Kalbim, burda dağlar denize feyk uzanıyor

Çöl kumunu arıyor şehirlerde

 

Her evde ışıksız bir gövde, her evde

Fiilsiz boğuşmalardan geriye kuzgun bir muhasebe

Alıp karşıma fersude gözlerinin sabah karanlığını

Çizdim yalnızlığıma kırmızı soluğumla geçenlerde

 

Yemyeşil susmanın anlamını içe kapanmış sözcüklerle

Gece suya inen bir babayı bana kimse anlatmamıştı

İki uzatılmış kanatla çok kere serhoş

Baktıkça dağılan gözlerinin suskun güzelliğini

Gördüklerine inanmanın Karaköy vapurlarında bırakmıştı

Yaz kış yağmur sesine, camdan cama, pervaza

Sonu kuyumdan kuyuya dönen bir maceraya

Bahçe duvarını aşan erik ağacına bazı

Uzaktı her şeye, sonuna yetiştiğim bir şarkı gibi

 

Göç ederken durmanın ıssız artçılarını

Kendine gecikmenin de uzun bir koşu olduğunu yaşarken

Kimseler anlatmamıştı omzumuzda bu taş niye var

Niye hep sonuna yetişerek yaşıyoruz geçmişi

Vedasından kramplı aşklarının kimse söz etmemişti

 

Sevgilim, burda dağlar insana iniyor akşamüstü

Anlamak uzun öykü anneden daha eski

Kendi ölümünden sonra doğmuş gibi sanki herkes

Saygı görüyor yaşamayı unuttuğu şeyler yüzünden

 

 

12 Ekim-20 Kasım 2022

 

 

Resim: Sabahattin Tuncer

_____

 

 

NOT

ELEŞTİREL KÜLTÜR (EK Dergi) sitesinin edebiyat editörü Erkan Karakiraz’ın seçtiği eserler, sitenin edebiyat bölümü Litera’da yayımlanıyor. Matbu ya da dijital herhangi bir ortamda yayımlanmamış öykü ve şiirlerinizi, literaoykusiir@gmail.com e-posta adresine gönderebilirsiniz.