıllar içerisinde 8 sanat ödülüne layık görüldüm. 10 kişisel ve birçok uluslararası sergi deneyimi yaşadım. Seramiğe olan tutkumu hem sanatçı hem de eğitmen kimliğimle Broart Sanat Atölyesi Alsancak İzmir’de sürdürüyorum.


G.S.: ”Seramik Sanatında Sanat-Siyaset İlişkisinin İncelenmesi” isimli yüksek lisans teziniz ve ilerleyen dönemlerdeki eserlerinizde kadın ve kilitli gaz maskelerini imgeleştirdiğinizi görüyoruz. Eserlerinizin merkezinde olan bu iki ana imgelerden ilham alma sürecinizi anlatabilir misiniz?

F.Ş.: Eserlerimde, kadın ve gaz maskesi figürleri imgeleştirilerek ele alıyorum, heykeller üzerinde değişik doku arayışları ve başların arkalarından kilitli gaz maskeleri kullanıyorum.

Kadın figürü tarih öncesinin ilk topluluklarından uygarlıklar dönemine, tek tanrılı dinlerden ortaçağın karanlık dönemlerine, Doğu’dan Batı’ya, Rönesans’tan günümüze kadar her zaman kutsal bir sembol olma niteliğini taşımıştır. Kadın figürü tarihi kaynaklarda çoğunlukla bereketin bir simgesi olarak aktarılsa da, modern düşünceyle gelen özgürlük ve eşitlik talebinin de bir meşalesi olmuştur. Savaş ve çatışmalarla dolu günümüz dünyasında, hayatı daha yaşanabilir ve anlamlı kılan, özgürlüğün, bereketin, sağlığın, refahın ve adaletin sembolü olan kadınları çalışmalarımda anlatmak istedim. Havva Ana’dan Yunan özgürlük tanrıçası Libertas’a, İsa’yı doğuran Meryem’den, Fransız ihtilalinin simgesi “Halka Yol Gösteren Özgürlük”e ve kurtuluş savaşında katırlarla askere cephane taşıyan hürriyet sembolü isimsiz kadın kahramanlara ve günümüzün bütün baskılara direnen güçlü kadınlarından ilham aldım.

G.S.: Gaz maskelerini kadın figürü ile birlikte kullanmanızın temelindeki fikri öğrenebilir miyiz?

F.Ş.: Dünya her geçen gün daha kötüye giderken, umutlar tükenip inancımız bizi terk ederken, kadının varlığına yüklenen alegorik anlam gibi dünyaya umudu ve güzelliği doğurmak gerektiğine inanmalıyız. Gaz maskeli kadın formlarının tercih edilmesinin sebebi ise; kadınlar kimi zaman özgürlüğün, kimi zaman da erkekler dünyasının üstünde bir gücün sembolüdür. Zorbalıkların karşısında özgürlüğü temsil eden kadın imgesini sanat tarihindeki birçok eserde görmekteyiz.

Dünyadaki güncel olayları takip ettiğimizde, gaz maskesinin, yüze takılan bandananın veya suretin gizlenmesi durumunun protestolara katılan kişilerin sembolü haline geldiğini görürüz. Bu noktada benim çalışmalarımdaki protest kadının sembol olarak kullanıldığı kimlikte gaz maskesinin aynı işlevi görmesi söz konusudur. Kadınların (protest kimliklerin) maskelerini çıkartabileceği bir dünya aranmaktadır.

G.S.: Peki, ama neden kilitli gaz maskeleri ?

F.Ş.:. Gaz maskelerinde kullanılan kilit, kapitalist sistemin uluslara dayatmış olduğu acımasız koşullara tüm dünya devletlerinin ayak uydurmuş olması ve bu durumun sıradan halk üzerinde oluşan yıkıcı etkilerinin sürekli hale gelmesi sonucu oluşan protestoların sıklaşması, neredeyse her gün, her dakika protesto edilebilecek koşulların oluşmasına dair daimi bir durumu simgelemektedir. Bu eserler, arkadan kilitlenmiş maskelerle sistemin bireylere dayattığı zorluklara karşı yaşananları ve onları sürüklediği açmazları da vurgulamaktadır.

Metal kilitler incelerek uzayan kadın figürlerinin başında ağırlığını hissettiren bir pranga, özgürlüğün ve umudun, varoluşun ve yok oluşun kilit altına alınışını temsil eder.

G.S.: Figürlerinizdeki dokular ve çıplaklık göze çarpan başka bir unsurları oluşturuyor. Kadın ve kilitli gaz maske ile birleştirildiğinde temsil ettiği kavramlar nedir?

F.Ş.: Formalardaki doku arayışları ise fiziki ve ruhani şiddeti temsil etmektedir. Figürlerdeki çıplaklık ise bireyi meta dünyasından arınmış olarak tamamen ruhani boyutta temsil etmesi için kullanılan bir dildir.

G.S:: Eserlerinizde bu ana iki imgeyi öne çıkıyor gibi görünseniz de ilişinde başka kavramları da yorumluyorsunuz. Bu kavramlar nelerdir?

F.Ş.: Elbette, temelde öne çıkan kadın ve kilitli gaz maskeleri. Bu imgelerin eserlerdeki kullanılmalarını izah ettik ama ana fikir göründüğünden daha da derin. Özgürlük, toplumsal olarak birlik olmaktan bireyselleşmeye, empati, sisteme direnme v.s. gibi birçok alt başlığı da kapsıyor çalışmalarım.

Hayatın hızla aktığı, geçen yüzyılın imgelerinin ve değerlerinin çok ötesinde bir çağda yaşıyoruz. Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki Soğuk Savaşın yarattığı gerilim ve örgütlenme biçimleri dünyadaki baskın rejimlerin farklı yapılar üzerine kurulması, kuşaklar arası geçişlerin sert olmasına sebebiyet vermiştir. Kendi cennetini ve cehennemini yaratmaktan sorumlu olan bizler, eskiye nazaran her türlü bilgiye ulaşma becerisine sahibiz. Bunun haricinde ekonomik gelişmeler ve sınıfsal uçurumlar insanları toplu olarak farklı bir tür erozyonun içine sürüklemektedir. Bilerek ya da bilmeyerek, isteyerek ya da istemeyerek birbirimize dolaylı yollardan zarar veriyoruz. Belki de bireysel veya topluluk olarak ulaşmak istediğimiz farklı özgürlük alanlarının sebep olduğu yıkımlar da özünde birbirimize empati kurma becerisinden gittikçe uzaklaşmamızla birlikte ahlak kavramını farklı bir platforma sürüklemiş bulunmaktadır.

G.S.: “Uzak/Yakın” ismini verdiğiniz kişisel seramik heykel serginizle İstanbul sanat izleyicisi buluştu. Bu sergideki eserlerinizde bireysel içe dönüşe mi daha fazla işaret ediyorsunuz?

Umut varsa işkence uzar” der Nietzsche. Modern insan ise kendine has kişisel sorunlarını tüm umudunun kökenine koyarak tüketir yaşam süresini. Kendi kişisel cennetinin arayışındaki birey yarattığı cehennemde dışsal sorgulamalarının bir sonucu olarak aynadaki salt gerçeklikle yüzleşir. Hep dahasını isterken kendi işkencecisini yaratmıştır. Peki bunun ne kadarını bilerek ne kadarını bilmeyerek gerçekleştirir? Günün birinde aradığı işkenceciyi bulacağı nihai yer sadece bir ayna mıdır? Yoksa çağlar boyu atalarının yaptığı gibi lilthler, medusalar , cadılar üreterek kötülüğü kadın arketiplere yüklemek kolayına mı gelmektedir?


G.S.: Önümüzdeki dönemler için yeni projeleriniz var mı ?


F.Ş. Evet var tabii. Üzerinde yıllardır çalıştığım iki konu var biri kişisel olgunlaşma süreçlerimiz soyut olarak irdelendiği demlenme serisi diğeri ise şu an güncel sergisi bulunan kadın ve gaz maskesi temasının işlendiği seri. Çalışmalarımda bu temalar ışığında yeni formlar üretmeyi, kişisel ve toplumsal dünyamıza sanatsal yeni bakış açıları ile yaklaşmayı hedefliyorum. Bu uğurda güncel olanı sanatıma taşıyarak her yıl yeni bir sergi ile kendimi ifade etmeye çalışıyorum.

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl